Asuman Turhan:
İyi bir soap opera izledik
Kara Sevda, içinden konuşulacak karakterler çıkaracak bir dizi olmuş. Emir Kozcuoğlu (Kaan Urgancıoğlu) ve Kemal Soydere (Burak Özçivit) arasındaki çekişme dizinin çatısını oluşturacak gibi. Açıkcası Kemal'in ailesini ilk bölümde pasif buldum. Ki hikaye aileler savaşına evrilecek gibi duruyor. Nihan'ın (Neslihan Atagül) ailesi, baba hariç ruh hastası bu belli; ki ben Nihan'ı da normal bulmadım. Favorim ise Emir ve babası. İkilinin muazzam bencil ve kötü oluşları tek kelimeyle enfes. Aile Şerefi filmindeki Oktay ve babasını hatırlattılar bana. Açıkçası bir Emir Buzdolapları markasını gözüm aramadı değil hani. Senarist grubundan tek tanıdığım Özlem Yılmaz var. Onu da çok sevdiğim dizi Uçurum'un bölüm hikayelerinden referans alarak beklentiye kapılmadım dersem yalan olur. Beklediğini buldun mu derseniz eğer; daha ekzantrik bir şey beklerken ben dün akşam iyi bir soap opera seyrettim diyebilirim. Soap opera senaryosunun tüm matematiklerine sıkı sıkıya bağlı, eli yüzü düzgün bir ilk bölüm olmuş. Evet evet baş karakterlerin ''öeeeh yani tesadüfün iğne deliği'' dedirten son sahne aksiyonları da buna dahil. Hilal Saral senaryoyu kafasında çekip oyuncularına oynatan bir yönetmen ve anlatmak istediği her şeyi bi tamam anlatmış bence. Mekanlarda ve kurduğu dünyada “Ay bu da olmamış,” diyebileceğim tek bir şey yoktu. Her karakter olması gereken en mantıklı mekanlarda ve dünyalardaydı.
Burak Özçivit gayet iyi Neslihan Atagül vasat altı, Kaan Urgancıoğlu ise muhteşem performanslar çıkardılar bana göre. Velhasılı kelam Kara Sevda çarşamba rekabetinin ortasına ilk bölümüyle sağlam bir giriş yaptı. İlk bölüm reytingleri çok süper olmasa da sıralama olarak gayet iyi bir yerde ve ben bu iyi girişin devamında da hiç ilk beş sıralamasının altına düşeceğini sanmıyorum. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık olsun.
Elif Fındık:
Sıradan bir zengin kız - fakir oğlan hikayesi değil
Kara Sevda, ismine bakıldığında düşünüleceği gibi sıradan bir zengin kız-fakir oğlan hikâyesi olmayacağının sinyallerini veriyordu. Dizinin tanıtımlarında gördüğüm maden ocakları bu fikrimi doğruladı zaten en başından. İlk bölüm itibariyle MedCezir ile ikisinin de bir Ay Yapım dizisi olması dışında çok fazla benzerlik çarptı gözüme. Ama yine de “Amaann MedCezir’in aynısı,” deyip şans vermeden geçmedim elbette.
Nihan’ın ailesinden daha doğrusu annesinden farklı olarak ‘ıyy pis fakir’ havasında olmayacağı aşikâr. Emir Kozcuoğlu karakterinde, tam bir psikopat bekliyor bizi bence. Ozan Sezin, Nihal Ziyagil’e mi özenmiş desem ne desem bilemedim ama yine de sevdim Ozan’ı ben; bir de Emir’in maşası olmasa iyiydi. Hikâyede tam Leyla’nın Nihan ve Ozan’la nasıl bir bağlantısı olabilir ki diye düşünürken eski bir kutu çıktı yine piyasaya. Söylemeden geçmeyeyim Leyla karakterini çok sevdim. Kemal, amaçları olan orta halli bir ailenin çocuğuyken, sonradan nasıl zengin bir iş adamı olacak onu pek çözemedim. Kemal-Nihan uyumu konusuna gelince o eline çizdiği sonsuzluk işaretinin ne anlama geldiğini merak ediyorum. İlk bölüm olarak fena bir başlangıç değil gibi. Yolu açık olsun.
Nida Fındık:
Kara Sevda dedikleri bu olabilir mi?
Burak Özçivit ve Neslihan Atagül başrollerde dedikleri andan itibaren “Hmm...” dediğimi cümle âlem biliyor. Kaldı ki en sevdiklerim bile Neslihan Hanımlar için “Yav bırak, iyi oyuncu sayılmaz o,” dese de ben kendisini Fatih Harbiye zamanından beri severim. Neyse bu kadar kişisel meseleden sonra konuya gireyim yani Kara Sevda’ya… Nasıl bir ilk bölüm izledik kısaca özetleyeyim.
Kemal ve Nihal’ın aşkının imkânsız olacağını, o yaptırdıkları dandik dövmenin silineceğini ve ilk etapta Emir’in kazanacağını hepimiz biliyorduk. O yüzden yaşanan klişeler şimdilik daha önce izlediğimiz hiçbir şeyin önüne geçmedi. Klişenin önüne geçen bir şey varsa o da olayların aşırı şekilde hızlı gelişmesi olabilir mesela ki bu bir açıdan da olumsuz bir şey. Nihan’ın aşırı gıcık annesi, Burak Sergen’in teatral oyunculuğu filan derken sinema filmi tadında 120 dakikaya yakın bir ilk bölüm izledik. Kemal ve Nihan çifti daha kafamda birbirlerine tam yakışmamışken ayrıldıkları için başka birileriyle olmaları durumunda sanırım ki çok rahatsız olmayacağım. Melisa Aslı Pamuk tam o noktada kötü kadın olma rolünü görev edinecek. Kaan Urgancıoğlu’nu ise soyunmadığı sürece Emir rolünde izlemesi benim için çok keyifli olacak. Ama lütfen, ama lütfen soyunmasın! Yönetmenden özellikle rica ediyorum. Yani Kerem Bürsin’lerden, Burak Özçivit’in bizzat kendisinden hatta onun filmdeki rol arkadaşı Murat Boz’lardan sonra kendisi pek ekranı dolduramadı diyelim. Neslihan Atagül ise ağlarken şişen gözüne yüzüne filan rağmen bence güzeldi. Bakın bence diyorum, bence!
Çok fazla tesadüf ve klişenin bir araya gelmesi izlemeyi çok zorlaştırıyor, bunu söylemek lazım. Bu kadar zor bir akşamda ve seçiciliği ortada olan Çarşamba seyircisi ile Kara Sevda’nın işi çok kolay değil. İkinci bölüm fragmanı birazcık daha aklımızı açsa da bu kadar dizi bolluğunun içinde Burak Özçivit’in star ışığına rağmen kumandalar Star Tv’yi tuşlamakta zorlanabilir. Bunu diziyi izlerken zaman zaman duygulanan ve sevdiği noktaları bulunan biri olarak söylüyorum. Aynı şeyleri birçok dizi için yazdığımda kendimi kötü hissediyordum ama artık o eşiği sanırım biraz geçtim. Eğer kökü zengin kız-fakir oğlan olan bir hikâye ile yola çıkıyorsanız bir kaç akıllı detaydan çok daha fazlasına ihtiyacınız var. Bir tane yalı ve bir tane tekne ile artık bu işler kurtulmuyor. Altını tekrar çiziyorum, ikinci bölüm fragmanı aklımızı çelmiş olsa da bu işlerin çok zor olduğunu belirtiyor ve haftaya ekran başında yerimi alıp nihai kararımı vereceğim diyorum.
Tuğçe Usta:
Neslihan Atagül beş yıl önce de, beş yıl sonra da aynı
Uzun zamandır beklenen, hakkında onlarca haber yayınlanan ve henüz yayın hayatına başlamadan adından sıkça söz ettiren Kara Sevda'nın ekran yolculuğu nihayet başladı. Burak Özçivit ve Neslihan Atagül ayrı ayrı çok güzel insanlar ve başarılı oyuncular olmalarına rağmen yan yana geldiklerinde "kara sevda" diyebileceğimiz o tutkuyu tam manasıyla yansıtamamışlardı. Tabii bunda Neslihan Atagül ve Burak Özçivit arasındaki kimyanın beklenenden daha az etki etmesinin yanında senaryonun çok hızlı, klişelerle bezeli, inandırıcılıktan uzak tesadüfi olaylar zinciri ile kurgulanmış olmasının da büyük etkisi var. "Biraz yavaş yahu!" dedirten senaryo ve kurgu diziyi benimsemeyi ve dizinin zaten inandırıcılığı minimum düzeyde olan dünyasına adapte olmayı zorlaştırıyordu. Bu olumsuzlukların yanında güzel detaylar da vardı elbette; Nihan ile Kemal'in ayrılık sahnesi ve Kemal'in madenden çıktığı her gün için kenara bir kömür atması bunlardan biriydi. Burak Özçivit senaryonun fazlasıyla yorucu hızına adapte olabilmiş ve değişimini her ne kadar peşpeşe sıralanmış, alelacele olaylar zinciri olsa da başarılı denilebilecek şekilde yansıtmıştı. Neslihan Atagül ise beş sene öncesinde de, beş sene sonrasında da aynıydı ama oyunculuğu genel çerçevede başarılı denilebilecek düzeydeydi.
Dip not; bu işlerden anlamam ama sanmıyorum ki bir maden patlamasından sonra içeriden asansör ile çıkılabilsin.
Yolu açık olsun.