Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Doctor Who: Hoş geldin 13! Hoş geldin Jodie!

Doctor Who’nun 11. sezonu 7 Ekim’de BBC’de yayınlandı. Herkesin uzun süredir merakla beklediği kadın Doctor bana göre beklentileri aştı. Jodie Whittaker rolünün hakkını verdi ve Doctor olduğunu hissettirdi.

Elbette karşıt düşünceler, beğenmeyenler olacaktır. Ancak ilk bölüm itibariyle bıraktığı izlenim olumluydu. Bütün kadronun değiştiği, Doctor Who için yeni bir dönemin başladığı bir sürecin en önemli aktörü olmak zor. 55 yıllık bir külliyat var ve büyük bir sorumluluk aldı Whittaker.

Steven Moffat’ın ardından gelen Chris Chibnall, daha önce Jodie ile birlikte çalışmıştı. Bir kere bu hayli önemli. Bildiği birini tercih etmişti. Ancak bu kadar göz önünde olan bir oyuncunun seçilmesi açıkçası başka anlamlarda risk olabilirdi.

İlk bölümün hikayesi aslına bakarsanız klasik Doctor Who girişlerinden. Yani yeni Doctor ile tanışmak adına yazılmış. Bu çok belli oluyor. Aynı şekilde yan karakterlerimizi de tanıyoruz. Doctor henüz rejenerasyondan çıkmış ve durumu iyi değil.

Öncelikle yeni yol arkadaşlarımızla tanışıyoruz. Onları yavaştan tanımaya çalışıyoruz. Ryan’ın bir hastalığı var. Hemşire ninesi ve üç yıllık eşi Graham, onu bisiklete bindirmeye çalışıyor. Sanırım hastalığı dengeyle ilgili.

Yaz karakteri ise (sadece arkadaşları öyle der) polis adayı ve ilk zorlu görevi de Ryan’ın tesadüfen ormanda karşısına çıkan uzaylı bir kapsül. Bir de bu ikisinin ilkokul arkadaşı olduklarını öğreniyoruz.

Dizi Ryan’ın bir youtube videosu çekmesiyle ve ninesinden bahsetmesiyle başlıyor. Zaten ilerleyen süreçte ninesi ölüyor. Aslında bu yüzden bu videoyu çekmiş.

Ryan ve Yaz, kapsülle uğraşırlarken, biraz önce yanlarından ayrılan Graham ve Grace trenle yolculuk ediyorlar. Ancak trene uzay teknolojisiyle bir saldırı düzenleniyor. Ondan kaçmaya çalışıyorlar ve o sırada gökyüzünden trene Doctor iniyor. Bizi klasik Doctor Who müziği karşılıyor. Açıkçası hoşuma gitti.

Bundan sonra da olaylar başlıyor. Rejenerasyonun olumsuz etkisiyle Doctor’umuz zor durumda olsa da olayları kontrol altına almayı başarıyor. İlk andan itibaren baskın ve girişken. Enerjik ve zeki. Bunu hissettiriyor.

Nitekim finalde uzaylı düşmanı bir şekilde alt etmeyi başarıyorlar. Dediğim gibi klasik bir hikaye var. Yeni Doctor, yeni karakterler, yeni bir evren. Stenza ırkından olan bir savaşçıyla karşılaşıyoruz. Daha öncesinden hatırlamıyorum. Evet, hikaye bu anlamda basitti fakat atmosfer ve çekimler kaliteliydi. Öte yandan Doctor Who izliyormuşum havasından biraz uzaktım. Bu yeniliklere alışmak gerekecek.

Hoşuma gitmeyenler, Tardis’in olmaması. Evet, bu büyük ihtimalle diğer hikayelere götürecek bizi. Belki de birileri Tardis’i çalmıştır. Sonik tornavidayı 2018 teknolojisiyle bir garajda yapması ve Murray Gold’un müziklerinin olmaması. Bunlar eksikler ve bence Doctor Who’ya uymayan şeylerdi.

Bizi geçmişe bağlayan tek şey bölüm boyunca eski Doctor’un kıyafetiydi diyebiliriz. O da ne hale gelmiş. Yırtık pırtık.

Evet, sevgili Whovian! Jodie bu işin altından başarıyla kalkacak. Yol arkadaşları için bunu söyleyemiyorum henüz. Umarım farklı, ilginç bağlantılar kurarlar. Ben bölümü dediğim gibi genel hatlarıyla beğendim. Ama özlem gidermiş gibi de hissetmedim.

Umarım gelecek bölümlerde Tardis’i görürüz ve daha renkli, sezona yayılan hikayeler izleriz.

 

DORUK ÖNAL



YORUMLAR




DİĞER HABERLER