Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
"Bana Caitlyn Deyin"den öncesi

“BANA CAITLYN DEYİN"DEN ÖNCESİ

24 Nisan akşamı ABD’de televizyonlarının başına oturanlar Bruce Jenner’ın ABC kanalında Diane Sawyer’a verdiği özel röportajı izledi. Kimi muhafazakarların başımıza taş yağacak hissiyatına kapılmış olması ihtimal dahilinde, yıllardır cinsel kimliğinden dolayı aşağılanan, şiddet gören, ayrımcılığa uğrayan kesimlerin ise böyle bir itiraf sonrasında biraz daha sesleri gür çıkmış olabilir. Gerçek şu ki, bu programdan sonra Vanity Fair’in uzun yıllar unutulmayacak özel kapağı “Call me Caitlyn” geldi. Son yıllarda reality şovların gözdesi, sansasyonel aile üyeleriyle manşetlerden inmeyen, ABD’nin 1970‘lerdeki olimpiyat şampiyonu, dünya rekoru sahibi Bruce Jenner küçüklüğünden beri kendini rahat hissettiği tenin içine girdi ve Caitlyn olarak Annie Leibovitz’in objektifine poz verdi.

Bu her adımı hesaplanmış ama yine de sahicilik içeren fırtınanın başlaması ABC röportajıyla eş zamanlı. Saç lastiğinden sıkılıp, onu bir kenara atan, her kelimesinin üzerine basa basa, düşüne düşüne, gözleri dolarak, üfürmeden, kaçmadan sorulara cevap veren bir pre-Caitlyn vardı o akşam ekranda. Küçüklüğünden beri cinsel kimliğiyle ilgili kafasının karışık olduğunu, Bruce’un baştan aşağı bir yalandan ibaret olduğunu, tüm kalbiyle ve ruhuyla kadın olduğunu söyledi. Zafer çığlığı attığı, her yerinden erkeklik fışkıran, milyonlar için şampiyonluk gururunun, başarının, hatta belki Amerikan milliyetçiliğinin nişanesi sayılan olimpiyat fotoğrafına bakıp,“kendi hayatından kaçan kafası karışık birini görüyorum,” dedi.

Caitlyn Jenner için bu epey kişisel bir programdı ve pekala “benim gibi bu işkenceye maruz kalanlar kendi başının çaresine baksın” diyebilirdi. Ama yapmadı. Trans bireylerin sesi olduğu iddiasından özenle kaçınmakla birlikte aynı programda onları daha görünür kılarak mücadelelerinde onlara destek olabileceğini söyledi. Belki bir kişi daha yol ortasında öldürülmekten kurtulur, bir kişi dayak yemez, bir kişi doğumundan itibaren taşıdığı kimliği yüzünden aşağılanmaz diye. Caitlyn’in sözlerinde, bu kafa karışıklığını hayatında hiç yaşamamış olanları bile kendi seçimleri ve kararları üzerinde düşündürecek güç vardı: “Bu sırrı kendime saklasaydım ve bunla ilgili hiçbir şey yapmasaydım şöyle diyecektim, ‘tüm hayatını mahvettin’.”

Bu ilham verici hikayenin ilk anları, Caitlyn’nin Malibu’daki olağanüstü evinin kıyısına vuran dalgalar gibi katlandı da katlandı. Biz onu son kez olmaktan rahatsız olduğu ve nihayetinde olmayı reddettiği haliyle gördük. Vanity Fair kapağından da önce izleyiciler Caitlyn’i tüm ruhuyla ekranlarda tanıdı. Az şey mi?

                                                                                                                                                                                   İllüstrasyon: Mert Güreli



YORUMLAR




DİĞER HABERLER