Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Hayatımın Aşkı’na ilk bakış

Dizileri ilk bölümleriyle değerlendirmekten pek hoşlanmayan birisiyimdir ama ilk bölümde bıraktıkları tatların da aynı gideceğiyle alakalı bir düşüncem de vardır aslında. Hayatımın Aşkı tanıtımları dönmeye başladıkça, fazlasıyla ilgimi çekti kadrosu itibariyle. Sırf başroller değil, kadronun tamamında insanı heyecanlandıran isimler var; Zeynep Eronat ve Zafer Algöz'ü ayrı ayrı çok severim mesela ama yan yana geldiklerinde çok büyük bir uyum yakaladıklarını söyleyemeyeceğim. Yine de bölüm boyunca, Rezzan ve Hikmet arasındaki elektriği esas çiftten daha büyük bir heyecanla izlediğimi söyleyebilirim, Yonca Evcimik de bu elektriğe çok güzel bir renk katmış.

 

Hikaye, klişe içine farklı tatlar katılmış gibi bu da güzel bir reaksiyon yaratmış. Bölümün geneline kısa bir bakış atacak olursam, diyalogları ve bize yansıyışlarını çok fazla sevdim. Romantik komedide kendisini fazlasıyla kanıtlamış üç insanın bir araya gelişinin taçlanışı olarak görüyorum bunu da, senaryo Ekin Atalar-Gökhan Horzum ve yönetmen "Ketche" .

Yalnız ilk bölümün çok fazla akıcı olduğunu söyleyemeyeceğim, sıkılmadım ama zamanın nasıl geçtiğini anlamadım durumu da söz konusu değil yani. Birbirinden bağımsız konular işledik ve aynı çatı altında toplanmaya çalışmak bir romantik komedi için biraz yoruyor insanı. Sanırım akıcılığa en büyük engel buydu benim için..

Hande Doğandemir'in enerjisini, hayat verdiği Gökçe karakteri için fazlasıyla sevdim ve kendisini romantik komediye çok yakıştırdım. Lakin Demir'i yani Serkan Çayoğlu'nu Gökçe'nin yanında çok donuk buldum. Hani ilk bölüm gereği, Gökçe'ye aşık olmadığını ve ondan hoşlanmadığını gösterebilmek için fazla kasılmış da gereğinden fazla soğuk kalmış gibiydi. Berk Hakman'ı, Hatırla Sevgili döneminden itibaren bayıla bayıla izlemelere doyamam. Kendisini, Kaan'a çok fazla yakıştırdım ama Kaan'ı da Gökçe'yle yakıştıramadım.

Bir de, Seda Türkmen'in performansına bayıldım. Umarım esas kızın aklı başında arkadaşı çizgisinden kaymaz ve oluşacak ilişkinin her evresinde aktif rol alır. Sema'ya nazaran, kız arkadaş grubunun tutarsızlığından ve ara ara pörtlemelerinden hazetmedim ama bunu da Gökçe'nin gaza gelişleri ve yol buluşları için ilk bölüm şartı olarak nitelendiriyorum. Umarım öyle olur.

Dip not olarak da, Ahmet Kural ve Murat Cemcir'le, Hayatımın Aşkı açılışında güzel bir iz bırakma fikriyse güzeldi, hatta keşke hep kalsalardı..

Hayatımın Aşkı'nın, daha hızlı tempoda olan ikinci bölümle devam etmesini ve daha fazla ilgi çekici olmasını temenni ediyorum. Emeklerinize sağlık, yolunuz bahtınız açık olsun!

YORUMLAR




DİĞER HABERLER