Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ozark, bir Breaking Bad değil tabii ama...

İşinde gücünde, iyi aile babasının niyeti bozup yoldan çıkmasını elbette hepimiz Breaking Bad’de önceden gördük. Bill Dubuque tarafından yaratılan ve yapımcılığını dizinin aynı zamanda başrol oyuncusu olan Jason Bateman’ın üstlendiği Netflix’in yeni dizisi Ozark da bu damardan ilerliyor. Ancak, biraz daha farklı.

Tıpkı Walter White gibi Marty Byrde’de  (Jason Bateman) boğazına kadar belaya batmış durumda. Marty, 8 milyon dolarlık borcunu Meksika uyuşturucu kartelini temsil eden patronuna ödemesini gerektiren yeni işi ve hayatının tehlikede olması nedeniyle ailesini alıp Missouri Ozark’a taşınır.

Arrested Development’tan hatırlayacağınız Jason Bateman burada Marty Byrde rolünde. Karısını da Laura Linney canlandırıyor.

Bununla birlikte Ozark, Breaking Bad’deki gibi içindeki karanlığı keşfeden bir adamın hikayesi değil. Chicagolu finans danışmanı Marty Byrde zaten en başından fırsatçı bir adamdı. Kartelin muhasabe işlemlerini yürütmeye daha önceden başlamıştı. Açgözlülük, zayıflık, tembellik biraz da talepkar karısının baskısı eklenince böyle bir ahlaki aşınmaya uğramış olması da mümkün. Ancak şirketi, ortağı ve personeli tasfiye edilince, kendi yolunu çizmek zorunda kalır. Yılanlıkta Skyler’la yarışabilecek kadar numaracı olan karısı Wendy (Laura Linney), huysuz yeni yetme kızı Charlotte ve küçük oğlu Jonah ile birlikte Ozark’a yerleşmek zorunda kalırlar. Marty’nin ortağını hırsızlık yaptığı için ortadan kaldıran Del (Esai Morales) ona kartelin paralarını aklaması şartıyla bir şans daha verir.

Elbette Ozark’a yerleşince her şey güllük gülistanlık değildir, orada da kötü adamlar vardır ve hiçbir şey Byrde ailesinin planladığı gibi gitmez. Ozark, kapitalizm, aile ve ayakta kalmayı sıradan Amerikalı insanların gözünden anlatan bir dizi.

Byrde ailesinde herkes işbirlikçi. Burada paraları duvara istiflerken görünüyorlar.

 

Marty karakteri, pek sevilesi bir tip değil ama itici olduğu da söylenemez. Her şeyi hesaplayan, planlayan bir adam bu. Walter White diğer yandan cin gibi bir adamdı. Byrde, marifetli bir fırsatçı ve palavralar kralı. Ama aynı zamanda dizinin dört bölümünün yönetmenliğini de üstlenen Jason Bateman’ın oyunculuğu sayesinde giderek karaktere ısınıyorsunuz.

Julia Garner’ın canlandırdığı Ruth ise dizinin en dikkat çekici karakteri. Yerel haydut ailesinin bir üyesi olan Ruth, Marty ile birlikte çalışmaya başlayıp onun striptiz kulübünün başına geçiyor. Kötü yetiştirilmiş, kurnaz, zamanından önce büyümek zorunda kalmış, buna rağmen masum kalabilmiş bir kız. Julia Garner’ı daha önce  rol aldığı The Americans, The Get Down dizilerinden ve The Perks of Being a Wallflower filmindeki performanslarından hatırlayacaksınız.

Bakalım göl havası Byrde ailesine iyi gelecek mi?

Ozark baştan aşağı gri bir dizi. Bu durum hem çekildiği yerden, hem ışıktan hem de kasvetli konusunu yansıtma gayretinden kaynaklanıyor. Sıkıcı bir dizi olduğunu söyleyemem ama monoton diyebilirim. Bu, belki Marty’nin işinden ve becerilerinden kaynaklanıyor. Biraz gereğinden fazla kendini ciddiye alan bir dizi bu sanki.

Byrde ailesi Ozark’taki yani yaşamlarına alışırken biz de onlarla birlikte, vaşaklar, cesetler, asitte çözülen cesetler, striptiz kulüpleri, uyuşturucu dağıtan yüzen kiliseler, soyguncu cenaze evlerini görüyoruz, yoz bir küçük evren parça parça önümüzde dökülüyor.

10 bölümden oluşan Ozark, bugünden itibaren Netflix’de.


DEFNE AKMAN

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER