Okan Bayülgen, 90’lardan bu yana ekranların en tanınmış yüzlerinden biri. Şimdi de Cumartesi geceleri Star TV’de yayınlanan yeni program Dada Dandinista ile yeniden ekranda. Ben kendisini takip etmeyi 2013 Temmuz’u itibariyle bırakmıştım ancak geçenlerde sabah kuşağı programlarından Melek’te rastladım. Sahrap Soysal ve Melek Baykal’la üzerinde mutfak önlüğüyle Tavukları Döndermişim’le birlikte halay çektiği programda, Dada Dandinista’dan uzun uzun bahsettiler. Bayülgen, Dada akımının yıkıcı bir devinim olduğunu, programı da bir anlamda bu çerçeveden yapılandırdıklarını anlattı.
Malum, Dada radikal sol ile organik bağları olan, anti-burjuva birakım. Çoğu Dadaist burjuva mantığını reddederek kaos, irrasyonalite, toplumu acaba nasıl şok ederiz gibi şeylerin peşindeymiş. Ve hatta Dada genel geçer bir hal almaya başlayınca kendi kendini yok etmiş bir hareket. Bunları bir talk showda nasıl yorumlayacak, görmek istedim.
Okan Bayülgen 1994’den bu yana late night talk show –gece program diyelim- yapıyor. Programında, bir grup ünlü insane işleri ve kişisel hayatları hakkında konuşuyor; son filmler, TV programları, diziler, albümler ve yeni projeler tanıtılıyor. Yurt dışındaki benzerlerinde olduğu gibi Bayülgen’in de programlarında güncel haberlerle dalga geçiliyor, komedi skeçleri, ünlülerle röportajlar ve arada müzik performansları yer alıyor. Dada Dandinista da bunların hepsi yer aldı.
Dada Dandinista’nın merdivenli, lunapark gibi çok renkli, karmaşık ve çok göz yorucu bir dekoru var. Ama belki de yormayı hedefliyorlardır, bilemem. Programın en beğendiğim yanı animasyonları. Emek ve mesai harcandığı çok belli. Çok beğendim, tebrik ederim.
Onun dışında ilk programın konukları Mesut Yar, Funda Arar, Büşra Pekin, Osmantan Erkır, Sinan Çalışkanoğlu ve Zahide Yetiş’ti. Eski karısının eski kocasını konuk olarak davet etmesi ve iki medeni insane gibi konuşmaları kimi çevrelerce çokkonuşulsa da, bana kalsa o kadar uzun hakkında konuşulacak bir konudeğil. Ne yapayım yani?
Programda, yine telefon bağlantıları var, arayan insanlar bir kenarda bekletiliyor, o sırada stüdyoda diğer konuklarla sohbet yürüyor.Bunlar da bildiğimiz kabalıklar. Febyo Taşel ve Funda Arar’la yaptığı bir videoda Okan Bayülgen çocukluğuna dönerek bir şeyler yaptı ve çok acayip olmayı hedeflediğini buradan bir kere daha bize aktardı.Sonra havada uçan bir Bülent Ersoy taklidi geldi. O kadar gereksizdi ki anlatamam.“Dandinista tarihi. Bbbaablr :Özgürlük zorunlu olacak, özgürlüklerini sonuna kadar kullanmamak suç olacak.” Bölümü başladığında benim iyice uykum geldi. Artık ne Büşra’nın filmini ne de fragmanını merak etmeye başladım. Medya arkasına gelince, eskiden hayatımızda twitter, facebook yokken bir eğlencesi vardı doğru. Ama her görüntünün anında sosyal medyada paylaşıldığı ve herkesin yorum yaptığı bir zamanda, biz neden sadece Okan Bayülgen’i dinleyelim ki?
Okan Bayülgen bu programda da konuklarını dinlemiyor, ağırlıklı olarak kendi kendine yüksek sesle konuşuyor. Halbuki iletişime dayalı işler yapan insanların öncelikle karşısındakini dinlemesi önemlidir. Bir de başkalarıyla konuşurken mümkün olduğu kadar anlaşılır bir dil kullanırsınız ki, aradaki bariyerler ortadan kalksın, size izleyenler ne söylediğinizi anlasın.
Güvenilirlik zaman içinde kazanılır. Sabır ve istikrar gerektirir. Okan Bayülgen de bunu 20 yılda elde etti. Bunun için temel değerlerinizin de olması gerekir. Ben bir izleyici olarak inandıklarının arkasında duran, güçlü şahsiyetleri görmek isterim. Bütünlük ve doğruluk da bunun bir parçasıdır. Bütünlüğü korumak içinise, seçimler ve verdiğiniz sözler de önemlidir. Tutamayacağınız bir sözü vermemek gibi ya da yanlış yaptığınızda hemen Kabul edip, düzeltmek için elinizden geleni yapmak. Sanırım, Gezi Olayları sürerken milyonlarca insanın hava güzel olduğu için sokağa çıktığını söylemesi ipleri koparan nokta oldu. Çünkü, sahici insanlar sözlerinin arkasında dururlar, niyetleri belirsiz değildir. .
Çünkü eğer izleyici size güvenmezse, size dinlemez/izlemez. Maalesef izleyicinin güveni, yüzeysel, saçma ve bir anda değişebilecek unsurlara dayanır. Bir anda yıkılabilir. Siz daha kendinizi anlatma şansını yakalamadan yargılamaya başlar. İyi içerik de seyircinin saygısını ve güvenini kazanmak için yeterli değildir. Farklı insanlar farklı ihtiyaçla riçindedir. Hepsini tatmin etmeniz mümkün değildir. Bunca yıllık bir programcının sadık izleyicileri muhakkak olacaktır. Ama önemli ölçüde de kayıp verdiğini belirtmek lazım.
Okan Bayülgen elbette tecrübeli, eğitimli ve alışılmışın dışında işler yapmaya çaba göstermiş bir kişi. Bununla birlikte eskisi gibi buluşabileceğimiz ortak noktalar ortadan kalkmış durumda. Artık izleyicilerinin buluşabileceği ortak inanç, değerler ve amaç ortada yok.. Bu kadar şüpheci ve dikkati dağınık bir izleyici ancak samimi bir arzuda buluşabilir. Ve eğer, muhalif görüşleri elinizin tersiyle iterseniz, inandırıcılığınız ve gerçekliğini zelinizden kayıp gidebilir.
Önümüz kış, soğuk havalar bizi bekliyor. Ama bu benim Cumartesi akşamları ekran başında uykusuz kalmam anlamına gelmiyor. Gider yatarım, kimse kusura bakmasın.