Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Kaos iyidir, bünyeyi güçlendirir

Geçen bölüme kıyasla havası biraz daha ilk günleri andıran, daha eğlenceli bir bölüm izledik bu hafta Sen Çal Kapımı'da. Lakin ki, son anda gene kalbimize bir kazık çaktılar.

Öncelikle, Serkan'ın Eda’sız nefes alamıyor durumda olmasına bakalım. Serkan gibi daracık alanda kısa paslaşmalara sıkışmış, daha doğrusu kendini sıkıştırmış, sürekli bilinçaltında kendisini babasına kanıtlamaya çalışan bir erkek çocuğu olan, kasıntı bir adam. Az gevşemezsen boynunda belinde fıtık çıkar Serkan'ım, git düzenli Shiatsu masajı yaptır. Ya özetle, Serkan'ın hayatına bakıyoruz, her ne kadar şu an unutulmuş görünse de ilk bölümlerde attığı adım haber oluyordu, herkes ona hayran, herkes onu kıskanıyordu, aslında ışıltılı bir hayatı varmış gibi ama gerçekte Serkan'ın hayatındaki tek ışıltı laptopunun ekranıydı. Eda öyle bir taze rüzgar getirdi ki, Serkan'ın gözü kamaştı, kamaşır. Aklı dağıldı, dağılır. Her şeyi yapacak kıvama geldi, çok tatlı. Sanırım bölümde en çok hoşuma giden yerler Serkan'ın, Ayfer'e boyun eğmek zorunda kaldığı yerlerdi. Pazarlık yapamayacağını kabul edip kadere rıza göstermesine, Eda'yla tokalaşarak vedalaşmasına ve o arada da kedileri unutmamasına bayıldım; kedilere selam verdi giderken canım ya.

Alptekin, sana ben ne diyeyim? Seni allah bildiği gibi yapsın. Bir işaret gönderdi hastanelik oldun, yine alamadın mesajı be adam! Ne oldu şimdi Serkan'a anlatınca, amacın neydi? Serkancım üzüldün, çok tatlısın ama yani bak ne güzel bir fırsat; baban Eda'nın hayatını alt üst etmiş, üzmüş, sen de bundan sonra onu mutlu ederek yaşananları telafi et, hı? Sakın bomboş vicdan muhabbetlerine girme, ay çıldırıciim!

PR'ı (malum dizide en sevilen kelime bu) ve rüzgarı kendinden önce gelen Efe'ye bir bakar mısınız? Ya, yakışıklı bir adam geliyor diziye diye sevinirken Ali Ersan Duru'ya layık gördüğünüz bu imaj nedir allasen? Tamam anladık, Serkan'la zıt karakter olduklarını bize anlatacaksınız, Serkan Superman'in asla bozulmayan briyantinli saçları kadar tertipli, cetvelle ölçülmüş kadar düzenli, Efe de onun tam tersi, bohem, rahat, saldım çayıra tarzında yaşayan biri. Ok, ama bunu o saçlarla gözümüze sokmasaydınız keşke, yazık oldu adama. Efe Akman telefonda gizemli bir şahıstan talimatlar alıyor, peki bu gizemli şahıs kim ola ki? Aynı anda iki gizemli karakter sokarak X-Files havasına girmeyeceklerine göre, demek ki bu da Süper Babaanne. Vay anasını be, kadın Mardin'den İstanbul'a ve Roma'ya uzanan öyle bir ağ örmüş ki sanırsın tarantula. Yani bu kadın 17 yıl oturmuş, biri bu holdingin hisselerini satarsa ben de hemen üstüne konup onlardan intikamımı holdingi batırarak alırım mı demiş :D ya da Ferit'i de mi o bulmuş? Ferit'i, Firdevs Hanım'ın Behlül'ü Nihan'a yürütmesi gibi Selin'e mi yürütmüş ahahah tesadüflerin iğne delikleri arasında cirit attığı olaylar silsilesi. Hadi bakalım, teşrif buyursunlar da görelim. Bundan sonra önümüze iki yol çıkıyor: 1. Babaanne Hanım'ın kilometrelerce uzaktan ilmek ilmek işlediği intikam planı Eda'nın üstüne kalır, Aydan'ın öngörüsü haklı gibi görülür ve Bolatlar ile Eda düşman olur (içim şişiyor yazarken) ve 2. Babaanne Hanım'ın kilometrelerce uzaktan ilmek ilmek işlediği intikam planı anlaşılır, Bolatlar Eda'nın tarafında durur, kötü taraf Babaanne ve light side Eda+Ayfer+Bolatlar olarak mücadele başlar (evet evet güzel bu, buradan devam!).

Aydan-Ayfer sahneleri yüzümüzü güldüren bir detaydı, hahahay kızlar alemsiniz. Bu iki "dünür"ün birbirine istemeden de olsa yaklaşmasını seviyorum. Geçen hafta İyi Günde Kötü Günde'ye bakarken de aynı şeyi düşünmüştüm, birbirlerini tanımadan "dünür" olarak nefret eden, ama insan olarak tanışınca çok iyi anlaşan Perihan ve Halil karakterleri ne güzel fikir demiştim, Aydan Kraliçem ve Ayfer Hala aynı şeyi hissettirdiler. I like it kızlar, aynen devam böyle.

Selin'e bir şey demiyorum artık, kişisel aydınlanma çağını yaşıyor sakin sakin. Ferit'i Ceren'den kıskandı bir de, olur öyle şeyler ama kuş uçtu sanki Selincim? Daha fenası, bir anlık fevrilik ile gittin, tanımadığın birine şak diye satıverdin babanın şirketinin hisselerini, daha biz sana ne diyelim? Sal gitsin artık. 

Şu kerameti kendinden menkul tüllü sahneye geleyim. Ben arada çamaşır asarken sahne mi kaçırdım acaba diye düşündüm, ama herkes benim kadar şaşkın olduğuna göre kaçırmamışım demek ki. Serkan birdenbire bir triple çıktı gitti ofisten, gitti de yine bir dağ başındaki, hiç gitmediği evinde böyle tüllü müllü setuplar niye varmış? Öyle masallar alemi tasarımı yapıp içine oturacak birine benzemiyor :) O öyle kimseye bir şey söylemeden çıktı gitti, Leyla hemen anladı "Aaa onun bir evi var," diye, bir de adresini verdi Eda'ya! Yav he he, Serkan da o evini şirketteki asistanına söylemişti zaten, güldürmeyin beni! Yani montaj yapılan bilgisayarın üstüne kahve döküldü de ara sahneler mi gitti, ne oldu orada? 

Eda ve Serkan'ın öpüştüğünü gördük, sonra sabah kahvaltı ettiklerini gördük. Şimdi akıllarda tek bir soru var; Eda ve Serkan seviştiler mi? Televizyonlar öyle saçma kısıtlanmış ki, yakında çiftler sporlanma ile çoğalmaya başlayacaklar. Düşünsenize, Eda ve Serkan genişçe bir odanın iki uzak köşesinde oturuyorlar. Pencereden içeri bir arı giriyor, arı önce Serkan'ın koluna konuyor. Sonra Eda'ya uçuyor, onun da koluna konuyor, bakışıyorlar, sonra sahne kararıyor. İki ay sonra bir bakıyoruz ki Eda hamilelik belirtileri göstermeye başlıyor. Olur bence, neden olmasın?

 

Haftaya kaldığımız yerden devam, ciao ciao!

 

MERVE DENİZ



YORUMLAR




DİĞER HABERLER