Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ben gördüm bugün, aşk yüzünden, tüm kördüğüm gölgelerimi...

Ah be, mis gibi dizi nasıl pembe dizi oldu, ona yanarım. 

Önceki iki haftaya göre biraz daha toparlanmış, temposuna kavuşmuş buldum Menajerimi Ara'yı ama yine birtakım abuk subuk, sığ sahneler ile hevesim kursağımda kaldı 11. bölümde. Kız kavgaları, höt zöt gereksiz hareketler, mıymıy kedi yavrusuna dönüşen kadınlar... Böyle miydi bu dizinin karakterleri, ey Senarist? Ama en azından biraz daha çekim, set, yönetmen, magazin, dergi çekimi, reklam anlaşması gördük. Çok güzel, buradan devam, ama bu sahneleri de Dicle'nin bir anda geometri dersine dönen aşk hayatına baz yapmak için kurmayın rica ediciim, hayat normal akışında devam etsin, millet işine gücüne baksın. Herkes herkesi bir yerlerde tesadüfen görmek, kapı arkasından duymak, gizlice kaydetmek zorunda değil. Bilakis, bunlar izleyiciyi yoruyor, zekasına hakaret ettiğiniz insanı kaçırıyorsunuz. Geçen bölüme nazaran daha az entrika ve daha çok menajer işleri izlememiz, herkesi bir miktar mutlu etti. AB dizisine niyetlenip gündüz kuşağı senaryosu yazmaktan vazgeçerseniz, her şey daha da güzel olacak.

Öncelikle, bu Nejat ve Emir amcadan yeğene nesil heralde. Arkadaş love bombing sizin ailede genetik mi? Emir çok sevildi, herkes bayıldı falan ama ben böyle iki günde alev aleğğğvv diye triplere giren adamlara güvenmem, siz de güvenmeyin canlarım. Daha iki gün oldu Dicle'yle Emir tanışalı ya, iki gün! Tamam, kendine güvenen bir insan olması güzel, Dicle'yi etkilemek istemesi de hoş ama yavaş yavaş birbirini tanımaya çalışır insanlar, böyle çok parlak yanan mum hızlı biter. Normal değil, Barış'tan korkarken asıl Emir harcamasın Dicle'yi, ki bana öyle geliyor. Alev alev yandığım doğru diyor, dur hele yeğenim, bir soluklan. Küllerinden doğan birinin tipi var mı Emir'de hiç? Adam gayet genç, yakışıklı, kariyerinin zirvesinde bir ünlü. Quel alaka? Bari güzel, tatlış bir şarkı bulsaydınız armağan edilecek. 

Barış sana da her hafta laflar hazırlamaktan yoruldum. Ya mis gibi çocuğu ne hale getirdiler be, ayıptır! Dizinin ilk bölümlerini hatırlayın bir, en sinirli halinde bile Dicle'ye nasıl davrandığını hatırlayın. Hisleri derinleşmeye başladıkça nasıl bakıyordu bu çocuk bu kıza, bakışları nasıl değişiyordu, sesi nasıl değişiyordu? Ayağına cam batmasın diye kucağına alan, aç geldi diye tost yapan adam şimdi neler yapıyor? Beren'in kendisine aşkım demesine izin veriyor, sonra gidip Dicle'ye hesap soruyor, ne yapıyorsun Barış? Peki, diyelim hislerini yeni  fark ediyor, kıskançlığını kaliteli bir şekilde de gösteremez miydiniz? Yavaş yavaş gelişecek olan şeyler, Emir'in kadraja girmesiyle hızlandı ama bu kaliteli bir şekilde olamaz mıydı, illa hanzoluk mu yapması lazımdı? Ha bir de, Barış'ın salak salak hesap sormasına, "çünkü Emir beni dinliyor" dedi Dicle ama, sen anlattın da Barış dinlemedi mi be kızım? Yüz kez sormadı mı sana anlat diye? Neyse ki bardaki itişme sahnesinde sadece Barış'ın agresifliğini görmedik, ikisi de agresifti. Ama sonra evde Dicle'ye dediği lafları, eski bildiğimiz Dicle olsa rulo yapıp ağzına monte ederdi, ona bile tek laf ettirmediler! Böyle mi mesaj veriyorsunuz her gün onlarca kadının sevgi kisvesi altında şiddete maruz kaldığı bir ülkede? Bari böyle bir sahne yazdınız, adam gibi tepki versin karakter ki bir şeye hizmet etsin. Güzelim karakterleri aldı Senarist Hanım, tuz ruhuna batırdı, lime lime etti. Hiçbirini tanıyamıyoruz artık; 

- Barış atarlıydı, öfkeliydi, çünkü ünlü olmanın yükü ağır geliyordu. Mahalle magandası değildi.

- Dicle lafını esirgemeyen, kimseye eyvallahı olmayan bir kızdı, mıymıy oldu.

- Feris herhangi bir erkeğe bakıp hayaller kuracak biri değildi, neredeyse "kocişim sahnedee" diye story atacak hale geldi.

- Kıraç rasyonel bir adamdı, dramatik hareketler yapmaya başladı.

- Peride cool bir kadındı, bilge filozofa bağladı.

- Beren'e değinmiyorum bile.

Beren demişken, kendisinin kuş beyinli planı bile elinde patlamadı, Dicle'nin bunun üstünü kapatması neydi şimdi? Bir yaptığı daha yanına kar kalan Beren'i başka bir gerizekalı aksiyonla görürsek çığlık atacağım artık. 

Ne ara ve nasıl sevgili olduklarını anlaşılamayan Beren ve Barış'ın, çok şükür mantıklı bir konuşma yapmaya layık görülen Barış sayesinde ayrıldıklarını izleyeceğiz haftaya. "Ayrılık" üzerine Beren'e hap içirip intihar da ettirirsiniz siz şimdi, bu kadar klişeyi koydunuz önümüze, bunu yapmazsanız çok üzülürüz bakın. 

Mantıklı konuşmasından sonra Barış'ın da artık yaptığı hanzoluğu tamir edeceğini umuyorum. Dicle'nin doğum günü için de bir organizasyon bekliyorum kendisinden, öyle bir oğlandı çünkü eskiden. Hatırlayın, Feris onu fotoğrafları alsın diye akşam akşam gönderince, pizzasını yiyemedi diye ertesi gün öğle yemeğinde Dicle'ye pizza göndermişti Barış. Ve bir daha da özür dilemesi gerekecek bir şey yapmasın artık, kafası karışık demek toksik demek değildir, Barış'ı toksik bir baş belasına çevirdiniz, yeter.

Çınar ve Jülide olayı bana yavan geliyor artık. İlk anda bir heyecan, bir spark vardı ama iki donut için ağlamalar falan ne oluyor yahu? Ajanstaki menajerler sanki ülkenin en ünlüleriyle çalışan insanlar değil de hayırsız evlatları tarafından Darülaceze'ye bırakılmış yaşlılar, öyle bir zavallılık hali izliyoruz. 

Gülin'in kendi kendine eşyalarını toplamasına ise diyecek bir şey bulamıyorum gerçekten. Bu kadar işiyle yaşayan, hırslı ve becerikli bir asistan, cidden kapı arkasından bir konuşma duydu diye, kendisine bir şey söylenmeden öylece toplanıp gitmeye kalkar mı? Böyle bir karakter olmasa bile, kim işini trip atarak bırakıp gider? Hayal dünyanız bile saçma.

Aslı İnandık'ı severim, eğlenceli taklitlerini izlerim. Hayırsız baba olayı birçok defa yaşanmış, birçok ünlü kadının başına bela olmuş bir olay ama bunu Aslı'ya neden verdiniz anlamak güç. Ya bu kadın komikti, ona eğlenceli sahne yazsanıza? Fakat bu vesileyle kendi içinde yüzleşmekten çekindiği hislerini canlı yayında ülkeye haykıran bir Kıraç gördük. Bölüm boyunca Dicle ve Kıraç'ın işbirliği içinde birlikte hareket etmelerini ve yakınlaşmalarını beğendim. Onca yıllık tanışmamazlık, böyle böyle adrenalinli anlarla doldurulur ancak. Ama yukarıda da dediğim gibi, rasyonel bir adam olan Kıraç'ın bu patlaması, üstelik de müşterilerin ve medyanın önünde, olacak iş değil. Ayrıca, yine bu baba mevzusunda birlikte hafiyeliğe soyunan Çınar ve Emrah sahnelerini de pek sevdim. Emrah Fan Club olarak kendisiyle daha çok muhatap olmak, Çınar'a şakak masajı yaparken, kavgaya gelen ünlüleri idare ederken falan görmek isteriz. Kendine iyi bak canım, muck.

Son olarak, kendisi jenerik sonuna Ve Arif Erkin olarak yazılmak istemese de, Arif Erkin cancağızımızı görmek çok hoştu. Mafya dizisi istemem, Kapadokya falan aman aman derken güldürdü bizi de Peride'yi de, haklı bir sektör eleştirisiydi. Hep aynı tırt işleri ısıtıp ısıtıp ekrana koymaktan vazgeçseniz keşke. Gerçi, ister istemez geçeceksiniz çünkü insanlar izlemiyor artık. 

Tutkulu ama şiddetsiz aşklar dileğiyle, iyi haftalar.

 

MERVE DENİZ



YORUMLAR




DİĞER HABERLER