Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
The Keepers: Rahibe Cathy’yi kim öldürdü?

Netflix yalnızca bugünlerin gözdesi House of Cards gibi drama ve komedilerle değil aynı zamanda belgeselleriyle de iddialı bir platform. 2015’te işlemediği bir suçtan dolayı mahkum edilen Steven Avery’nin hikayesi Making a Murderer hepimizi perişan etmişti. 19 Mayıs’ta yedi bölümü birden yayınlanan The Keepers ise 49 yıldır aydınlatılmamış bir cinayetin arkasındaki gerçekleri konu alıyor. Tıpkı Making a Murderer’da olduğu gibi bu belgesel dizide de hayal kırıklığı, on yıllarca süren kızgınlık, haksızlık temaları söz konusu.

The Keepers kuşkusuz bu sene hakkında en çok konuşulacak yapımlardan biri.

Ancak bir rahibenin öldürülmesi ve olayın üstünün Katolik Kilisesi tarafından kapatılmasını anlatan belgeselin anlatım tarzı çok daha farklı, bu sefer neredeyse uyuşturulmuş gibi hipnotize olarak son derece çetrefilli bir hikayeyi seyrediyorsunuz.   1969’da Rahibe Cathy Cesnik’in öldürülmesinin yanı sıra öldürülmesinin yanı sıra ölümünden önceki ve sonraki olaylar da anlatılıyor. Cinayet, o girift tablonun bir parçası olmakla birlikte aslında çok daha büyük bir resim söz konusu.

Baltimore, Maryland’de 1969 yılında 26 yaşında Katolik bir rahibe öldürüldü ve zan altında bulunan katiller, tacizciler ve çocuk istismarcıları suçlarını işlemeye devam ettiler. Baltimore’da Keough Başkiskoposluğu Lisesi’nde öğretmenlik yapan Cathy Cesnik, 7 Kasım 1969’da kız kardeşine nişan hediyesi almak üzere dışarı çıkar ve bir daha geri dönmez. Cesedi 3 Ocak 1970’de ortaya çıkan Cesnik’in katili hiçbir zaman bulunamaz. Bize bu bilgileri sağladıktan sonra, yapımcı ve yönetmen Ryan White Cesnik’in neden öldürüldüğünü araştırmaya başlar. Rahibe Cesnik kızların cinsel saldırıya uğradığını keşfettiği ve bu konuda harekete geçeceğini belirttiği için öldürülüyor. İş arkadaşı Peder Joseph Maskell (öğrencilerin taciz ve tecavüzcüsü) ise bu cinayetle doğrudan ilgili.  Belgeselde, 1990’larda Maryland savcılığına yapılan anonim başvurular ve 1994’te iki kurban tarafından açılan dava ile Keough Başkiskoposluğu’nun sistematik cinsel suçların merkezi olduğunu, tüm olan bitenin ise fena halde Katolik olan şehirde ört bas edildiği anlatılıyor.

Bu iki çetin ceviz kadın, resmi makamların onlara dayattıklarını kabul etmek yerine kendi araştırmalarını yürütüp, yolsuzlukları, öğretmenlerinin neden öldürüldüğünü, okullarında yıllarca yaşanan cinsel saldırıların faillerini ve ört bas edenleri ortaya çıkarıyor.

60’ların sonu 70’lerin başında Katolik aileler çocuklarını Keough Başpiskoposluğu Lisesi’ne gönderiyorlar. Görünen o ki, Keough’da çocuklara rehberlik yapması için görevlendirilen bir rahip işini yapmak yerine onlara tecavüz ediyor. Taciz ve tecavüz yıllarca sürüyor. 90’ların başında iki eski öğrenci rahibe, okula ve başpiskoposun idare bölgesine dava açıyorlar. Ancak Baltimore polisi ve bölge savcılığı bu suçlarla ilgili sorumluluk almaya ve yardımcı olmaya yanaşmıyor. Olan biten, Gemma Hoskins ve Abbie Schaub adında bugün ileri yaşlarda olan iki kadının titiz araştırmasıyla ortaya çıkıyor. Birbirinden mizaç olarak çok farklı olan bu iki kadını öğretmenleri Cathy Cesnik’e olan sevgileri bir araya getiriyor. Bu kadınlar, belgeselin kahramanları. Öte yandan The Keepers’da kötülerin sayısı azımsanamayacak kadar çok. Yeterli delil olmadığı için araştırmayı derinleştirmeyen savcıdan, delilleri karartanlara kadar. Suçun parçası olan kişilerin çoğu ise artık yaşamıyor.. Diğer yandan mesele cinayeti işleyen kişiyi bulmak ya da tatmin olmak değil, neden olduğunu anlamak.

Kilisenin, devletin ve toplumun yardıma ihtiyacı olan kadınları nasıl görmezden geldiğini gözler önüne seriyor. Peder Maskell’in tam olarak kaç kadına zarar verdiğini bilmiyoruz. Bu kadınların nasıl acı çektiğini ve kimsenin onlara yardım etmediğini düşünmek ise insanı paramparça ediyor. Toplumun kadınların sözüne ne denli inandığı ve adaletin seyri hakkındaki The Keepers haksızlıklara karşı yılmadan birlik olarak mücadele edilebileceğine, sesini duyurmanın önemine dair de bir belgesel aynı zamanda.

 

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER