Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
İşte Paramparça izlemek için 8 sapasağlam neden!

Paramparça başlamadan evvel “yine Arap diyarına bir dizi yapıyoruz, konu da çok oradan buradan alıntı, en fazla ne olabilir?” dedim kendime. Sonra resmen beklemediğim bir yerden yumuşak karnıma yumruk yiyip ekran karşısına bir geçtim, pir geçtim. Artık Malefiz Hala Keriman’ın en büyük düşmanı Hazal’ı 55 tokat darbesi ile öldürmek isteyen kimselerden biri de bendim! Şimdi uzun uzun yazmak yerine size sekiz sebep sunacağım, aklınıza yatarsa teşekkür edersiniz. Etmezseniz de canınız sağolsun!

 
1-Nurgül Yeşilçay & Erkan Petekkaya Uyumu

Nurgül Yeşilçay ezelden beri beğendiğimiz, seksi olduğuna inandığımız kadın gibi bir kadın. Erkan Petekkaya her ne kadar sadece iki dakika samimi olduktan sonra bağırıp-çağırıp terör estirecek gibi gelse de tatlılığı ve cazibesi ortada olan bir adam. İkisinin bir araya gelişinin bu kadar iyi olabileceğini tahmin edemezdik, bu bize iyi bir sürpriz oldu. Bunun yanı sıra sürekli dudak dudağa kaldıkları halleri bilenler bilir “beyaz dizi” kitapları tadında. Yeni nesile 50 Shades Of Grey diyelim de ne dediğimiz anlaşılsın.

2-Malefiz Hala Keriman ve Jr. Malefiz Hazal!

Kötü olmak için kötü olanlar değil de bize küfür ettirecek kadar doğuştan kötü olanlar favorimiz. Modern bir Kül Kedisi masalı düşünün ama burada Kül Kedisi üvey anasının tarafında. O prensin, o ailenin başına ne gelir bir düşünün? Hayal ettiniz ya da edemediniz önemli olan bu değil. Önemli olan kan bağı taşımayan bu ikisinin aslında temele bakarsak aynı insan olması. Küfür ettirene kadar kendilerini size hayranlıkla izletmeleri. Yani “bu kadar olmaz lan, yuh!” dediğiniz her yerde ikisinin imzası var. Hazal büyüyünce feci güzel olacak, on sene sonra şimdi 10 yaşında olanlar ona yazılacak o ayrı mesele. Söylemek lazım, Nursel Köse inanılmaz bir kadın!

 3- Tatlı mı tatlış Cansu-Cihan ilişkisi.

Gerçekler ortaya çıksa bile “kızım-aşkıım” diyen bir adam, ona hala dünyadaki tek güvenebileceği insanmış gibi davranan Cansu. İkisinin arasındaki ilişki size hesapsız-kitapsız bir ebeveyn-çocuk ilişkisi sunuyor. Hazal ne kadar sinirlerinizi hoplatıyorsa Cansu o kadar sakinleştirip rahatlatıyor. Belki de zıtlık dengesi yerli yerinde olduğu için bir takım klişelere takılmıyoruzdur. Cihan ise geçmişteki ‘hatalarını’ kısmen oğlundan öğrenmemize rağmen ideal bir adam ve doğru bir baba figürü çiziyor. Kısacası çok sinirlenip kumandaya davranacağınız an ikisi nefes aldırıyor.

4-İdeal ve bahtsız kadının bir şekilde yükselme şansı. Kısacası Gülseren.

İlk bölümde elbisesinden bir nevi görünen memeleri ile eleştiri alsa da Gülseren kendi halinde, kaderinin getirdikleri ile uğraşan ve hayatının çerçevesini düzgün çizmeye çalışan bir kadın. Kızını çok seven ve belki de alıştıklarını mahvetmemek için kafasını başka bir yöne çevirmeyen bir kadın. Olanlar kafasını karıştırsa ve arada afallasa da bir taraftan da oldukça soğukkanlı davranmayı başarıyor. Güzelliği de yanına eklenince Gülseren daha önce izlediğimiz bir karakter olsa da bizi kendine bir kez daha alıştırıp, izlememizi sağlıyor.

5- Soğuk, kuralcı, çizgici ve karizmatik Dilara.

Gülseren neyse tersine çevirin karşınıza Dilara çıkacak. Oldukça eminim ki tersi bile olsa Dilara’yı sevmek için nedenler bulacaksınız. Kadın herkesin iyiliğini istiyor diyebilirsiniz, gördüğünü devam ettirmek istiyor diyebilirsiniz, bu durumda onun yerinde başkası olsa ne yapardı diyebilirsiniz. Onlarca şey var yani… Hazal ve Cansu zıtlığı Gülseren ve Dilara için de mevcut ve bu çok şaşılacak bir durum değil takdir edersiniz. Ebru Özkan da hakkını vererek çatır çatır oynuyor, ellerine sağlık!

6-Mekanlar, zenginlik, güzel giyinen insanlar!

Şimdi her dizide MedCezir gibi bütün kast şahane giyinecek diye bir şey yok! Kimi yerlerde detaylar epey önemli. Erkan Petekkaya kilo vermiş, on yaş atmış haliyle pek güzel giydiriliyor ve Ekranella’dan Özge’nin deyimiyle “Don Draper” gibi ortalarda dolanıyor. Mekânlar desen, zengin mekânları “ah ulan orada yaşasam şahane olur!” dedirtiyor insana. Eh zaten Arap diyarına katkı demiştik, bu ikisinin iyi olması biraz mecburiydi. Kaldı ki Gülseren’in mahallesi de bilmeden izleyenine müze gibi.

7- Damardan yolculuk eden jenerik müziği

Jenerik müziği iyi olmayan işler benim gözümde öyle ya da böyle başarısız oluyor. Yılların buğulu sesi İntizar’ın söylediği jenerik youtube’da 3 milyondan fazla tıklanmış. Sokaklarda gece dertli gezen arabalardan duymanız da mümkün. Hali hazırda ortada tarifi zor imkansızlıklar varken ve biz millet olarak doğru düzgün değil imkansız işleri sevdiğimizden jenerik de kafamıza kazındığı için oradan da dizinin eli epey kuvvetli. Şarkı da burada;




8- Kötülük ve iyiliğin güzel yerde birleşmesi!

Hikaye ne kadar bilindik olsa da, uyarlama olsa da yerelleştirilmesi ve yenileştirilmesi çok doğru formüllere dayanarak yapılmış. Kısacası bir dramada aradığımız her şey bir arada. Bize Yıldız Tunç’un ellerine, Cevdat Mercan ve ekibinin gözlerine sağlık demek düşer. Umarız bundan böylesi de devam eder, zira ne iyi başlayıp mahvolan ne güzel işler gördük. Bu arada dede Rahmi’ye dikkat, Ray Donovan izleyenler Mickey Donovan’ı ne kadar hatırlayacaklar merak ediyorum.

2014’ün son aylarında yarışa katılıp 2014’ü Paramparça eden bu işe bir şans verin, bakalım ne diyeceksiniz…

YORUMLAR




DİĞER HABERLER