Hayatta bir an bile “Discovery’den başka bişey izlemem”, “Belgeselden belgesele televizyon açıyorum,” türü bir insan olmadığım gibi, olmayı da düşünmedim. Digitürk’te 150 ve üstü kanallara gittiğim de enderdir açıkçası. Ben isterim ki dizi olsun, reality show olsun, “Ay ne zaman öpüşücekler?”,”Bunun gerçek annesi kimdi?”, “Bu hafta kim eleniyormuş?” sorularım yanıt bulsun. Bu son derece genel izleyici profilimi arada evdeki Kardeş Payı hariç yerli dizi düşmanı, Bu Tarz Benim’in zaten adını bile andırmayan genel erkek izleyici profili sayesinde değiştiriyorum ve bu vesileyle, kendi kendime asla açıp da izlemeyi aklıma bile getirmeyeceğim iki programın bağımlısı oldum çok şükür.
History Channel’daki Depo Savaşları ve Modern Rehinciler, (Storage Wars ve Pawn Stars orijinal isimleriyle), hem içlerindeki o küçük şakalaşmalar, insanların birbirlerine laf sokmaları, esas kadrolarının temelde hep aynı olması ve dolayısıyla onları tanımamız, bazısını sevip bazısına sinir olmamız, bir süre sonra otomatik olarak taraf bile tutmaya başlamamızla her gün bünyeye bir miktar alınması gerektiğine inandığım reality show dozunu dengeliyor, hem de depodan çıkan eski eşyalar, rehincilere gelen tuhaf bir takım malzemelerle aslında bir belgesel izliyormuşuz hissi veriyor. Friends’in bir bölümünde, Chandler Monica’nın köpük köpük doldurduğu banyolarına çok özenir, ama fazla ‘kız işi’ bulduğu için çekinir bir yandan da, sonra Monica ona yeşil oyuncak bir denizaltı verir ve böylece bu bir erkek banyosu olur, Chandler da gönül rahatlığı ile köpüklerde yatar. Bu programlar da tam olarak köpüklerin içindeki Chandler’ın elindeki sert erkek olma botu aslında bence. Reality show izliyoruz, ama değilmiş gibi yapıyoruz, evdeki bütün izleyiciler mutlu.
Depo Savaşları’nda format şu: Aidatları ödenmemiş depolar var ve sizin bu depolara içindeki eşyalara hiç dokunmadan, sadece bakmak için beş dakikanız var. Sonra bir açık arttırma başlıyor ve en yüksek fiyatı veren depoyu satın alıyor. Sonrasında içindeki eşyaların satışı başlıyor. Depoyu satın alırken verilen fiyatlara göre sonunda kim en yüksek parayı kazanırsa da, o kazanmış oluyor. Programın çekirdek kadrosunda, isimlerini bir türlü öğrenemediğim, benim için ‘beyaz saçlı adam’, ‘ezik koca’, ‘sarışın kadın’ olan bir takım insanlar var. Bir süre sonra hepsinin huyunu suyunu öğreniyorsunuz zaten, karı – koca ekipteki adama üzülüyorsunuz çünkü azıcık safçana, şişman adamı kandırmak epey zor. Siyah gözlüklü adam zaten herkesin favorisidir ve onun eski şahane arabalarına hayranlıkla bakılır.
Modern Rehinciler’de bir ailenin işlettiği rehinci dükkanındayız. Her şeyi bilen yaşlı adam, İkinci Dünya Savaşı’ndan Amerikan tarihine, beyzboldan Afrika kabilelerine, müzik aletlerinden eski dünya güzellerine bilmediği herhangi bir mevzuya ben şahsen rastlamadım. Her malzemenin ederini, orijinal olup olmadığını bir bakışta anlar, dükkana “10000 dolar istiyorum,” diye giren müşteriyi 100 dolara sevindirip gönderir. Arada başka uzmanlara da danışılıyor format icabı, ama ben daha bu adamın yanıldığını görmedim.
Dede Rehinci’nin oğlu, dükkanı işleten adam,’babası kadar bilge olmasa da günlük mevzulara kafası çalışan ve olaylara hakim aklı başında bir insandır. Usta-kalfa-çırak ilişkisindeki kalfadır. Programın asıl neşesi, kimsenin pek kaale almadığı torunda bence. Kendisini dedesi ve babasına ispat etmeye çalışıyor diyecem ama, onu bile diyemiyorum. Eşyalara aşırı fiyatlar veriyor genelde ve sonunda dedesinin aşağılanmalarına maruz kalıyror. Oğlunu eleştirirken bile en ufak bir nezaket kaygısı gütmeyen adam, haliyle torunundan da aynı şekilde lafını katiyen esirgemiyor. Ben şahsen programın sonu gelsin, o yazılar akarken torun hala ekrana “Beni saf sanıyorlar ama yanıldıklarını göstereceğim,” diye açıklamalar yapsın ve sonra gösteremesin bayılıyorum, favori kısmım o.
Bu programlar bize uyarlanır mı, uyarlanırsa izlenir mi, o her şeyi bilen adam kim olur bunları hiç bilemiyorum tabii, ama yayınlanırsa da programı yarım saatlik orijinal formatından, dört saate çıkartabilmek için muhtemelen rehinciye gelen insanların aşırı acıklı öyküleri, terkedilmiş depoların sahiplerinin yürek burkan dramlarıyla doldurulur süre, öyle bir dram yoksa da yaratılır. Rehinci kaç lira teklif versin diye sms istenir izleyicilerden, bir “Hamdi Bey teklifini arttırsın mı?” sesi eklenir fona, yalan olur güzelim program. Biz yine History’den yürüyelim en güzeli.