Bir tek gördüğüm çözülmez bir kördüğüm aramızda
Yanlış yollara sürüldü kalpler
Kaçıncı kor bu söndürdüğüm
Sonların peşindeyiz
Çare yok dönülmüyor
Bir garip eşikteyiz
Taş duvar aşılmıyor
Ah sen biliyorsun beni aşkım bitmez
Kaybediyorsam da gönül dert etmez
Sevme diyorsun beni öldür bari
Geçti geçti geçiyor deneriz gel vazgeç
Yakıldı yok yere kapımda küllerin
Aklımdan bir haber yok
Yenildi kaç kere yeminlerim sana
Aslında hiç mecal yok
Bir tek gördüğüm çözülmez bir kördüğüm aramızda
Öncelikle sevgili Ayşegül Aldinç’e kucak dolusu selamlarımı sunmak istiyorum, bu güzel şarkıyı hayatımıza kattığı için… Son zamanlarda her konuda bana ilham oluyor bu şarkı. Bu yazıyı yazmak istedim çünkü Kördüğüm henüz beş bölümlük ekran ömründe çok iyi grafikler çizerek seyirciyi de kendine sıkı sıkıya bağlamayı başardı. Son üç - dört yılda reyting kaygısı nedeniyle neredeyse dizilere rahat bir nefes almanın dahi çok görüldüğü bir ortamda Kördüğüm kesinlikle hem Fox Tv’ye hem de biz seyircilere taptaze bir nefes oldu. Şahsen ben Perşembe günleri izlemeye dizi bulamazken bu diziyle perşembe akşamlarını adeta iple çeker oldum; hayatım(ız)a hoşgeldin Kördüğüm!
Bu güzel dizimizin bu kadar ‘izlenilebiliritesinin’ sebeplerini aradığımda gördüm ki aslında cevap halihazırda yayınlanmış dört bölümdeydi.
Karakterlere ve usta oyuncularımızın kendi kimliklerini unutarak, hatta zaman zaman seyirciyi tokatlayarak hikayelerini sunmalarına, sunarken de yaşamalarına hayran oldum(k). Tabii bu hikayenin Endemol Shine Türkiye’nin mucize ekibinin ve hem televizyonda hem sinemada bir imza olan sevgili Ömer Faruk Sorak’ın ellerinden çıkmış olması da bir faktör.
Dizimizin konusuna şöyle bir göz atacak olursak hikayemiz belki çok basit, belki de çok tanıdık... ancak bence burada hikayenin basit veya bilindik olması farketmiyor; burada söz konusu olan hikayenin seyirciye nasıl yansıtıldığı, oyuncunun karakteri nasıl işlediği, en önemlisi de sahnedeki duyguyu izleyiciye geçirip geçiremediği. İşte tüm bunlar Kördüğüm’de mevcut.
Oyuncu ve karakterler demişken, onlara bakalım mı? İki farklı adam tek bir ortak yön : Arabalar. Ve hayalleri, idealleri olan cici mi cici bir çocuk doktoru. Hkayenin asıl kahramanlarının yanı sıra hikayeyi adeta bir nakış gibi işleyen diğer kahramanlarımızın da hepsinin bir hikayesi, herkesin bir acısı ve en önemlisi herkesin bir hayali var bu öyküde. Naz’dan tutun da taa Oğuz’a kadar (bir an Oğuz’u Feyza’nın kocası sanmadım değil ☺).
Şimdilik öyle görünüyor ki ilk etapta Kaan’ın babasına, Ali Nejat’ın da oğluna Naz’ın desteğiyle alışma sürecine yer verilecek gibi. Sonrasında Feyza’nın babasıyla yaşayacağı büyük çekişmeyi izleyeceğiz arada sürpriz gelişmeler de olur, malum karakter çok olunca olaylar da çok oluyor. Kördüğüm’ün adı üstünde bizlere karmaşık zengin ve efsanevi hikaye örgüsü sunacağından hiç şüphem yok. Zenginlik, ihtişam, aile dramı, evlat acısı çeken anne, sırlarla dolu gizemli psikiyatrist, ve bir sürü şey; daha ne olsun.
AB ve ABC1 izleyici grubunun yepyeni perşembe gözdesi Kördüğüm.