Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Yabancı dizilerin en iyi babaları

Robert Quinn – Arrow  (Jamey Sheridan)

Dizinin sadece birinci bölümünde görünen Robert Quinn’in yaptığı sıradışı fedakarlık onu en iyi babalar arasına almaya yetiyor.

Lüks tekneleri battıktan sonra bir bota binerek hayatlarını zor kurtaran baba Robert ve oğlu Oliver, açık denizde uzun süre kurtarılmayı bekler. Yiyecekleri ve suları bitmek üzereyken Robert Quinn oğlunun hayatta kalması için büyük bir fedakarlık gösterir. Önce botun içindeki bir kazazedeyi vuran ve sonrasında silahı şakağına dayayarak intihar eden Robert Quinn oğlunun daha fazla hayatta kalabilmesini ve ıssız bir adaya ulaşabilmesini sağlar.

Issız ada, oğul Oliver’a bambaşka bir dünyanın kapısını açacak, üç yılın sonunda Oliver büyük bir kahraman olarak şehre dönecek ve babasının bu fedakarlığını asla unutmayacaktır.

Sandy Cohen – The O.C.  (Peter Gallager)

Charles Ingalls ve Mitch Leery’den sonra diziler tarihinin en yufka yürekli babalarından biri olan Sandy Cohen, varlıklı insanlar arasında kurallarıyla ayakta kalmaya çalışan idealist bir aile babası.

Karısının California’daki super lüks villasında yaşamasına rağmen fakir insanların davalarına ücretsiz bakan ve evsiz bir çocuk olan Ryan Atwood’u evine alıp onu evlat edinecek kadar idealist bir avukat.

Oğlunu da bu kurallarla büyüten Sandy’nin özellikle kayınpederi ve zengin komşularına karşı verdiği ahlak mücedesinde en büyük destekçisi yine oğlu Seth Cohen.

Hayatında hiçbir şekilde şiddete yer olmayan, tüm sorunları konuşarak ve hukuk yollarıyla çözmeye çalışan ve oğulları Seth ve Ryan’a da böyle yaşamayı öğreten Seth Cohen, ayrıca sabahları sörf yapmayı alışkanlık haline getirmiş tek baba tipi.

Mitch Leery – Dawson’s Creek  (John Wesley Shipp)

90’ların fenomen gençlik dizisi Dawson’c0s Creek’in esas oğlanı Dawson’un babası Mitch Leery gerçek olamayacak kadar iyi bir baba figürü.

Kendini adeta oğluna adayan ve özgürlüklerini sonuna kadar yaşaması için onu teşvik eden bir baba olan Mitch, Küçük Ev’in babası Charles Ingalls’tan sonra diziler tarihine damga vurmuş en iyi aile babası.

Ailesi olmadan nefes bile alamayan Mitch, kendisini aldatan karısına bile kin duyamayan ve defalarca kalbini kırmış oğluna sesini bile yükseltmeyen bir karakter.

Dawson’s Creek hayranlarına büyük şok yaşatan gelişme Mitch Leery’nin ölümü oldu. Trafik kazası geçirip hayata veda eden Mitch’in dizideki boşluğu asla dolmadı.

Harry Morgan – Dexter  (James Remar)

Bir seri katili yetiştiren bir babanın nasıl olur da iyiler kategorisinde yer aldığını sadece Dexter fanatikleri anlayabilir.

Öldürülen annesinin kanında boğulmak üzereyken kurtardığı dört yaşındaki Dexter’ı evlat edinen polis memuru Harry Morgan, yaptığı seçimler ve bunların sonuçlarıyla en iyi babalardan biri olmayı hak ediyor.

Bir seri katil olacağından yüzde yüz emin olduğu üvey oğlunun öldürme dürtüsünü sadece kötüler üzerinde kullanması için şartlayan Harry Morgan, aslında yüzlerce masum insanın hayatını yaptığı bu seçimle kurtarmış olur.

Dexter’a koyduğu öldürme kuralları ile iyi insanlara zarar verebilecek katilleri oğluna hedef gösteren Harry, işlevsev açıdan insanlığa en yararlı baba ve bu düşünce şekliyle bir aziz mertebesinde.

Onun sayesinde, Dexter tarafından öldürülmesi garanti olan iyi insanlar ve öldürdüğü katillerin öldürebileceği iyi insanların hayatlarının toplamı yüzlerle ifade edilebilir.

Jonathan Kent – Smallville  (John Schneider)

Çekilen tüm Superman hikayelerinin değişmez müşfik babası Jonathan Kent, oğlunun ergenlik problemleri dışında, onun başka bir gezegenden gelmesi gibi küçük bir sorunla da başa çıkması gereken bir baba tipi.

Smallville dizisi seyirciye, diğer Superman öykülerinin dışında Jonathan ve Clarke’ın baba-oğul ilişkisinin derinlerine inme fırsatını da verdi.

Bir Kriptonluyu dünyalı gibi eğitmeye, dünya kurallarını öğretmeye çalışan ve ona ahlaklı biri olmayı öğreten Jonathan yaptığı işte son derece başarılı.

Bu idealindeki tek rakibi ise Clark’ın gerçek babası Jor El.

Clark’ın vicdani kuralları bırakıp somut gerçeklere odaklanmasını ve bunun hayatta kalması için tek şart olduğunu savunan Jor-El ile Jonathan arasındaki fikir savaşı Clark Kent’in kişilik gelişiminin omurgasını oluşturuyor.

Walter Bishop – Fringe  (John Noble)

Bir ‘deli-dahi’ olan Walter Bishop’un oğlu Peter’la olan ilişkisi tam da fantastik bir öyküye konu olacak şekilde tasarlanmış.

Doğaüstü konulara meraklı bir fizik profesörü olan Walter, dünyamız ve paralel dünya arasında geçiş yolu bulur. Tedavisi bulunamamış bir hastalığın son aşamasında olan altı yaşındaki oğlu Peter’ı iyileştirmeye çalışsa da bunda başarısız olur ve oğlunu kaybeder. Oğlunun ölümünden kısa bir sure sonar hastalığın tedavisini bulan Walter, paralel evrendeki Peter’ın da ölmesine gönlü razı olmaz. Diğer tarafa geçer ve ölmek üzere olan Peter’ı kaçırır ve dünyamıza getirir.

Yaptığı bu seçim paralel evrendeki Walter ve karısının evlatlarını kaybetmelerine yol açsa da Peter’ın hayatı kurtulur ve yaşamına dünyamızda devam eder.

Zaman içinde baba-oğul ilişkisinde dalgalanmalar yaşansa da Walter’ın Peter’a her baktığında gözlerinin dolması onu ne kadar çok sevdiğinin en büyük göstergesidir.

Paralel evrenden kaçırıldığını öğrendikten sonra onu yetiştiren babasına sırt çeviren Peter, bir süre sonra gerçekleri öğrenir ve babasına bir kahraman gibi görmeye başlar.

Marshall Eriksen – How I Met Your Mother  (Jason Segel)

Muhteşem bir baba olacağı dizinin ilk bölümlerinden belli olan Marshall, karısı Lily’nin hamile kalmasıyla aşırı sevimli bir karaktere büründü.

Dikkatli, ilgili ve duyarlı bir koca olan Marshall’ın babalığı da bundan farklı değil. Oğlu Marvin’i ilk kucağına aldığı andan itibaren ona bir yetişkin gibi davranmaya çalışması Marshall’ı en sevimli aile babası yapmaya yetiyor.

Dört aylık oğluyla en derin meseleleri konuşmaktan çekinmeyen, ona sorular soran, cevap almış gibi davranıp sohbete devam eden Marshall Eriksen kendi babasıyla yapamadığı herşeyi oğluyla yapmaya yeminli muhteşem bir baba figurü.

Michael Dawson – Lost  (Harold Perrineau)

Lost’un en kilit karakterlerinden ikisi kuşkusuz Michael ve küçük oğlu Walt.

Oğlu doğduktan sonra onu hemen hemen hiç görmeyen Michael, Avusturalya’da yaşayan eski eşinin ölümüyle babalık görevlerine oğlu 9 yaşındayken başladı. Michael’ın adadaki mücedelesi, canavarlar, ölümcül tuzaklar ve katil topluluklardan çok oğluyla oldu.

Walt’la iletişimi düzgün sağlama çabaları Michael’ı aşırı korumacı bir baba haline getirdi. Bir bot yapıp adadan onu götürmeye çalışması oğlunun kaçırılması sonuçlandı. Bu durumu hazmedemeyen Michael sırf oğlunu adadan götürebilmek için arkadaşlarına ihaneti bile göze aldı.

Düşman toplulukla işbirliği yapan Michael arkadaşlarından ikisini öldürüp, dört kişiyi de düşmanın eline teslim etmekte sakınca görmedi.

Yaptığı ihanet sonucunda oğlunu adadan götüren Michael, ne yazıkki bu seçiminden dolayı takdir göreceğini düşünürken bunun tersi oldu ve oğlu Walt tarafından tam anlamıyla defterden silindi.


Ned Stark – Game of Thrones  (Sean Bean)

Ned Stark, Game of Thrones’un bol çocuklu klasik aile yapısına sahip tek babası.

Evlilik dışı oğlu Jon Snow’la birlikte altı çocuk babası olan Ned, çocukları için bir baba figurü dışında gerçek bir ilah.

Çocuklarını tek tip yetiştirmeyen Ned Stark, onlara kendileri olabilme şansı tanımış bir baba.

Büyük oğlu Robb’u varisi olacak bir kral gibi yetiştiren Ned, John’u kararlı ve duyarlı bir savaşçı, küçük oğlu Bran’ı sezgileri güçlü bir stratejist, büyük kızı Sansa’yı uyumlu bir eş ve küçük kızı Arya’yı ise gözü pek bir kadın savaşçı gibi yetiştirmiş bir baba.

Herkesi şoke eden ölümünü gören tek çocuğu ise Stark ailesinin en naif karakteri olan kızı Sansa.

Ölüm haberi ailesini bitmeyecek bir yasa boğmuş, ardından aile diziler tarihinde görümedik şekilde parçalara ayrılmış ve bir daha asla bir araya gelememiştir.



Not: Bu yazıyı ilk olarak 2014 yılının Babalar Günü’nde yayımlamıştık.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER