Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Oldu mu şimdi, oldu mu ya?

Anlamak istemiyor musun ne demek istediğimi? Canım siz hayırdır ya? Bir haftada iki bölüm çıkardığınız içindir umarım bu saçmalıklar silsilesi yoksa 9. bölümün yarısı boştu arkadaşlar. Dost acı söyler. Geçen haftaki bölümü ne kadar beğendiysem, ergen irisi üzerine kurulu bomboş entrikalı bu bölümü de o kadar sevmedim. Gerçekten mi ya? Bu kadar yazılabilecek senaryo içinden bula bula bunu mu buldunuz?! Bunun aynısını zaten yüz milyon başka dizi yapmıştı, biz Menajerimi Ara'yı bunlar için mi sevip izliyoruz sizce? Sosyal medyada yazılanları da mı hiç okumuyorsunuz? Senaristi değişmiş dizinin diye duydum, çok yazık olmuş. Fecaatti, umarım haftaya bunu telafi eder, bir daha da böyle saçmalıklar yapmazsınız. İnsan bu bölümü yazıp o kadronun eline senaryo diye vermeye utanır.

Bu bölümdeki "Köstebek" konusu aslında daha da güzel işlenebilirdi; yine tabii diğer konular yanında bayağı iyiydi. Evet işte, hala anlayamadınız ama biz bunları izlemek istiyoruz. Sektörden yaşanmışlıkları, hikayeleri, iş dünyasının sorunlarını, gerçekten bir oyuncu ajansında neler oluyor bunları görmek istiyoruz çünkü değişik ve ilgi çekici. Tabii bunları eğlenceli bir şekilde görmek istiyoruz, tıpkı dizinin ilk bölümlerindeki gibi! Bu işin de Dicle'nin başına patlayacağı daha ilk andan anlaşıldı, düşünün artık nasıl heyecan yaratamadınız. Çünkü her şey ama her şey Dicle'ye patlıyor, ya siz deli misiniz? Geçen hafta Kıraç'ın sorduğu gibi soruyorum, KIZIM ŞAŞIRDIN MI SEN??! Dicle esas kız tamam da Acıların Kadını Bergen yapmayın yahu. 

Ayrıca son iki bölümdür kıçını hafif de olsa toplamaya başlayan Barış'ı, 10. bölüm ön izlemesinde gördüğümüz üzere gene lümpen bir hale sokmuşsunuz. Şu karakterlere slalom attırmasanız nasıl olur mesela? 8 bölümdür izlediğimiz Barış gerçekten Dicle'ye "Ece'ye mesaj attın mı?" diye sorar mıydı? Yine soruyorum, kızım şaşırdın mı sen? Ya onu da geçtim, daha bölümün başındaki konuşmalarında bizim ilişkimiz özel, birbirimizi en iyi biz tanıyoruz demedi mi bu oğlan? Kafa karışıklığına, şaşkınlığına rağmen yine de akıllı, mantıklı, değer bilen ve derin bir karakterdi Barış. Öyle de kalmasında bir sakınca yok! Yine de bu bölüm en çok hoşuma giden sahneler Barış'ın kıskançlığın ateşli kollarına düştüğü sahnelerdi. Şeytan Azapta şarkısını kendisine adamıştım geçen hafta, o da beni kırmadı sağolsun, efendi efendi çekiyor azabını. Dergi çekimindeyken mesajlaşan Dicle'yi gözleriyle yemesine bayıldım. Sonra Emir ve Dicle'ye bakışlarından da resmen nazar - nazar - negatif enerji fışkırdı hahahasfhjg. Dicle'nin yeni imajını fark etti, Emir ile aralarında gelişen muhabbeti de fark etti, umarım kıskançlığı sadece bunun üzerine olur. Demek istediğim, Emir'le önceden gelen rekabetleri yüzünden hırslanıp Dicle ile olan ilişkilerini, Emir'i yenme isteği ile bir yarışma malzemesi yapmaz umarım. Akıllı ol Barış. Yani bu kıskançlık meselesi abartılmamalı, dozunda hafif bir uyandırma mesajı gibi olmalı. Barış'ı olmayacak hareketlere sürüklemeyin, Diclemi de üzmeyin çok rica ediciim. Ayrıca ben o an Twitter'a baktığım için kaçırdım sadece sesi duydum, karavandan çıkarken Barış ve Beren öpüştü mü? Sebep?! Bunlar yalandan sevgililik rolü yapmıyor muydu? Ha bir de, Beren bebesi nikah sahnesi sırasında Dicle'ye hesap sorarken (ay tansiyonum çıkıyor), Barış çok derin derin baktı Dicle'ye. Anladı mı acaba, ya da ne düşündü? Belirsiz kaldı bunlar mesela, bunlar konuşulacak mı ileride?

#Dicbar ile ilgili son bir şey daha söyleyeyim; Beren bebesi ağlaya ağlaya ona yeni haberi anlatırken, Barış'ın hemen yargılamayıp olayı anlamaya çalışmasına sevindim. Her normal insan gibi davrandı yani. Allah aşkına Beren, Mayda ve Gülin gibi karakterlere de normal hareketler yaptırın, normal insan tepkileri verdirin. Mesela Mayda'nın Dicle'nin açıklamasına inanması ve sorunun kafasında hemen çözülmesi gibi. Karikatür gibi tek yönlü safi kötü karakterleri artık kimse görmek istemiyor, yıl olmuş 2020 bunları tekrarlattırmayın bana. Hof.

Çınarcım sen kadınları anlarsın da Jülide gibi manyağını anlayamazsın, rahat ol. Jüjü sen ne yapıyorsun canım bir saçma sapan tripler, bir hareketler? Resepsiyonda duran bir çalışanın, şirketin hisse sahibine böyle salak salak tripler attığı, özel hayatını sorguladığı nerede görülmüş? Kendine gel. Bu kız da cool bir kızdı, bozmuşlar. Bütün karakterler cool hallerini kaybetmiş ya iki bölümde olacak iş mi bu? Ay çıldırıciim. Keza Feris. Neydi o Nejat'ın yanından kaçıp çalı çırpı arasından seke seke sete gitmeler, gelmeler? Koskoca kadınsın yahu, Nejatçım yarım saat şurada işim var, ondan sonra yemeğimizi yeriz güzelce diyemiyor musun? Nejat hele, la havle ve la kuvvete! Daha üç gün olmadı "Bir deneyelim" diyeli, niye kafam kadar tek taş alıp saklamışsın? Bir yavaşla saçın başın dağılmasın. Yuh yani, gerçekten de seri katil falan mısın acaba diye ben de şüphelenmeye başlıyorum artık. Ayrıca Feris'e döneyim. Dicle'ye git kendine telefon al, iyi mağazalardan kıyafet al diyorsun, git avans çek diyorsun muhasebeden. Şirket telefonu versen mesela nasıl olur? Nasıl bir maaşı var ki bu kadar avans çekecek, sonra bu kız gelecek ay ne yiyecek? Ayrıca, en son sahnede Dicle'ye öyle bakmana da kızıyorum Feris. Bir kere de koru şu asistanını, bir kere de şak diye harcama be! Bakalım, umarım önümüzdeki bölüm korursun.

Emrah AY LAV YU şekerim. Emrah Fan Club kursam şu an 1 milyon üye toplarım. Hem tatlış, hem minnoş, hem iyi kalpli, hem arkadaşlık ne biliyor. Cansın. Semi Sırtıkkızıl'ın enerjisi, kendisine üç replikten fazla yazılmamasına rağmen nasıl da geçiyor her yerden. Bayılıyorum.

Ve Emir karakterine gelelim. Burak Tozkoparan çok sevilen bir oyuncu, sosyal medyada yarattığı dalga bayağı güzel oldu. Ama Emir karakterinin ukalalığı bana yapmacık geldi biraz. Doğal değil şu an bu karakter, zorlama bir hali var. Bir oyuncu neden menajerinin asistanına böyle saçma sapan davranır ki, lisede sütyen askısı çeken ergenler gibi? Yine de, haftaya Dicle'ye bayağı arkadaş canlısı davranacak gibi görünüyor ön izlemeden. Hadi bakalım.

Önümüzdeki bölüm çok rica ediyorum Beren'i görmeyelim, bir bölüm nefes alalım. Sürmenaj olmuştur o çok yorulmuştur çekimlerden, sıkıcı anasını da alsın tatile matile gitsin. İki yaşında çocuk gibi şımarık tavırlar, kendi kendine saçma sapan trajedilere girmeler, ilgi çekmek için kırk takla atmalar falan... Nikah sahnesi çekiliyor mesela, Beren uzaklarda bir yere kilitlenmiş, Dicle ile Kıraç'ı izliyor, ve yönetmen kesmiyor bu sahneyi :D ahahahha. Melisa-Ediz sahnelerinin çekimini de siz çekmiştiniz, sonra bu Kavak Yelleri saçmalığındaki hallere nasıl geldiniz? Beren'in bir ayaklarını yere vura vura ağlamadığı kaldı, ki o da yakında olur. Kıskanç yüzeysel seni! Azıcık aklı olan bir insan, bu gerçeği öğrendikten sonra, daha bir hafta önce Dicle'nin tuvalette kendisine söylediklerini bir hatırlardı, değil mi? Ulan bu kız babasız büyümüş falan derdi. Ama beyninin içi tıpkı steril evlerinin duvarları gibi, dümdüz beyaz. Sıkıcı. 

Bölüm sonunda zeka yaşı altı olan Beren'in muhteşem planı ile suçun Dicle'ye kaldığını görür gibi olduk, ama belli ki başka bir şey çıkacak ve Dicle aklanacak. Kıraç kim olduğunu biliyordu bence, nikah sahnesi sırasında telefonu çalıp uzaklaştığında Ece ile konuştuğunu düşünüyorum, gerçek sızdıranı o bildiği için Dicle aklanır gibi geliyor. Bununla birlikte menajer asistanının telefonunu ulu orta yerde saatlerce bırakmasını ve o telefonun bir parmak izi ya da yüz taraması kilidi, onu da geçtim herhangi bir şifresinin olmamasını bir kenara bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum çünkü olacak iş değil. Kız senin emailin yok mu o telefonda, confidential bilgiler yok mu? Olabilir mi böyle bir şey ya? Sanki 2020'de değiliz, sanki o telefon bir flip phone! Markadan reklam almışsınız o kadar, sonra? En son model telefonun reklamını yapınca ben de heralde Beren telefona dokununca telefon alarm verecek, Dicle'ye telepatik olarak gel beni kurtar falan diyecek sandım. İçim şişti vallahi tükettiniz beni.

Konuk oyuncu Feyyaz Yiğit'in sahneleri eğlenceliydi, bak onu sevdim bu bölüm. Keşke daha uzun giden birşeyler yazılsaydı, gideri vardı.

Son olarak, verilen güçlü insan mesajlarını da sevdim. Evet güçlü olmak, kendine yetmek, tek başına ayakta durabilmek çok güzel, zor ve güzel. Fakat yardım almak da, yardım etmek de, ve hatta yardım istemek de bir o kadar güzel. İnsanız, yardımlaşarak, birbirimize destek olarak varız; yalnız taştan duvar olmaz neticede. Şimdiye kadar sadece annesine ve kendine güvenmiş olan Dicle'nin, artık etrafındaki insanların da desteğini kabul etmeyi öğrenmesini görebiliriz, güzel olur. Kabul etmek güzel bir eylem(sizlik?); bir yardımı, bir hediyeyi, hatta bir iltifatı bile kabul etmekte zorlanan insanlar var; kendilerine bir şey sunulunca onu karşı tarafın kafasına geçiren ve bunu da güçlü olmak sanan. Öyle olmamak lazım.

Haftaya daha iyi bir bölüm izlemek ümidiyle, see you.

 

MERVE DENİZ



YORUMLAR




DİĞER HABERLER