Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Bitmesin hikayemiz

Son zamanların en güzel klişesi, 19 Haziran 2015'ten bahsetmek.. Hangi dizinin başlangıç tarihi bu kadar ezberdedir ki? Hayatımıza Kiralık Aşk olarak girip, cuma akşamlarımızı satın alan dizidir kendisi. Bir yaz fenomeni oldu, yetmedi zirvedeki yerini kış sezonunda da korudu uzunca bir süre. Bu kadar popüler olmasının çokça sebebi vardı tabii ki de. Daha ilk bölümün sonunda, o kırmızı kapının önünde Defne ve Ömer'i o an teğet geçen, bizi delip de geçen o mükemmel uyuma kendimizi kaptırdık. 45 bölümü tamamladık Kiralık Aşk'ta fakat daha doymadık, doyamadık. Hani 18. bölümde, Ömer'in Defne'sine dediği gibi; "Kafa karışıklığı, yarım kalanlar, hayaller, beklentiler, ihtimaller, heyecan" ile karşılıyoruz Kiralık Aşk'ı her hafta. Bu hikayede Meriç Acemi'nin güzel kalemiyle, öyle adım adım, sindire sindire yürüyoruz ki sona gelsek hissederdik sanki. Çünkü izlemiyor yaşıyoruz adeta. Ben her cuma akşamı aynı tweeti atarım mesela; "Üç saatliğine hayatı askıya alma vakti" diye, bu da benim gelenekselimdir. Bu kadar çok sevmemizin sebebi, bizi mucizelere inandırması mıydı, hep iyilerin kazanacağına dair inançlarımızın tazelenmesi miydi bilemiyorum ama dünya dertlerinden uzak, büyülü bir masal dünyasında geziyormuş gibi hissediyorum Kiralık Aşk izlerken. Sanki bir rüzgar çıkıyor ve bizi bilmediğimiz bir yerlere götürüyor ve orada çok mutluyuz.. Kiralık Aşk'ın herkes için farklı bir anlamı vardır mutlaka, beni yıllar sonra tekrar yazmaya teşvik etmiştir, gönül borcu duyarım, yapımcısından her bir emekçisine kadar, herkese. Yavaş yavaş finale doğru ilerliyoruz ve sezon finali mi yoksa acı final mi bilmiyoruz. Ama hepimizin aklından geçen şey şu, bu hikaye daha bitmedi. Yarım kalan yaşanacak o kadar güzel şey var ki, o yüzden 2. sezonu istiyoruz, döne döne istiyoruz, en çok biz istiyoruz.

*Çoğu dizide kitap okunur, zaten dizilerde televizyon izleyen insanlara nadir rastlanır. Bu aslında çok güzel bir şeydir, "Kitap okumalısınız" vurgusu önemlidir, yediden yetmişe herkese hitap eden bir şeydir. Fakat, Kiralık Aşk'la, hiçbir dizinin başaramadığı bir şeye imza atıldı. Kiralık Aşk, okurken okuttu. Dizide geçen hemen her kitap, piyasada yok sattı, okundu, zaten okunduysa tekrar okundu ve Kiralık Aşk kadar, bu kitapları da tartışmaya başladı insanlar, kendi aralarında. Kiralık Aşk Bölümü diye yer açıldı kütüphanelerimizde. Yani kütüphanemizde daha yer var, okunacak kitaplarımız bitmedi henüz.

*Sosyal sorumluluk projeleri, hemen herkesin hassas noktası artık. Eskiye göre, daha duyarlı bir toplumda yaşıyoruz. Kiralık Aşk da bir çok projenin içinde yer aldı bugüne kadar üstelik izleyicisiyle beraber. Şişli Etfal Çocuk Onkoloji Bölümü'ne, Kiralık Aşk Ailesi olarak sekiz oda yaptırdık mesela, bu odalardan ilkinin adı da Kiralık Aşk olacak üstelik. Allah'ım ne büyük gururlar bunlar. Çocuklara umut olmaya vesile bir dizi yapmışlar, olmuş. Daha nice umut olmalara, nice sosyal sorumluluk projelerine destek olmaya.. Bitmedi, daha çok var.

*Neriman İplikçi ile başlayacak olursak, o güzel kadının hikayesi, kadınların ondan aldığı teknik taktikler daha bitmedi, öğrenecek çok şeyimiz var. Ömer'i doğurmadığı oğlu yerine koyan ve bu kadar çok seven kadının zaman içindeki değişimi, hırslarına yenik düşmesi ve sonrasında seçeceği yolu deli gibi merak ediyoruz. En çok da büyük sır ortaya çıktıktan sonraki yüzleşmelerinin sonucunu merak ediyoruz. Neriman'ın tamamen iyiye evrilip de Defne'yi anne gibi kucaklayacağı anı bekliyoruz, Neriman'la yaşayacağımız çok tatlı entrikalarımız var daha. Necmi ile suç ortağı oldukları evlilikleri, Koriş deyimiyle ortak çocukları Sude'nin yaşayacaklarını da gözlerimiz seyirerek bekliyoruz. Sude ve Ömer yarım kaldılar mesela, İplikçi'lerin Ömer ile yaşayacakları çok şey var daha. Dedemiz, dedeniz, Ömer'in Dede'si.. Evet, Hulusi Bey Amca'md a yarım kalan hikayelerimizden biri, Ömer'le konuşacakları ve bizim de ağlayarak onlara eşlik edeceğimiz konularımız var daha..

*Koray'ın doğum hikayesi ve acı içinde geçen gençliği Kiralık Aşk'ın en yarım kalan meselelerinden biridir. "1980 yılının mart ayıydı..." diye başlayıp da bir türlü bitiremediği o hikayesi.. En son Şebnem'e, "Ben doğduğum gün, yıldızlar yan yana gelip parlamış," diye anlatmaya devam ediyordu. Koray Sargın'ın bununla beraber daha anlatacak çok hikayesi var, onun başından geçenler öyle sıradan şeyler değil, dinlemeye ve daha çok gülmeye ihtiyacımız var. Sır ortaya çıktığında, vicdanı rahat etmeyip Ömer'in gönlünü almaya çalışan Koray'lar izleyeceğiz daha. Depresyonlara girecek, depresyon hırkaları giyecek, gıybetini yapmadığı kimseler kalmayacak daha. Mesela henüz benim dedikodumu yaptığını görmedim, ne finalinden bahsediyorsunuz? "Banlarım sizi, biplerim sizi, vallahi yolar fanlarım sizi, ay resmen şiir okudum he," Koray sesiyle hayal edile^.^

*Türkan da İplikçi olamadı mesela henüz, en çok onlar evlenmeli, döne döne evlenmeli. Onların ikinci baharlarını izleyeceğiz daha. Aynı masada, dedeli anağneli torunlu sofralara oturacağız. Neriman, Türkan Teyze'me "anne" diyecek, elini öpecek daha. Cünyır Topal'ı seveceğiz daha, Serdar'ın kendi babasına inat nasıl güzel bir baba olacağını göreceğiz ve annelik Nihan'a çok yakışacak, biz de mest olacağız. Koray ve Nihan kanka olacaklar daha, doya doya yemek yiyecekler de doyamayacaklar. Esra ve Ömer sohbet edecekler daha, herkesi zekasıyla alt eden Ömer, Esra'nın karşısında neye uğradığını şaşıracak mesela.

*İso'm.. Çok güzel seven ve bir o kadar da hayallerine en ulaşamayan adam gibi adam hatta adamın da dibi İso'nun, mutlu bir aşk yaşadığını görmezsek gözümüz açık gidecek neredeyse. İso çok yarım kaldı, en çok o yarım kaldı.. Yaptığı her bir fedakarlığın evren tarafından ona geri döndüğünü görmemiz lazım, yaşayacağı çok şey var..

*Passionis batacak daha ben en çok o anı bekliyorum. Çünkü çekirge bir zıplar, iki zıplar, üçüncüye artık batar herhalde olarak bakıyorum olaya, tabii bu işin gırgırı^.^ Derya'nın plaza kadını çizgisinden kayıp Zübeyir'le yaşayacağı bir aşk var daha, Ömer onlara da diyecek "Şirket çatısı altında duygusal ilişkilere sıcak bakmıyorum," diye, artık onlar bunu nereye koyacaklarsa, herkes Defne gibi doğru yere koymak zorunda değil sonuçta. Defne ve Ömer'in beraber yapacakları çizimler var daha, mağaza açacağız daha, var da var yani..

*Sinan'ın İplikçi'lerle olan sınavı bitmedi daha, en zorunu da Ömer sırrı öğrendiğinde verecek. Sinan bu, daha aşık olması gereken kadınlar var, sonu gerçekten de Yasemin'se daha evlenecekler de, Sude onları öldürecek de, üçüncü sayfalara İplikçi soyadı düşecek de. Gerçi bunlar İplikçi'ler, haberi manşetten girerler.

*Ömer'in Şükrü'sü<3 Gönül ister ki Şükrü Abi'min çocuklarının mürüvvetini görelim.. Daha daha sır ortaya çıktığında, Ömer'i teselli edecek.. Mümkünse Ömer de ondan bir özür dileyip, "Abi" demeye başlayacak mesela daha.. Ne öyle amcası yaşındaki adama ismiyle hitap etmek? Ömer İplikçi'nin de yola gelmesi gereken mevzular var işte daha..

*Sadri Usta'mızdan öğreneceğimiz daha çok hayat dersleri var, daha torununu kucağına alacak, Ömer ve Defne'nin düğününde halay çekecek, Ömer sırrı öğrendiğinde hem Ömer'e hem Defne'ye destek olacak.. Daha İsmail'e el vereceği mevzular bitmedi, daha o dükkanda ne sohbetler edilecek de izleyeceğiz zevkle..

*Ömer ve Defne'sinin daha yaşayacak çok hikayeleri var.. Bir türlü gezemedikleri bir İstanbul, bir türlü gidemedikleri bir Monterossa var. Gurbet elleri boşverdik, daha gidip acısını çıkarmaları gereken bir dağ evi var. Sonu olaysız biten çiçekler alacak Ömer daha, yemek yiyecekler, güzel vakit geçirecekler. Ermeleri gereken vuslatlar var daha, elbet şebekeler bozulacak telefonlar çalamayacak bir gün.. Olmadı ben baz istasyonunu haritadan sileceğim zaten. Her şey tamamen Defne'ye benzeyecek daha.. Daha okunacak şiirler, söylenecek şarkılar, çizilecek resimler, ekilecek sebzeler var.. Daha Defne stiletto giyecek de Ömer şahane görünmeye devam ettiğini düşünecek. Daha gerçekleşecek rüyalar var. Yarım kalan sohbetler tamamlanacak, Ömer gökyüzünde Defne'sinin gördüğü şeyi görecek. Çarşamba cadısının gizemini çözecekler daha beraber.

Sırrı öğrenecek daha Ömer İplikçi, Defne'ye kızacak ama onu illaki anlayacak, daha açılacak tertemiz bir sayfaları var. Daha tastamam olamadılar, aşacakları mevzular var. Defne, en başından itibaren kendisini anlatacak Ömer'e daha. Birbirlerine ikisinin de aklında kaygı olmadan, en şeffaf halleriyle sarılacaklar daha. Birbirlerine tamamen dürüst olacakları günler gelecek daha ve dolu dolu sevecekler birbirlerini belki şimdikinden bile çok. Defne'nin soyadı İplikçi olacak daha, evli olan Ömer'leri Defne'leri izleyeceğiz, televizyon karşısında buharlaşarak uçacağız. Daha 10 çocuk yapacaklar ve dünya kurtulacak..

*Yarım kalırız, daha çok erken, bitmesin hikayemiz.

*Başta Meriç Acemi ve ekibine, Ortaks Yapım’a, Star Tv'ye, kamera arkasındaki her bir emekçiye ve birbirinden değerli her bir oyuncuya teşekkürler.. Evlerimize misafir olmaya devam edin, hazirandaki ayrılığımız yalnızca üç ay sürsün. Sonsuz sevgilerle..

Umutla ve sevgiyle kalın^.^

YORUMLAR




DİĞER HABERLER