Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Bir Sirayet Duygusu

Bazı sanat eserlerinin kendi niyetleri hakkında garip bir ciddiyetleri vardır. Bu çeşitten - samimi - bir ciddiyet önce şaşırtır, sonra, ısrarla sürdürüldüğünde, insanda bir saygı uyandırır. Hele sanat eseri dokunursan yanarsıntarzı konulara bulaşıyorsa, hele bulaşıp da onları sulandırmayı, sansasyonelleştirmeyi, hele hele ikisi de olmayayım korkusundan ılık bir şey olmayı da reddediyorsa

Touch Me Not / Dokunma Bananın ciddiyeti, belki isminden de anlaşılacaktır, dokunma- dokun(a)mama, kendi bedenimiz, karşımızdaki bedenler, ikisi arasındaki ilişkiler ve bu konudaki müzakerelerhakkında.

Müzakereler diyorum çünkü Dokunma Bana dokunmanın doğalbir şey olduğu, öyle sayılageldiği insanlar arasında geçmiyor. Soğuk bir iklimde geçtiğini, renklerinin genellikle beyazla gri arasında bir skalada olduğunu - kırmızı bir elbise birden patlıyor perdede mesela - Akdenizliler sıcaktır, Kuzeyliler soğuktur gibi klişelerin semtine uğramadığını, bunlarla hiç ilgilenmediğini eklemeli. Filmin çok ikna edici ciddiyeti dokunmanın, başka bir insanın tenine değmenin esasen son derece problematik, tartışılması gerekenbir şey olduğunu söylemesinden ileri geliyor. Müzakere de bu yüzden.  

Filmin merkezde denilebilecek bir başkişisi var. Dokunmakla ilgili sorunları olan ve bunları çeşitli bedenlerle ilişki kurma ve o bedenleri ve kendininkini kimi zaman konuşma, kimi zaman seyretme kimi zaman sınırları yoklamadiyeceğimiz yöntemlerle dönüştürmeye çalışan Laura. Dokunma Bana, Lauranın evine çağırdığı ve mastürbasyon yapışını seyrettiği kiralık bir erkek bedeninin kusursuzgörüntüsüyle açılıyor. Gelgelelim bu bedeni çok geçmeden unutacağız. Filmdeki en ilginç beden o değil. Hatta, diyebiliriz ki, film geri kalanında göreceğimiz çeşitli bedenler arasında en canlı, en insani bedenin bu genç erkeğin bedeni olmadığını, bedenin bir kusursuzluk alanı değil, bir tesadüfler ve akışkanlıklar topoğrafyası olduğunu söyleyecek ve bizi başka bedenlere baktıracak. Çok, çok ciddi olduğu konu bu.

O kadar ki, Dokunma Banada rol alan bedenlerin özelliklerinden bahsetmek filmin niyetini baltalamak olabilir. Seyretmeye alışmadığımız, normlara alışkın gözlerimizin katlanmakta zorluk çekebileceği bir beden ve deneyim alanında olduğumuzu söyleyebiliriz çok çok. Ama zorluk, bu ne demektir ki? Dokunma Bana filmi bize kendi hipnotize edici ciddiyetini kabul edecek olursak şimdiye kadar bakmadığımız- görmediğimiz- bakamadığımız bedenlere ve beden deneyimlerinin alanına girebileceğimizi öneriyor. Bunun da bizi kendi bedenimizle olan ilişkimizde -eğer istiyorsak - başka bir aşamaya taşıyabileceğini.

Dokunma Banayı seyretmenin iki yolu var gibi; seyretmek ya da seyredememek. (Belgeselle prova edilmiş gerçeklikarasında gidip gelen estetiği de seyirciyi zorlayabilir.) Oysa şimdiye kadar katıldığım iki gösterimde de tüm seyircilerin filmin temel yaklaşımını kabullendiklerini ve filmi ciddi bir ilgiyle seyretttiklerini not etmem lazım belki de. Üstelik de bedenlerimizin morfolojisine yapılan bir eklenti haline gelmiş akıllı telefonların tek birinin bile ışığı yanmadan! Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu çok aşınmış ‘samimiyetmeselesi hakkında dediği gibi: Sanat eserinde samimiyet dediğimiz şey aslında bir sirayet duygusundan başka nedir ki?’ Öyle olmalı.

 

FATİH ÖZGÜVEN

 

Künye: 

Touch Me Not (2018)

Yazan ve yöneten: Adina Pintilie

Oyuncular: Laura Benson, Thomas Lemarquis, Christian Bayerlein, Adina Pintilie

 

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER