Ütopya TV 8’de yaklaşık dokuz aydır devam ediyor ve elenen yarışmacılar, onların yerine gelen ve oylamayla hangisinin içeride kalacağı belirlenen yarışmacılar, onların arasından bir tanesinin gitmesi derken zaten sürekli bir sirkülasyon vardı, en son elenen eski yarışmacıların bir kısmının da geri dönmesiyle- ki böyle bir programda eski yarışmacıların geri dönmesine bayılırım çünkü dışarıda izledikleri, duydukları ve yaşadıklarının bütün siniriyle girip içeriyi kin dolu hareketlerle neşe doldururlar- ortalık iyice hareketlendi.
Dönenlerin arasında en ne yapacağı belli olanın Kurretülayn olduğunu düşünüyordum ben aslında çünkü Semih’in sevgilisi olduğu için nihayetinde yeri belli yurdu belli diyordum ama, orada biraz yanılmış olabilirim. Tabii yine Semih’in yanında Kurre, ama sanki bağımsızlığını ilan etmeyi de çok ister gibi bir hali var, bir de Murat Abi’ye iyice dolmuş, bunun da etkileri sağda solda görünüyor. "Hep onun yüzünden kavga ediyoruz, nefret ediyorum Murat Abi’den," dedi Semih’e, ve üstelik hayal ettiği karşılığı da alamadı. Yani bu cümleyi kuran her sevgili, herhalde orada "Yemişim Murat Abi’yi," türünden bir cevap bekler ama gelmedi, "Sen de adamın yazdığının üstünü çizdin," gibi bir takım cevaplar verdi Semih. Kurre’nin sevgilisine rağmen bir takım oluşumlar içine gireceği düşünülebilir.
Dönenlerin arasında en kafamda deli sorular bırakanı Meral. Kendisinin bir iddia iddiası var ki, doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama konu sıkıcı olmaya başladı açıkçası. Meral, Tuncay ve Serkan’ın kendisi üzerinden bir iddiaya girdiğine inanıyor ve bu uğurda saldırganlığa varan hareketler yapıp duruyor. Böyle bir iddia varsa gerçekten epey çirkin, ama bu ‘bir kadın, iki erkek ve bir iddia’ konulu o kadar çok dizi ve film izlendi ki, inceden bir senaryo olma ihtimali de yok değil. Bilemiyorum ama, kızın günahını da almak istemem. Gel gör ki, geçen gün, saat sabahın beşinde önce Tuncay’ı, sonra da Serkan’ı uyandırıp "Söyleyin uyuyabiliyor musunuz vicdanınız rahat mı?"diye sorması çok yazıktı bence. İkisi de, söylemeye bile gerek duymuyorum aslında ama uyuyorlardı. Bence bu konuyu yavaşça bir kenara bıraksın artık ve bir süre hiç açmasın.
Ütopya’da en büyük değişikliklerden birisi de, eleme konusunun artık bir e-gazete satışı ile yapılması. Yani içeride hazırladıkları gazetelerden en çok satışı yapan beş kişi dokunulmaz oluyor, isimleri potaya atılamıyor. Bu da, herkesin boynunda bir fotoğraf makinesi ile gezmesine ve içeride mütemadiyen bir gece kulübü çıkışı meşhur karşılama havası yaşanmasına sebep oluyor, biraz da sürreel bir görüntü desem yeridir. Bir de sürekli çektikleri fotoğraflara bakıyorlar ve bazı fotoğraflar da içeride şiddet içeren bir takım olaylar yaşandığından şüphelendiriyor insanları. Gerçi dün, Kemal Abi böyle bir durumun asla olmadığını açıkladı. Kemal Abi kim derseniz, zaten bu yazıyı buraya kadar okumamışsınız demektir aslında ama yine de anlatmak isterim, kendisi bir Acun Ilıcalı ünlüsü bilirkişi.
Ben içeride bir şiddet olayı yaşandığına çok da inanmıyorum ama- yani birbirlerine su atmalarını, çaydanlıkla peşlerinde koşmalarını, ayakkabılarına çivi çakmalarını filan saymazsak. Saymayalım mı, orasına da emin değilim.
Meral’in iddialarına maruz kalan iki kişi, Serkan ve Tuncay’dan, olayı nispeten makul karşılayan Serkan’ken, çok acayip hareketler yapansa Tuncay. Daha önce aralarında bir takım duygusallık iddiaları olduğu için mi bilmiyorum ama, Meral’in yatağına ‘iddaa bayii’ tabelası çivilemeyi de içeren bir takım hareketler açıkçası çok tuhaf geliyor bana. Bir de Tuncay genel olarak biraz değişik zaten, Kurretülayn’ın bisikletini kaçırmak, Semih suratı zımbaladıkları korkuluk yapmak, sonra aynı korkulukla damat halayı çekmek gibi hareketler hep Tuncay’da. Semih ve ekibinin etkisi biraz daha psikolojik durumlar üzerine sanki. Hangisi daha kötü ona emin değilim gel gör ki.
Bir de bir takım kalabalıklar var. Bu ekibin arasında Bahadır biraz daha dişli görünüyor, hem dokunulmazlık da aldı ki zaten almasa sürekli boynunda taşıdığı fotoğraf makinesine ve "Objektife dokunma arkadaşım," cümlesine ayıp olacaktı sanki.
Ütopya’nın orijinalini izlemedim hiç, ama TV8’deki şu haliyle dış dünyayla bağlantısı kopmamış bir BBG. Bağlantısı kopsun kopmasın, insanların bir odaya doldurulup birbirleriyle didiştikleri programları severim. Semih-Kurretülayn ilişkisi nereye varacak, Murat Abi haklı mı, Meral neyin peşinde, Kaan yemek yapmaya devam edecek mi, Bahadır’ın objektifine bir sonraki dokunan kim olacak, Kemal Abi vardiyaya dönecek mi? Ütopya, adeta tüm hızıyla devam ediyor.