Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Özgürlük! Protesto! İsyan!

Spoiler içerir.

 

Orange is the New Black izliyor musunuz? Ya da başlayıp sonra sıkılıp bıraktınız mı? Bence 4. sezona kadar sabredin. Dizi temelde bir hapishane komedisi ve genel olarak ağır suç işlememiş olan kadınların başından geçen hikayeleri anlatıyor.

Yaz döneminde yaşanan dizi kıtlığında sizi az da olsa tatmin edecek cinsten olduğunu da söyleyebilirim. Zaten dizi birçok önemli organizasyonda ödül aldı ya da aday oldu. Daha uzun süre devam edecek gibi.

Dördüncü sezona başlarken neredeyse üçüncü sezona dair çoğu şeyi unutmuştum. Böyle de bir etkisi var maalesef. Bunun asıl nedeninin hikâyedeki çoğu karakterin hayatına fazla değinilmesi olduğunu düşünüyorum. Üç sezon boyunca birçok karakterin neden hapishanede olduğunu ya da hapishaneden önce neler yaptığını öğrendik.

Dördüncü sezonu diğerlerinden ayrı tutmak gerekiyor. Üçüncü sezon sonunda mahkûmlar hapishanenin tellerinin tamiratı sırasında oluşan delikten kaçarak yakındaki göle doğru yol almışlardı. Az da olsa kendilerini özgür hissettikleri belki de huzuru buldukları bir andı. Dizinin başkarakteri Piper Chapman kirli don krallığını iyiden iyiye sağlamlaştırmıştı. Onun eski sevgilisi Alex Vause öldürülüyordu. Hapishanenin işletmesi özel bir şirkete devredilmişti. Caputo sonunda dertlerinden kurtulacak gibidiydi.

Ancak dördüncü sezon hikâyenin komedi kısmını neredeyse yerle bir etti. Hayallerin ötesindeki Litchfield Hapishanesi’nde işler iyice karmaşık bir hal aldı. İki kişilik kendi bölmelerinde yaşayan mahkûmlar başka hapishanelerden gelen mahkûmlarla ve ranza sistemiyle sakin sayısı iki katına çıkan koğuşlarda yaşamak zorunda kaldılar. Bu da sorunların başlangıcının ilki oldu. Vause ölmekten son anda kurtuldu fakat celladını da öldürmek zorunda kaldı. Tabii Lolly’nin yardımıyla.

Yeni gelen mahkumlarla sayısal üstünlüğü elde eden Dominikliler Chapman’ın organizasyonuna darbe vurmaya çalıştılar. Chapman buna karşı kendi oyununu oynadı fakat kaybetti.

Unutmadan televizyon ünlüsü Judy King sezonun ayrıksı karakteriydi. Temsil ettiği şeyler önemliydi. Mesela hapishanenin özelleştirilmesiyle kurumsal olarak yara almama adına ona özel muamele yapılması gibi.

Hapishanenin bu kalabalığına karşı yeni ve eğitimli gardiyanlar geldi. Gücü, iktidarı temsil eden Piscatella! Gardiyanların başı. Kendi yöntemleriyle işini halleden bir dev. Caputo’nun sürekli aciz kalması, daha insancıl yöntemler için çabalarken aslında her seferinde daha kötüsüne yol açmasına neden oldu. Kendi altındaki insanları bile kontrol edemez hale geldi.

Hikaye bizi adım adım acımasız gardiyanların ve mahkumların savaşına doğru götürdü bu sezon. Şimdiye kadar birbirleriyle belli bir uyum içerisinde yaşayan insanlar önce birbirleriyle karşı karşıya geldiler. Ama asıl düşmanın yöneticiler olduğunu fark ettiklerinde ırk, dil, din v.s fark etmeksizin güçlerini birleştirdiler.

Dizinin en iyi sezonu olduğunu söylemekte bir yanlış görmüyorum. Çünkü bütünlüklü bir hikaye izledik ve bunun temeli her bölüm ufak ufak atıldı. Sonunda güce karşı birleşildiğinde neler olabileceğini izledik. Evet, onlar mahkum. Evet, onlar suçlu. Ancak insan değilmişçesine gördükleri muamele karşısında isyan bayraklarını çektiler.

1 2
Doruk Önal
25/06/2016 14:41
YORUMLAR




DİĞER HABERLER