Ray Donovan, FX’in son yıllardaki en ‘baba’ dizilerinden. Ünlü ve zengin isimlerin sorunlarını ’halletme’ işini meslek edinmiş bir adam olan Ray Donovan (Liev Schreiber)’ın hayatını anlatıyor. Donovan, konu kendine gelince herhangi bir şeyi düzeltmeyi başaramayan bir adam. Eşi Abby (Paula Malcolmson) ve çocukları Bridget (Kerris Dorsey) ve Conor (Devon Bagby) ile arası hep sorunlu. Babası Mick (Jon Voigt) ise bambaşka bir dert. Kardeşleri Terry (Eddie Marsan) ve Bunchy (Dash Mihok) ise hayata tutunmakta zorluk yaşıyorlar ve Ray’in aksine babalarının kurbanı olmuşlar.  Micky’nin  uğruna hapse girdiği sevgilisi Claudette’ten (Sheryl Lee Ralph) olan oğlu Daryll da (Pooch Hall) ailenin bir başka üyesi.

İşte bu sorunlu ailenin başkalarının sorunlarını çözmeyi iş edinmiş sorunlu bireyini canlandıran Liev Schreiber, Naomi Watts ile evli ve Alexander Pete ve Samuel Kai adında iki erkek çocukları var. Alexander Pete’in yerine ismin Rus varyasyonu olan Sasha’yı kullanıyorlar.
Liev, aile yaşamıyla örnek bir aktör olarak gösteriliyor. Çocukları ve eşiyle birlikte mutlu aile pozlarını bulmak için isimlerini yazıp Google’dan aratmanız yeterli.

Dedikodu: Watts 2010’da kız olacağı garanti edilebilse üçüncü çocuk sahibi olabileceklerini söylemişti.

Öncelikle Liev Schreiber’ın artık Ray Donovan olarak tanındığını söylemek gerekiyor. Soğukkanlı, cesur, gözü kara, sabırlı ve boyun eğmeyen bir adam. Ray’i dizinin ilk dakikalarından itibaren sevmeye başlıyorsunuz. Bir sürü pis işi temizlemekle geçen günün ardından gece olduğunda evine dönen ve ailesinden ne olursa olsun vazgeçmeyen bu adamı sevmemek mümkün mü?

Ray’in üstesinden gelemediği pek bir iş yok. FBI’ın başındaki adama bile kafa tutabilen birinden bahsediyoruz. Şantaj, komplo, tehdit ve türevi yöntemler Ray ve ekibinin kullandığı belli başlı yollar olarak görülüyor. Şiddet konusunda bazen durdurulamasa da bunu sadece kötü adamlar üzerinde kullandığını biliyoruz. Bu şiddetin geçmişinde sorunlu çocukluğu ve aile yaşamı yatıyor. Kardeşi Bunchy gibi bir rahibin tecavüzüne maruz kalmış olmasının travmasını dizi boyunca yoğun şekilde yaşıyor.

Ray gibi Liev de oldukça sorunlu bir çocukluk yaşamış. Beş yaşında ebeveynlerinin ayrılması sonrası annesinin velayetinde New York’ta yaşamışlar ve deyim yerindeyse yokluk içindelermiş. Annesi taksi şoförlüğüyle geçimlerini sağlamış ve Liev’e okumayı öğretmiş.
Annesi renkli filmleri izlemesini yasakladığı için en sevdiği aktör Charlie Chaplin.

Ray, iyi bir eş olmaya çalışan bir adam. Başarılı mı, pek söylenemez. Abby ile çoğu zaman  büyük kavgalarına şahit olduk. İkinci sezonun sonunda da iplerin koptuğunu gördük. Ray’in eşiyle olan seks hayatında da dengesiz olduğunu söylemeliyiz. Çocuklarını çok sevdiğini ve koruduğunu biliyoruz. Bu uğurda çekinmeden hayatını tehlikeye atabilecek bir mizaca sahip. Kızının eğitimi için, nefret ettiği bir adama yardım ederken görebileceğiniz veya oğlunun dövdüğü adamın evine gidip ona özür dilettirmeden dönecek biri Ray.

Liev, gördüğümüz kadarıyla çok iyi bir partner. Naomi Watts ile yasal olarak evli değiller. 2008’de düğünün eşiğinden dönen çiftin birlikte geçen dokuz yıl ve iki çocuktan sonra evlenmeye pek de uzak olmadıkları söyleniyor. Yasal bir bağlılık olmasa da bu dört kişi mükemmel bir aile portresi çiziyorlar.

Liev Schreiber, 4 Ekim 1967 San Francisco, California doğumlu. Babası Tell Schreiber tiyatro oyuncusu, annesi Heather ise sanatçı. Bir yandan taksi şöförlüğü yaparken bir yandan da yaptığı papier mache kuklaları satıp para kazanıyormuş. Heather, oğluna çok sevdiği Rus yazar Leo Tolstoy’un ismini vermek istese de son derece sorunlu geçen doğumda hayatını kurtaran doktorun ismi verilmiş bebeğe. Hampshire College’da oyunculuğa başlayan aktör 1992’de Yale Üniversitesi’nde Drama Okulu’nu bitirmiş. Oyun yazarı olmak istese de öğretmenin desteğiyle oyuncu olmuş. Aktörlüğü yanında çok başarılı bir tiyatro oyuncusu olup Shakespeare’in Cymbeline, Hamlet, V. Henry, Macbeth oyunlarındaki başarısıyla dikkatleri topladıktan sonra Glengarry Glen Ross oyunundaki performansıyla da 2005 yılında bu alanda en seçkin ödüllerden biri olan “En İyi Yardımcı Oyuncu dalında Tony Ödülü”nü kazanmış.

İlk olarak 1996 yılında yayınlanan Scream serisi ile tanınmaya başlayan Schreiber, 2009 yılında X Men Origins: Wolverine’de rol alarak iyice kendini gösterdi. Yine 2009 yılında kendi yazıp yönettiği Everything is Illuminated filmi ile yönetmenlik kariyerine adım attı. Son olarak  Ray Donovan’ın ikinci sezonunun yedinci bölümünü çekti.

Televizyonla 2006-2007 sezonunda CSI: Crime Scene Investigation ile tanışan oyuncu  2013 yılında başrolünde yer aldığı Ray Donovan ile iki yıl üst üste En İyi Erkek Oyuncu dalında Altın Küre adaylığı kazandı. Aynı zamanda PBS, National Geographic Channel ve History Channel gibi kanalların belgesellerinde anlatıcı olarak yer alan Schreiber, halen HBO’da 24/7 isimli reality şovun anlatıcı görevini üstlenmekte.

Çarşamba akşamı 21:30’da 2. Sezon tekrarıyla FX’te yayınlanan Ray Donovan’ın üçüncü sezonu bu yaz dönüyor. Dizinin yeni sezonunda Ray’in işleri nasıl toparlayacağı (ya da toparlayamayacağı) merak konusu. Bu sezon, babası ve kardeşleri ile birlikte eşi ve çocuklarını da bir arada tutmak Ray’in en profesyonel işi olacak gibi duruyor.