Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Klişe tanrıları kurban istiyor!

Her hafta olduğu gibi bir bölüm yorumu yazmak istemiştim, ama yazım, yazdıkça bir açık mektuba dönüştü. Bunu da kim üstüne alınırsa alınsın, yeter ki şu dizi çöpe çevrilmeden toplansın. 

Zaten güzel bir konusu olan, zaten burada kaç sezon çekilmiş hali olan, güzel, eğlenceli, enteresan bir diziyi alıp bu manasız pembe diziye nasıl dönüştürdünüz ya, bana bir anlatsanıza? Dizinin omurgasını ve karakterlerini oturtan senaryo ekibi, önceki işlerini de bildiğimiz bir senarist ile değiştirildi ve dizi bizi adeta zamanda yolculuğa çıkardı, 15 sene öncesinin bayatlamış ergen dizilerine döndük bir anda. Tebrikler, helal be! Daha klişe ne yazılabilir dedikçe bizi bir daha, bir daha şaşırtmayı başarıyorsunuz.

Bu dizinin adı Beren'i Ara mı? Bu dizinin adı Bir Beren Hikayesi mi yoksa Yer Gök Beren mi? Bir de herkesin bir arada yaşadığı bir yalı koyun bari, tam olsun. O zaman daha rahat duyabilir herkes herkesi; kapı arkasından, pencere pervazından, tuvalet duvarından herkes herkesi tesadüfen duysun! Tabii canım, hep böyle olur zaten. Siz bilmezsiniz, İkinci Dünya Savaşı bile Stalin'in, Hitler'in planını kapı arkasından duyması ile bittiydi, yaa!

Bu dizide dört tane menajer var, üstelik Canan Ergüder, Barış Falay, Fatih Artman ve Ayşenil Şamlıoğlu gibi, zımba gibi, fişşek gibi aktris ve aktörler oynuyor. Peki ne yapıyor bunlar? Olaylar oluyor, onlar bakıyor. Ünlülerin konuk olması, onların hayatlarının kamera arkasına bakıyor olmak, sürekli stresli çalışan menajerlerin yaşadığı acayip, komik, eğlenceli, yok artık dedirtecek olayları görmek istediğimiz için bu diziyi izlemeye başladığımızı görmüyor musunuz? Hadi göremiyorsunuz, bari sosyal medyada, Ekşi Sözlük'te, Twitter'da yazılan yorumları okuyun.

Hiç olmadı, 'Alem' dergisine bakın.

Dicle mesela akıllı, mantıklı bir kızdı. Neden sürekli herkesi affediyor, bir de yetmiyormuş gibi Kofi Annanlığa bürünüyor, arabuluculuk yapıyor? İyi ve vicdanlı bir insan olmak demek dümdüz salak olmak mı demek? Kınalı Yapıncak mı izliyoruz, nedir bu iyilik meleği haller? Kıraç'ın ayakkabılarını öpseydi bari “Senin üzülmeni istemiyorum,” derken. Kıraç da Dicle'ye tek laf etmedi, sonra gitti, bir başkasına kumpas kurmuş, pis bir iftira atmış, ajansın gizli bilgisini basına sızdırmış olan salak Beren'e itilaf teklif etti, bir şirinlikler bir sarılmalar... Yemin ediyorum yatacak yeriniz yok. Olayın hemen akabinde Kıraç güya menajer-oyuncu olarak konuşacaktı onunla, ne oldu? Beren hiçbir mantıklı açıklama yapmadan ve herkesi suçlayarak kapıyı çarpıp çıkıyor ikidir, Kıraç da arkasından "Beren buraya gel!" diyor. Gelir kesin, emin ol. Bu da yetmedi, bir de Barış özür diledi Beren'den! Kaç bölümdür ilk defa doğru bir laf etmişti, onu da geri aldırdınız, helal! Bir de ikinci şans veriyor Barış'a, NE? NASIL YANİ? Çok şahane bir mesaj oldu; her türlü pisliği yapabilirsiniz ama zırlayın ve asla sorumluluk kabul etmeyin böylece yaptığınız yanınıza kar kalır, herkes size sarılır, öper, özür diler, bağrına basar. Bravo! Ayrıca Barış ve Beren ne ara gerçekten sevgili oldular bunu da anlamadık? Beren çocuğu öpünce sevgili mi olmuş oldular? E biz de gidip öpelim istediğimiz kişileri, ilişkimiz olsun, böyle olduğunu niye bana söylemediniz :D 

Hadi bu saçmalıkları yaptınız, konuyu kapatmak istediniz belki dedik. Ama o da ne? 0-6 yaş grubu kreş çocuklarının önde gelen temsilcisi Beren bu defa daha büyük entrikalar kurma peşinde. Yanında da kendi gibi kuş beyinli arkadaşıyla plan kurma derdindeler. Allahım sen bana sabır ver. Yani, şu hikayeyi Beren'e tövbe ettirip, üvey kız kardeşini tanıma ve ona yakınlaşma yoluna çevirseniz ve Beren'i de epeeyyy bir geri çekseniz daha çok ilgi çekeceğini nasıl anlamazsınız? Ayrıca Kıraç daha ne kadar saklayacak bunu, bu bölüm Mayda yolunu da yapmışken niye söyletmediniz, niye saçma denizlerde boğuyorsunuz hikayeyi?

Sonra, güzelim Çınar'a ne oldu öyle, adamın kafası gitti? Jülide desen bir afra bir tafra. Ha bir de o doğum günü partisi de neydi öyle, senior junior demeden herkes toplanmış gelmiş, ama kadının kendi dizilerindeki oyuncular bile yok, sadece Ego Ajans'ın kıytırık oyuncuları ve asistanları var, ahahaha. Peki bu önemli konuların konuşulması, birtakım sırların açığa çıkması gibi şeylerin, böyle bütün köyün süslenip püslenip sosyalleşmeye gittiği parti ortamlarında birdenbire gerçekleşmesi klişesi geçen on yılda kalmamış mıydı?

Amerikan lise filmlerindeki, herkesin konuşmak için mezuniyet gecesini beklemesi tribiyle aynı vibe'ı aldım ben, bilmem hedefiniz bu muydu ama?

Bu bölümde bir tek mantıklı davranan Feris vardı, helal olsun Sarı Fırtınama. Emir de enerji kattı bölüme, şirin de oldu. Emir'e bir ısındım gibi. Dicle'ye açıkça iltifat etmesini de sevdim, işte etkilemek istediği kadına normal davranan bir erkek, izle de öğren Barışoğlan. Ama Emir'in gidip Dicle'nin ev sahibiyle girdiği o saçma sapan haller, ooovv evlerden ırak. Sevimli değil, komik değil, saçma sapan bir sahne. Elinizden gelen bu mu yani? Ayrıca, diziden geçen bütün erkekler neden Dicle'ye aşık olmak zorunda? Emir daha dün bir bugün iki ne ara kaptırdı böyle? Bu adamlar ünlü, ünlüü! İlk defa kız görmüş gibi davrandırmasanız nasıl olur? Hadi Barış'la aralarında oluşan şey mantıklıydı, zaman içinde Barış Dicle'yi yakından tanıdı, kişiliğini tanıdı, Dicle onu dinledi, yanında oldu, organik şekilde gelişti. Emir ikinci kez görüyor kızı, hemen bir süper kahramanlıklar... E madem böyle olacak, Sadi'yi de ekleseydiniz listeye, o da Dicle'den bir etkilenseydi?

Ön izlemeden anladığımız kadarıyla Barış bu sefer de kız kavgasına giriyor. Bayılıyorsunuz böyle saçma varoşluklara. Bu yetmez, sonraki bölümde de düello yapsınlar. Nişanı iyi alan kızı kapar, hadi bakalım! Tü allah cezanızı vermesin. Tutkulu bir itiraflaşma sahnesi olsa ne güzel olur derken bunu kastediyor olduğumuzu düşünmeniz bizi üzer, zira bu kadar varoş hayal kurabilmek özel bir beceri, neyse ki hiç böyle kıro olmadık.

Son olarak, bir dost mailine ahsgdhjaghfag ciddi kalamıyorum. Umarım bunu Dicle'ye çözdürmeye kalkmazsınız, umarım o mail anında Kıraç'a gösterilir. Şantajını sevdiğimin yarım akıllısı.

Son iki haftadır bana neden yıllardır Türk dizilerini izlemeyi bırakmış olduğumu hatırlattı izlediklerimiz. Umudumuzu kaybetmemeye çalışıyoruz, siz de rica ediyoruz kendinizi toplayın Menajerimi Ara ekibi.

Bir dost,

 

MERVE DENİZ



YORUMLAR




DİĞER HABERLER