Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Reyting uğruna harcanan kadın karakterler

“Öpüştüysem ben öpüştüm, benim bedenim. Aklın alıyor mu? Kalbim değil, canım istedi öpüştüm,” diyen Cemre’den, ne hissettiğini anlayamayan, kendi aklını kullanmaktan aciz, yeri geldiğinde Agah Bey’in, olmadı psikolog hanımın tavsiyeleri ile hayatının en önemli kararlarını veren Cemre’ye… ey senaristler bizler, yani kadınlar, reyting uğruna harcanan hemcinslerimizi izlemekten çok ama çok yorulduk.

Zalim İstanbulu ikinci sezonun ilk sahnesi ile izlemeye başlayan ve Cemre’nin Cenk’ten koşarak uzaklaştığı, yakalandığı, sonra da nefes nefese meydan okuduğu sahneyle diziyle bağ kuran yeni izleyicilerden biriyim. Biriydim. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi feministlik naraları atmadan hikayenin ortasına bir kadın karakter yerleştirmiş bir iş izleyeceğimi düşünerek mutlu olmuştum. Cemre kendine, ailesine, muktedir Karaçay’lara kafa tutabilen, tuttuğunu koparabilen azimli ama nerede bir yara görse oraya koşacak kadar da iyi ve şefkatli bir kadındı. Kimseyi yargılamıyordu. Empati kabiliyeti en üst düzeydeydi. Yanlışa yanlış demekten korkmuyor, doğru bildiğini söylemekten çekinmiyordu. Sera Kutlubey reytinglere de baktığımda diziyi sırtlamış götürüyordu. Sonra ne mi oldu? Konuyu nereden genişleteceğini bilemeyenler, yine güçlü bir kadını harcayarak günü kurtarmaya karar verdiler. Birbirleriyle sorunu olan iki adamın arasında bir meydan muharebesi alanına çevirdiler Cemre’yi. Nedim’in, ne yapsa bitmeyecek intikam hırsının son bedeli de Cemre olacak büyük ihtimalle. Sırf iki adam arasındaki çatışmayı yazabilmek için, ilk sezonun mürebbiye kılıklı haliyle bile, dizinin, pazartesi gibi cehennem bir günde ayakta kalmasını sağlayan tek karakterini harcadılar. 

Senaryoların sosyal medyaya göre yazıldığına inanmak istemiyorum. Kimse ne Cenk Karaçay’ın aşkı ne de Nedim Karaçay’ın mağduriyeti için izliyor bu işi. Hikayenin bütünüyle ilgileniyoruz. Cemre gibi akıllı bir kadını ikinci sezonda kıyıda köşede ağlayan, bir türlü ne istediğine karar veremeyen aptal bir kadına çevirirseniz alacağınız reyting bundan fazla olmaz. Ben, ne siyasetin ne televizyonun toplumdaki büyük değişimin farkında olduğunu düşünmüyorum. Kimseye işini öğretmek gibi bir niyetim yok ama bir izleyici ve Ekranella gibi bir mecrada yazma şansı bulmuş, dünyayla derdi olan bir kadın olarak rica ediyorum kadın karakterleri harcamaktan vazgeçin. Bu toplum, Cemre gibi meydan okuyan kadınları izlemeye de dinlemeye de hazır. 

Nedim ve Cemre arasında beni heyecanlandıran bir ilişki yok, bunun sebeplerini daha önce yazdım. Nedim için Cemre bir öncelik değil. Bunu aslında yayınlanan son bölümde Nedim’in kendine mesaj gelene kadar, Nurten Hanım’ın kızıyla, Cemre’nin nerede olduğundan daha çok ilgilenmesiyle gördük. Bazı ısrarların sebebinin bir günde yüz hesap açılarak manipüle edilebilecek sosyal medya listeleri olduğuna inanmak istemediğimden şimdilik yapım şirketinin bir bildiğinin olduğunu varsaymak istiyorum. Son bölümden anladığım kadarıyla Ceren’in vefat eden bebeğinin de hikayeye dahil edilme ihtimali var. Tıbben mümkün olmayan bu durumu iyi anlatamazlarsa gelmiş geçmiş en büyük skandala imza atarak final yapma ihtimali olan bir dizi için hala yazıyorsak, potansiyeli olduğuna inandığımızdandır. Bir önceki yazımda altını özellikle çizdiğim bir konuydu bebek konusu. Her şeyi kabul edebilirim ama bir bebeğin öldürülmesini asla; ama minik yavruyu diriltmeye kalkacaklarını düşünseydim bunu da yazmazdım. Cenk ve Şeniz arasında bebek üzerinden yaşanacak büyük bir hesaplaşmayı, Cenk’in oğlunun mezarına gizli ziyaretlerini, Cemre’nin tüm bunları kendiliğinden öğrenip Cenk’in üzüntüsüne ilk elden tanıklığını kastetmiştim. 

Bebek konusu nasıl yazılacak bilmiyorum ama tek beklentim Cemre’nin olgun bir kadın gibi bu sorunlarla başa çıkması. İlk sezondan tanıdığımız Cemre’nin, bebeği alıp uzaklara gitme ihtimali çok yüksek. Belki de öyle olacak, hatta keşke öyle olsa. Nedim ve Cenk sonsuz iktidar savaşlarını Cemre üzerinden devam ettirecekse en doğrusu bu olur. 

Cemre adı gibi, havaya, suya, toprağa düştükçe baharı getirir gibi düştü kalplere hatta Agah’ın kalbine bile ama sonra görevini tamamlamış gibi atıldı köşeye. Şimdi senaryonun ne kadar yükü varsa yine Cemre’ye yükleyip sıyrılacaklar işin içinden. Ceren’in, Cenk’in, ikisi arasındaki ilişkiyi ve bebeği kullanma planı yapan, sözde sevdiği kadını üzmeyi göze alan Nedim’in, Nedim ve Cenk’in kardeş olduğunu saklayan Şeniz’in günahlarının ve daha ne olduğunu bilmediğimiz kendi sırrının altında ezecekler Cemre’yi, çünkü en kolayı bu; kadına yüklenmek ve yüklemek en kolayı. 

Cenk kendine dürüst olabildiği için bir adım önde diye yazmıştım bir önceki yazımda şimdi Cemre’ye de dürüst davranıyor. Fragmandan anladığımız kadarıyla hem aşkını hem bebeği itiraf ediyor. Umarım Cemre hepsini duymuştur. Bu, Cemre’nin, Nedim’le ilişkisinde bir başlangıç falan değil. Hatta Nedim’in bu gerçeği bilip saklamış olması çok büyük bir fark yaratacak Cemre için. Şunu asla unutmayın dürüstlük her zaman kazanır. Her zaman. Cemre ve Cenk arasında büyük bir yüzleşme yazabilirseniz bu işin yetişkin bir kitle tarafından izlendiğini bildiğinize kanaat getireceğim sevgili yapımcılar. Cemre’nin, Nedim ve Ceren’in birlikteliğine gösterdiği toleransı, Cenk ve Ceren’in birlikteliğine gösterememesi gerçek aşkının hangisi olduğunu ispatlayacaktır. Cemre’ye itibarını iade etme şansınız var, lütfen kullanın. 

İki adamı birden kurtarmak için çabalaması gereken Cemre, büyük sırlar ve günahlar taşıması gereken Cemre, büyük yüzleşmeler yaşaması gereken Cemre ama en çok kızılan, seyircinin, bu hafta acaba kime aşık diye dalga geçtiği karakter yine Cemre. Cemre’yi bu kıskaçtan çıkarın. 

Dünyanın yükünü taşıyan tüm kadınlara sevgilerimle, 

 

URBAN FRINGE



YORUMLAR




DİĞER HABERLER