Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Lost in Space: Başka bir dünya hayali

Şehirde hayat yorucu ve zor. İnsan belirli bir yaştan sonra hava kirliliği, gerginlik, trafik gibi durumlarla başa çıkmak yerine daha sakin, daha mutlu bir hayat arayışına geçmek isteyebiliyor. Hatta bunu aynı hayat görüşüne sahip olduğu arkadaşlarıyla birlikte yapmayı hayal edenler de var.

Will ve robot kankasının yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Will’in annesi babası bu yeni arkadaşa karşı temkinli yaklaşsa da Will onu çok seviyor.

Bunun bir adım ileri hali, bu dünya bitti bir başkasını kuralım demek. 13 Nisan’da Netflix’de yayına giren 1960lı yıllarda yayınlanan kült dizinin yeniden yorumlanmış versiyonu Lost in Space’de ise Robinson ailesi iklim değişikliği, savaşlar ve bir sürü diğer sorun yüzünden çivisi çıkan dünyayı geride bırakarak cennet gibi bir gezegen olan Alpha Centauri’ye gidip orada yeni bir hayat kurmayı planlıyor. Baba John Robinson (Toby Stephens) karısı  uzay mühendisi Maureen (Molly Parker) ve çocukları Judy (Taylor Russell), Penny (Mina Sundwall​) ve Will (Maxwell Jenkins), bir de robotları. Robinsonlar yeni koloniye doğru yol alırken uzay gemileri bir başka gezegene inmek durumunda kalır.

Ailemiz ilk başta buzula saplanan uzay gemilerini kurtarmaya çalışır, kalan eşyalarını alır ve diğer kazazedeleri bulmaya çalışır. Ana gemi ise onları almadan gider.

Dönemin estetik anlayışını ve gelecek hayalini yansıtan folyo kostümler, spreyli saçlarla dizinin 60'lardaki orijinali de hiç fena görünmüyor.

Okuduğum kadarıyla dizinin orijinalinin merkezinde çok daha geleneksel ve beyaz bir aile var. Bu anlamda yeni versiyon daha kapsayıcı; Judy Maureen’in ilk evliliğinden olma kızı ve melez. Judy ve Penny yaşları birbirine yakın, kendi aralarında rekabet eden iki üvey kardeş, John ve Maureen ise boşanmanın eşiğinde yalnızca çocukları için bir arada olan bir çift. Ayrıca gemileri Jupiter’i başka aileler ve insanlarla birlikte paylaşıyorlar.

Lost in Space’de yeni hayata başlama şansı yalnızca iyi eğitimli, aklı başında, hali vakti yerinde olana değil, kötülere de veriliyor. Acımasız, geçmişi karanlık Dr. Smith (Parker Posey) ve kaçakçı Don West gibi.

Lost in Space büyük ekranda izlenmesi gereken bir dizi. Harika görünüyor.
Lost in Space görsel bakımdan büyüleyici. Ağaçlar, buzullar, uzay gemisi Jupiter 2, kostümler, arabalar hepsi harika görünüyor. Paraya kıymışlar yani.

Bakalım kahramanlarımız yeni gezegenlerine nasıl uyum sağlayacak, burada hayallerindeki yaşantıyı kurabilecekler mi? Yoksa ilk karşılaştıkları zorlukta sendeleyip, bunca ışık yılı yolu tepip sırtlarında aynı sorunları bambaşka gezegene getirdiklerini fark edip neden geldik buralara mı diyecekler hep birlikte göreceğiz.



DEFNE AKMAN

YORUMLAR




DİĞER HABERLER