Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Oyun bitti!

Game of Thrones’un üçüncü dünya savaşını çıkaran finalinin ardından bir haftadan fazla zaman geçti. Aslında bir türlü bitemeyen final yapmışlar. Her yeni güne bambaşka bir haber, tepki ya da eleştiriyle uyanıyoruz.

En azından biz buna uyanıyoruz. Bir de uyanmayanlar var ki bence esas tartışmamız gereken şeylerden biri de (tabii final dahil) bu insanlar. Onlar da son sezonla birlikte aniden beliriveren ‘Game of Thrones asla izlemem’ciler ve bununla aşırı övünenler.

Kim bu insanlar? Nereden geldiler ve nereye gidiyorlar? Çağımızda hayatta kalmayı nasıl başarıyorlar?

Game of Thrones fan’larıyla dalga geçtiklerini, onları büyük bir zevkle snobe ettiklerini sanıyorlar ama diğerleri, yani biz de onlara bayağı şaşkınlıkla bakıyoruz.

Bu konunun aynısını bir kere Orhan Pamuk üzerinden bir arkadaşımla konuşmuştuk. Kendisi de okumayı çok seven, pek çok kere kitap alış verişinde bulunduğum bir ahbabımdır ve o güne dek hiç Orhan Pamuk okumamıştı. Bana sordu “Nasıl buluyorsun Orhan Pamuk’u? Sence okumalı mıyım?” diye. Yani çağımızın yaşayan en büyük Türk romancısı, tabii ki okumalısın. Hadi sence öyle değil diyelim. Adama Nobel verdiler. En azından bunu edebiyatta alan tek Türk. Sırf bu yüzden bile hiç değilse bir kitabını elbette okumalısın. Kendi fikrin olması ve bir yerlerde karşına bu konu çıktığında sana ait fikri ortaya sunmak için bile bakman gerekir. Ben de kendi fikrim olsun diye okudum Orhan Pamuk ve sevmiyorum mesela. Ama yine de ne yazdığını, nasıl yazdığını ve neden yazamadığını kendi cümlelerimle anlatabilirim.

Aynı şeyi Game of Thrones için de söyleyebilirim. Tamam diziyi sevmemiş olabilirsiniz, tarzınız olmayabilir ki ben de açıkçası aşırı bayık bulduğum ilk sezonun ardından bırakmıştım. Ama sonra geri döndüm çünkü herkes oradaydı. Ne yapacaktım yani tüm dünya bunu izlerken ben NTV’de belgesel mi seyredecektim?

O yüzden Game of Thrones izlememekle övünen insanlara biraz üzülerek bakıyorum. Çağımızın en büyük popüler kültür olaylarından birinden bahsediyoruz. Ardından yazılanlar, tartışılanlar, konuşulanlar bile ne olduğunu merak etmek için yeter bence. Yani bu yaşlı gezegeni paylaştığın sen hariç 2 billion (iki milyar) insan bunu izliyor, tartışıyor ve sen bu konuya dahil olmamaktan övünerek söz ediyorsun. Valla güzel, git kardeşim git, mağarada yaşa. Gerçekten. Git köyüne dön, elektrik olmadan doğal koşullarını sağla, horozla uyan, yatsı namazıyla yat. Dünya sana göre büyük bir yer, sen bununla başa çıkamazsın.

Gerçekten bizi ilgilendirmiyor senin Game of Thrones proteston. Biz 2 billion insan bunu seve seve tartışıyoruz, hepimizin bir fikri var ve ben kendi adıma yaşadığımız son 10 yılın global fenomenini herhangi bir para ödemeden, spoiler yememeye çalışa çalışa izlemekten aşırı memnunum.

Bittiği için de seviniyorum o ayrı. Çünkü dert de bitti, artık bu gerginliğe daha fazla katlanamayacaktım.

Şimdi bu boş insanlara hakaretlerimizi ettikten sonra onları sıkıcı dünyalarına, belgesel izlemelerine ve Geçmiş Bahar Mimozaları dönemlerine geri gönderip biz burada biraz kız kıza konuşalım. Herhalde artık spoiler yeme olayımız da bitmiştir, izlemeyenler hariç 2 billion insan finalde neler olduğunu biliyordur.

Valla son sezona girerken ben artık bazı ana karakterlerden ve onların mallıklarından fazlasıyla şişmiştim. Özellikle de Daenerys’in. Mad Queen teorisi beni hiç sarmadı ve kendi adıma geberip gittiği için çok mutluyum. Tabii bunu ‘herkes öldürür sevdiğini’ klişesine tabi olmadan bambaşka bir yöntemle tercih ederdim ama bahtımıza bu düştü. Bir de son sezonla birlikte artık tüm oyuncular tüm yeteneklerini, ellerinde ne var ne yok sahaya dökerek gösterdikleri için bizim sarışın kızımız da onlardan bir tık geride kalıyordu hep. Maalesef oynayamadı yani. Bir tek dragonun tepesinde King’s Landing’i yakarkenki sahnede bize o duygusu biraz geçti bir de sarışın Hitler’e döndüğü ve tüm dünyaya faşizmi getirme konuşmasını yaptığı o epik sahnede. Bir ürpermedim değil.

Onun dışında son sezonu iki part’a ayırmışlardı. Winterfell savaşıyla sonlanan ilk üç bölüme puanım 9. Tek puanı da sıkıcı ilk bölümden kırıyorum. Geri kalan bölümler muhteşemdi bence. Ben zaten alacağımı ilk üç bölümde almıştım ve bence yazım ekibi de ellerindeki tüm twist’leri, fikirleri ve senaryo numaralarını da bu ilk üç bölümde kullanmıştı. Üstelik tek favori karakterim Arya’ya harika bir part yazıldı ve kadınlığını keşfeden küçük kızımız dizinin en kötüsünü öldürmeyi başardı.

Geriye kalan son üç bölümde ise hızlıca bir toparlama çabası vardı, bu da çok açık bir şekilde hissediliyordu. Şahane bir Winterfell savaşının ardından pek numara kalmadı ellerinde ve yeni oyunları da kullanmak istemediler bence. Sekiz sezon boyunca bize yutturdukları Daenerys mitini tek bir bölümde hatta beş dakika içinde tersine çevirmeleri açıkçası dizinin kendi ritmi içinde de aşırı hızlı geçti. Ned Stark’ı öldürmek bile tek başına bir sezon sürmüşken Daenerys’i delirtmek neden beş dakika aldı bunu anlamak mümkün değil.

Kral olarak Bran the Broken’ın seçilmesi de eminim bizim kadar D.B. beyleri de mahvetmiştir. Maalesef Bran’i oynayan çocuğumuz dizinin en çirkin büyüyen çocuğu ve en kötü oyuncularından biri oldu sezonlar boyunca. Daha önce de Bran’in çirkinliğiyle ilgili bir nefret yazısı yine ekranella’ya yazmıştım. Korktuğumuz şey başımıza geldi evladın olsa sevemeyeceğin bu çocukcağızı kral seçtiler. Eminim dizinin yaratıcılarının ellerinde bir zaman makinası olsa ve ilk cast görüşmelerine tekrar gidebilseler ilk eleyecekleri insan Bran the Broken olur. Hani lisede bazı arkadaşlarınız vardır okullar tatil olup ayrıldığınızda başka birisidir, eylülde geldiğinizde bambaşka bir insan olmuştur. Bran the Broken da bir sezon sonra ona geri döndüğümüzde sanki başka bir oyuncu olmuştu ve o oyuncu da maalesef hiç oynayamıyordu.

Şahane ve gotik ölümlerle aklımızı başımızdan alan Game of Thrones dizinin en muhteşem yok oluşlarından birini hak eden Cersei’i ise ölüp ölmediğini bile anlamadığımız ucubik bir sona hapsederek de yine eksi puan aldı. Bu mudur yani Cersei’i öldürmek? Taşlar altına yığarak mı? Yani bir adım sağa kaysa ölmeyecekmiş aslında. Cersei’in finali de böyle olmamalıydı.

Şahsen bir adet daha Arya’nın yüz değiştirme numarasını görmek isterdim. Jon Snow da o kadar öldü dirildi, gitti geldi onda da bir şövalyelik daha görsek fena olmazdı (Ay Winterfell savaşında o ejderhaya bağırdığı sahnenin komikliği ne peki?).

Cüceyi de geçtik çok iyi oynadı ama bizi şaşırtmadı. Sansa’yı da geçelim o histerisi artık aşırı baymıştı ama final bölümünde giydiği taşlı tuşlu abiyesi çok hoştu sadece…

E geriye ne kaldı?

Geriye bizi sezonlar boyunca ekrana kilitlemeyi başarmış, kendi adıma memnun ayrıldığımı düşündüğüm, canlı tarihe tanıklık ettiğimiz bir global fenomen ve bizi bir süre daha kilitlemeyi planladıkları çek çek bitmeyecek spin off projeleri kaldı.

Meraklıları için not düşeyim elbette son sezon tekrar çekilsin kampanyasını falan imzalamadım. Bu da ‘diziyi izlemem’cilerin bir başka yansıması bana kalırsa. O kadar da abartmaya ve Hollywood’u daha fazla zengin etmeye gerek yok.

Game of Thrones’a hakkımızı helal ediyor muyuz? Ediyoruz. İyi mi bilirdik? İyi bilirdik.

O zaman buyrun cenaze namazına.

YİĞİT KARAAHMET



YORUMLAR




DİĞER HABERLER