Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Sahte mahte, aile gibi aile

Aile İşi, Güney Kore dizisi (K-Drama) Fake Family Service’in uyarlaması. Dizinin senaryosu birebir uyarlanmış. Güney Kore dizilerini uyarlarken yapılan orijinal konuyu gölgede bırakan adaptasyon hikayeler ekleme merakına kaçılmamış. İyi de yapılmış. Hikayeyi yerelleştirerek güvenli sularda yüzmek en doğrusu bana göre. Kore versiyonu da bizim izleyicimizin seyredeceği türdenmiş zaten. Dizinin özetini kısaca yazayim ki seyretmeyenler de neler döndüğünü anlasın.

"Ece, zengin bir ailenin en küçük kızıdır. Geçirdiği araba kazasında, ailesinden yedi kişiyi kaybeder. Kazada arabada olmayan ve artık Ece’nin yaşayan tek akrabası olan amcası Sami Bey, kazanın ardında başka gerçekler olduğundan şüphelenmektedir. Olayı aydınlatabilecek tek kişi olan Ece ise kazada hafızasını kaybetmiştir. Amcası, Ece’nin hafızasını geri kazanması için, doktorun önerdiği en tesirli yöntem olan mutlu aile ortamını sağlamak için ‘sahte bir  aile’ kurmaya karar verir ve Hakan’dan yardım ister. Birbirinden habersiz, birbirinden arıza, birbirinden orijinal, birbirinden 'bela mıknatısı' yedi kişi, bir aile olmak zorundadır artık."

Sahte aile kurmak tabii ki absürt bir yöntem ama hikaye komedi-drama tarzında olduğu için makul absürtlük durumunu kaldırabiliyor. Zaten hikayenin organizatörü Hakan "Çocuğun hafızası yerine geldiğinde bu daha büyük bir travma olmaz mı?" diye sorarak bu absürt durumu makul çizgiye çekti.

Şimdi efendim ilk bölümün günahı olmaz deriz ama az biraz günahı da oldu. Hikayenin kalabalık kadrosunu tek tek, kim kimdir tanıttıkları için seyrederken dizinin ortalarında bir baygınlık geçirdik açıkcası. Bunu da oyuncu kadrosunun yüksek enerjisiyle görmezden gelebildik. (Dizilerin süresi iki saat olmasa o baygınlıkları da geçirmeyeceğiz de neyssee...)

Dizinin en büyük avantajı kadrosu. Hikayenin kilit adamı yani sahte aileyi bir araya getiren Hakan'ı canlandıran  Ufuk Özkan Total seyircisinin sevdiği bir yüz. Onun yanına Murat Akkoyunlu, Hasibe Eren ve Füsun Demirel'i de eklemişler ki ballı lokma tatlısı gibi olmuş. Drama dizilerinden tanıdığımız Pelin Akil ikinci kez komedi ile karşımıza çıkıyor. Çok da iyi yapıyor valla. Komedi tam kendisine göre zira.  Can Bonomo ise Hakan'ın kanat adamı Berk'i canlandırıyor. Cenaze törenine ağlama ekibi toplarken ve cenaze esnasında yaptığı pazarlık sahnelerinde çok eğlendirdi. Kadronun içinde zorlama durmuyor.

Aile İşi, komedi dizisi olmasının yanı sıra bir de mahalle dizisi. Ece'nin sahte ailesi aslında bir tefecinin elinde borç ödemeye çalışan pazarcı esnafı. Müjde'nin (Pelin Akil) üç kardeşi ile beraber bu mahalleye ve Hakan'ın eline düşmesi de aslında Ece ile bağlantılı. Hikayedeki tüm karakterler marketler zincirinin ceo'sundan tefecisine kadar Ece'nin etrafında toplanıyor. Yani seyirci hiçbir karakter için "haydaa bu kim şimdi, ne alaka?" diyemiyor. Aslında ilk bölümde bu kalabalık kadronun "ne alaka" olduğunu tek tek açıklamaları da  lazımdı sizin anlayacağınız. Ama ortalarda tempo düşünce ilk bölüm için eksi puan oluyor maalesef. İkinci bölümde artık karakterleri tanıma faslı olmayacağı için daha hızlı bir akış olacaktır zaten.

Dizinin senaristleri Özgür Evren Heptürk ve Ferhat Ergün diyalog ve repliklerde tempoyu hiç düşürmemişler. Özgür Evren Heptürk'ü drama dizilerinden tanıyorum ama oyun yazarı Ferhat Ergün'ün seyrettiğim ilk işi olacak sanırım. Bir drama, bir komedi yazarı çok iyi seçim olmuş bana göre. Bayat espriye rastlamadım. Ona buna laf çakmalı, göndermeli,  sadece sosyal medya kullananların anlayacağı türden zoraki şakalar da yoktu. Tam  dozunda ve ailece seyrederken anne babayı da gülümsetecek bir dil kullanmışlar. Bu da  akşam işten gelip gülümsemek için ekran karşısına oturanlara "aa ben bunu seyrederim ki" dedirtebilir. Yazının başında da dediğim gibi hikayenin Kore versiyonu da bizim izleyicimizi cezbedecek sıcaklıkta. Tabii bizim izleyicimiz, bu eski Yeşilçam aile/mahalle komedisi tadındaki hikayeyi kendi oyuncularından seyretmeyi ister. Kore dizilerinin (drama veya komedi farketmez) senaryoları bana göre zaten eski Yeşilçam filmlerinden pek farklı değil. Durum böyleyken onların endüstri haline gelip bizim sadece "sektör" olarak kalmamızı ise yapımcılarımızın ve televizyon kanallarımızın vizyon(suzluğu)'u ile açıklayabiliriz. Bu daha başka bir yazının konusu tabii.

Aile İşi, senaryosu, rejisi ve oyunculukları ile  vaadini tastamam yerine getirmiş bir ilk bölüm seyrettirdi. Dizinin diğer bir başarısı ise müzik kullanımı. Dizinin jenerik müziği, Can Bonomo, Ali Rıza Şahenk ve Can Saban'a aitken dizinin tema müzikleri Müzikopat'a ait. Repliklerin üstüne çıkan, ilk replik boşluğunda bangır bangır yukselen müzik kullanımından illallah etmiş bir izleyici olarak bu sakin ama etkili müzik kullanımı içimi açtı doğrusu. Jale Atabey hikayenin dünyasını güzel kurmuş. Müjde'nin Şile'yi başka şehirdeymiş gibi "Biz koca İstanbul'da ne yaparız?" diye  abartması haricinde beni rahatsız eden bir şey olmadı. Velhasılı kelam; eli yüzü düzgün bir aile komedisi izlettiler.

Gelelim dizinin en büyük dezavantajına, yani yayın gününe. Çarşmba akşamları drama/aksiyon dizilerinin tekelinde olduğu için Aile İşi gülmek isteyenler için sağlam bir alternatif ama diğer dizileri tahtından eder mi tahmin etmesi zor. Diriliş Ertuğrul, Kara Sevda ve Poyraz Karayel kendi izleyici kitlesini oluşturmuş diziler  çünkü. Bu üç dizinin de seyircisi kendi dizisini başka diziye tercih etmiyor. Kararsız, ordan oraya zap yapan izleyiciyi alması mümkün aslında tabii ama mevcut reyting sisteminde yine de belli olmuyor maalesef. Atv diziyi tekrar yayınlarla iyi pazarlarsa kendi seyircisini toplayıp çarşamba listesinde yer bulacak kalitede bir dizi olmuş. Emeği geçen tüm emekçilerinin emeklerine sağlık. Dizinin yolu açık, reytingi bol olsun.

Okuyan gözlerinize sağlık.

 

Not: Bu yazı Radikal'de yayımlanmıştır.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER