Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Sosyal medya kötülüğü dayanılmaz boyutlarda!

12 Haziran Pazar günü Amerika’nın Orlando kentinde Pulse isimli bir gay bardaki katliam haberini duymayan kalmamıştır. Umarım duyanlar, “orada ne işleri vardı” seviyesinde çirkin yorumlarla paylaşılan haberlere maruz kalmamış, gerçekten üzülerek paylaşılmış mesajlarla konudan haberdar olmuştur.

Durum oldukça vahimken, bir çok can kaybedilmiş ve kalan yaralılar da hayatları boyunca unutmayacakları bir travmayla yüz yüze gelmişken dönüp tepkilerin korkunçluğunu izlemek de bizlere ayrı bir işkence oluyor. Ne zaman bu kadar kötü olduk bilmiyorum, fakat bu evrensel kalpsizlik her yerde ve maalesef azalarak da bitmiyor. Hem de sonsuz bir riyakarlıkla.

Amerika'da katliamın sebebini İslami köktendinciliğe bağlayan yorumlar "İslamofobi" olarak değerlendiriliyor ve sert bir şekilde eleştiriliyor. Yorumlar arasında geçen “Kesin Allahuekber deyip saldırmıştır” cümlesinin altına yüzlerce “shut up” yağıyor. İnsanlar sağa sola, bir dine atfetmeden bu katliamı gerçekleştiren kişiyi suçluyor.

Türkiye’de ise öyle bir çılgınlık var ki artık dayanılacak boyutlarda değil. Konuyla ilgili üzüntülerini belirten oyuncular, sanatçılar, gazeteciler ve hatta internet fenomenleri hasta takipçilerle uğraşmak zorunda kalıyor. ‘Hasta takipçi'yi sadece homofobik yaklaşımda bulunanlar için kullanmadım aslında. Takipçiler neredeyse “Al bak bu senin içerik takvimin, bu bayramı kutlayacak, şu kadar şehit olunca bayrak paylaşacaksın. Milli maçlarda paylaşım yapmak zorundasın, kandillerde dua ederken ellerini açıp fotoğraf atacaksın. Ramazan geldi, bir tane bile Ramazan paylaşımı  yapmadın ama orada eşcinseller öldü diye ağıt yakıyorsun. Ver bakayım bana şu hesabı sen bir…” boyutunda talepkar. Bu o kadar korkunç ki, o insanlar yerine kendimi bu kapanın içine kıstırılmış hissettim. En korkuncu da mevzuyu hiç anlamamış olanlar, “tamam ben de senin gibi saygı gösteriyorum AMA Ramazan’la ilgili hiçbir paylaşım yapmadın”. Peki, Kabotaj Bayramı da dahil olmak üzere sen ne istersen onu yapalım. Zaten kiminle sevgili olacağıma, arkadaşımla koyduğum fotoğrafın yakınlığına, eğlencemin dozuna, dindarlık seviyeme, siyasi görüşüme karışma hakkına sahipsin. Üstelik belki de en riyakarısın. Bana bir gün önce “Ayrıl artık şu adamdan, falanca kişiyle daha çok yakışıyorsun,” diyenlerden olup, bugün bir başkası siyasi görüşümle ilgili saldırdığında beni savunanlardansın. “Sen gelme ulan ayı,” diyeceğim, bu sefer de ayılarla ilgili duyar kasacaksın repliği bilmeden, ya da daha fenası, bildiğin halde sadece maraz çıkarmak için bunu yapacaksın. Çünkü benim profilimde, takip etmek zorunda olmadığın bir mecrada, benim paylaştığım gönderinin altında bana saldırmak çok hoşuna gidiyor. Sen böylesin.

Beren Saat’in HDP minibüsü ile birlikte yakılan şöförle ilgili paylaşımından sonra ailesine kadar uzanan çirkin hakaretlere maruz kaldığını unutmadık. Füsun Demirel’in Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajdan sonra başına gelenler sosyal medya linciyle de kalmadı, işinden oldu. Gezi döneminde Gezi’ye neden gitmedin diye linç yiyen ünlüler oldu. Bu arada bu kişilerin yaptığı çıkarımlar da saldırdıkları kişinin oraya gidip de sosyal medya hesaplarına fotoğraf koymamasından kaynaklanıyor. Yahu kedinin patilerini paylaşıyorsun, oradan fotoğrafını nasıl paylaşmazsın! Ve hatta bir başka taraf, nasıl oraya gidersin ve bunu yaparsın.

Peki şimdiye kadar saydığım bir çok şeyden çok daha önemli olan ve insanların cinsel yönelimine yapılan saldırıların vahimliğini düşünebiliyor musunuz? Maalesef yakın arkadaş çevresinde ve ailesinde tanıdığı yoksa, eşcinsellik diye bir şey yok bir çok insan için. Hatta çevresini buna göre seçip bir de insanları aşağılayanlar çoğunlukta. Bugüne kadar birine heteroseksüel olduğu için saldıran bir eşcinsel gördünüz mü? Her zaman her yerde olduğu gibi çoğunluğun azınlığa zulmünü izliyoruz üzüntüyle.

Tüm bunlarla beraber dikkat çeken bir nokta var; Türk halkının büyük bir kesiminin çok sevdiği isimlerin arasında eşcinseller ve trans bireyler bulunduğu halde, onlara dokunulmayıp ünlü olmayanlara hakaretler yağdırılması. Bu ülkenin en önemli sanatçılarından Zeki Müren ve Bülent Ersoy baş tacı ediliyor senelerdir. En büyük fenomen Kerimcan Durmaz ve daha bir çok kişiyi severek izliyoruz. Çünkü kimseyle el ele tutuşmalarını, öpüşmelerini görmedik, ondan mı? Bu noktada bambaşka bir yere gidiyoruz; illa yetenekli veya sevimli olmak zorundalar mı? Onlara da aşk hayatlarını gözünüzde canlandırmadığınız sürece mi tahammülünüz?

Kiralık Aşk’taki Koriş’i ayıla bayıla izleyip “çok şeker bir adam yahu, çok komiksin” yorumları dışında olumsuz bir görüş belirtene hiç rastlamadım. Peki Koray’ı bir bölümde bir erkekle aynı yataktan kalkarken görseniz, o zaman da sevebilecek misiniz? Bugün yolda görünce Onur Büyüktopçu’nun boynuna sarılanların bir çoğu RTÜK’e şikayet telefonları açacak. O RTÜK de zevkle beyin yıkayan ve şiddet pompalayan programlara dokunmazken bu sahneler için kanala ceza kesecek.

How I Met Your Mother’daki en favori karakteriniz Barney Stinson mı? Stinson'ı canlandıran aktör Neil Patrick Harris'in gay olduğunu biliyor musunuz? Hayalkırıklığına mı uğradınız? Oysa ne kadar güzeldi değil mi yüzlerce kızla birlikte olup bunu anlattığı hikayeler, bunları gerçek hayatında bir erkekle yapıyor olması ne korkunç değil mi?

Orlando’da yaşanan olay bir örgütün başına da kalabilir, manyağın teki tamamen canı öyle istediği ve dinen veya fikren uygun görmediği için can almış, sonsuza kadar cehennemde yanmasını temenni ettiğim bir suç işlemiş olabilir. Fakat özellikle sosyal medyada insanı delirticek o kadar korkutucu bir potansiyel var ki... Mesela Instagram’daki bir fotoğrafın altına birini hırpalamak için, linç kültürüne katılmaktan zevk aldığı için yorum bırakanlar, gelecekte böyle kanlı bir katliam yapmasa bile belki intihara sürüklenecek birine yorum bıraktığının, onun yaşadıklarına ve yaşayacaklarına katkıda bulunduğunun farkında mı?

İyi olmak, saygı göstermek, can sıkmamak o kadar kolay ki…Bir huzur lazım bize, bir olgunluk lazım.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER