Geçtiğimiz hafta atarlı ergen Barış'ın kendini horoz gibi dövüşe atması ile kapamıştık televizyonumuzu, bu hafta da atarlı ergeni toplamaya çalışan Dicle ile açtık. Saçma sapan bir sokak kavgası, yok efendim artık ona güzel diyemeyeceklermiş havaları, kıytırık dizideki kıytırık tıfıl oyuncuyu tanıyan polis memurları falan derken, gereksiz bir giriş oldu olaylara diyebilirim.

Dizinin bu haftaki konukları, olanca tatlışlığıyla Derya Baykal, kızı Müjgan Ferhan Şensoy, Çağatay Ulusoy, yönetmen Ceylan Özgün Özçelik ve oyuncu - yönetmen Ercan Kesal'dı. Anne-kız arasındaki drama, tam da kuşaklar arasındaki çatışmayı, evlatların ve anne-babaların aynı olayı tamamen farklı görüp anlamalarını harika ortaya koymuş, hepimizin bunları sıklıkla yaşadığından eminim. Eş zamanlı olarak neden birlikte yaşayamayacaklarını anlattıkları sahneye bayıldım. Ayrıca da bu kadar çözülebilesi bir durumda, aynı ajansın iki menajerinin birbirleriyle konuşmamak suretiyle işi kaçırmış olmaları tam bir beceriksizlik örneği bence. Kusura bakmayın gençler, siz böyle iş yürütüyorsanız Katarlılar alsın gitsin zaten şirketi.

Kıraç ve karısı Mayda (?) tam birbirlerini bulmuşlar. Hatta Mayda, Kıraç'tan daha da soğuk nevale ve duygusuz. Bu kadar genç görünmesine şaşmamalı, gam yok ki kadında!

Ve fakat, bu bölümde Kıraç'tan beklenmedik duygusallık emareleri gördük, özellikle Ego Ajans'a karşı. Bu arada, ajansın ismi de ironi olsun diye mi Ego acaba? Neyse, Kıraç ayrıca Dicle'ye karşı da yumuşamaya başladı. Her ne kadar son anda bir Antalya çalımı atmaya çalışmış olsa da yine de var bir hareketlenmeler. İyi güzel de, tam ajans ailesinin önemini kavramışken, vefa borcunu da hissetmişken, neden koşup rakip ajansın transfer teklifini bonservissiz kabul etti, anlayan beri gelsin? Neydi o şimdi? Peride Kıraç'a bir mesaj verdi, dedi ki "Bazı insanlar ailelerinin değerini onları kaybedince anlar". O aslında ajansı kastetmişti ama söylediklerinin Kıraç'taki rezonansı tabii ki daha büyük olacak, zira 'Kıraç'ın Kaybettikleri: Sıralı Tam Liste'nin başında öz kızı geliyor. Babasından takdir alınca sevinen Dicleciğin o saf gülümsemesi, o heyecanla, umutla, bir tek güzel söz duymak için bakışı içime oturdu. 

Kendini "bir apartman girişindeki paspas gibi; gelen geçen tarafından çiğnenmiş" hissedenler derneği kurucu üyesi Barış. Olaysız günün yok yemin ediyorum. Geçen hafta abisinden iş çıkmaz diyordum, bu bölüm abisi daha mantıklı davranarak beni şaşırttı.

Fakat Feris... Tam bir Queen gibi felaket sonrasını idare etti, başka bir gazeteciyi arayarak manipülasyonun alasını 30 saniyeye sığdırdı. Sürekli eller havada oradan oraya koşar vaziyette gördüğümüz Feris, arabulucuk da yaptı, Peri Masalı'nın yapımcısını da idare ederdi ama işte, elimizde bir atarlı ergen var... İşi zor.

Jülide de hep çok tatlı ama bu bölüm daha bir tuttuğunu koparan hali vardı. Çınar'ı da tavladı, rolü de kaptı (hem de ağa dizisi, konaklı monaklı). Ya sizce de Çınar çok tatlı değil mi? Munis, geyik, sinirlenince kaptıran ama iyi kalpli bir adam. 

"Çatalca'ya mı gidecek?" Gülin'in bu İngiliz durum komedisi tadında kayıtsız tepkilerine gülüyorum amma çok meraklısın be kızım. Azıcık aynı havayı soluduğun Emrah'a benzesene kısa paçalı patronuna benzeyeceğine! Yanlış sorular soruyorsun. Ay germe beni lüfen. Ayrıca Meral! Sen ne tatlı bir arkadaşsın, çok minnoşsun. Herkese lazım senden bir tane.

Çağatay Ulusoy'u da kendini ormana göle vermiş filozof balıkçı rolünde gördük. Barış'la konuşması adeta bir günah çıkarma + terapi süreci olmuş, o deri psikolog koltuğu gözümün önünde belirdi benim. Hoşuma gitti, zira çok gerçekçi ve mantıklı bir konuşmaydı. Söyledikleri Barış'a etki etmiş gibi görünse de bu sefer de snob oldu çıktı çocuk. Zor durumdayken konuşmak kolaydı ama günü kurtarınca hooop... Peride Dicle'ye "İNANMA!" dedi, "Ha, zor yoldan öğrenmek istiyorsun? Peki", dedi, daha bir bölüm geçmeden dediği çıktı. Hem pislik babasından hem de atarlı ergenden darbeyi alan Dicle'de, üzüntüsünü enerjiye dönüştürüp hedefine daha sıkı sarılabilecek güven özveri tabiat var, hepsini utandır kız!

Haftaya ülkede Katarlılara satılmamış bari bir Ego Ajans'ın kalmış olmasını diliyorum. See you soon!

MERVE DENİZ