10 Mayıs Salı ve 12 Mayıs Perşembe gecesi gerçekleşen yarı finallerden sonra en hakiki, öz hakiki, tek gerçek Eurovision 2016 final gecesi kapımızda. Son senelerde, katılmak isteyen her ülkeye kapısını açan Eurovision komitesi, ülke sayısının çokluğu yüzünden 7 saat süren tek bir gece düzenlemek yerine, yarışmayı üçe bölmeyi tercih ettiğinden Eurovision tek gecelik değil, haftalık bir heyecan dalgası yaratıyor artık zarif bünyelerimizde. Bu senenin ilk iki gecesi bitti, yarı finallerde yarışan 36 ülke temsilcilerinin 16’sı tıpış tıpış evine döndü, geri kalan 20 ülkenin temsilcileri ise 14 Mayıs Cumartesi gecesi yarı final ızdırabı çekmeyen kurucu üye ülkeler; Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, İtalya ve geçen senenin birincisi, bu sene yarışmaya ev sahipliği yapan İsveç ile beraber tekrar sahneye çıkacaklar. Peki yarı finallerde sürpriz yaşandı mı, İsveç iyi bir ev sahibi oldu mu, şarkılar performanslar ne durumdaydı, kimler elendi kimler finale çıktı, finale doğru favorilerde bir değişiklik var mı? Bu soruların hepsine final gecesi öncesi cevap bulmaya çalışalım.
Yarı finaller ve İsveç misafirperverliği
Yarışmanın ev sahibi, Avrupa’nın en güzel ülkelerinden İsveç, 2013 senesinde yine ev sahibiyken, yarışma, ülkenin en büyük şehri Malmö’de yapılmıştı, hatırlayanlar vardır. 2016’da ise başkente ve en büyük şehre geri dönüldü. Şehirdeki birçok önemli konser için de kullanılan Globe Arena yarışmacıları ve minik bayraklarını elinden düşürmeyen Eurovision sevdalılarını ağırladı. Organizasyonda göze çarpan bir aksilik olmadı; sunucular Måns Zelmerlöw ve Petra Mede oldukça sempatiktiler, salak şakalar yapmadılar, bizi üzmediler. Kırmızı halı yürüyüşü şaşırtıcı derecede güzel olan hava sayesinde beklenilenden coşkulu geçti. Sahne tasarımı ve aydınlatma konusunda kimileri sosyal medya aracılığıyla olumsuz yorumlarda bulunsa da ben kendi adıma bir eksiklik görmedim. 10 Mayıs Salı gecesi, ilk yarı finalde, finale kalan 10 ülke / yarışmacı anonsundan önce gösterilen dans performansı kimileri tarafından oldukça sert bir şekilde eleştirildi. Bu senenin teması “Come Together - Bir araya Gelin” idi ve temaya uygun olarak bu performansla, göçmenlere ve yaşadıkları zorluklara dikkat çekilmek istendi. Avrupa ve dünya insanlarının genelinin -ve belki de hepimizin- bu ciddi ve çok hüzünlü süreçteki tavrı, televizyonda haberleri izlerken “offf çok üzülüyorum gerçekteeen” deyip kanalı değiştirmek olduğu için yapılan eleştiriler belki de çok haksız değildi ama iyi niyetle yapılmış ve oldukça estetik bir performans izledik bu sayede.
Kısa kısa yarı final notları
-Kuzey ülkeleri bu sene resmen avucunu yaladı. Norveç, Finlandiya ve aşırı sıkıcı Danimarka şarkıları zaten pek umut vermiyordu ama yarışma öncesi favorilerden gösterilen İzlanda’nın elenmesi sürpriz oldu. Bu sene finalde İsveç dışında İskandinav / Kuzey ülkesi yok. O da ev sahibi olduğu için finalde zaten.
-San Marino’yu temsil eden Serhat Hacıpaşalıoğlu beklenildiği üzere finale kalamadı. Yaşam sevincimizi tüketen şarkısının düzenlemesini değiştirip şarkıyı disko versiyonuyla seslendirse de, janti janti şapkalarla takım elbiselerle sahneye çıksa da bu iş olmadı.
-“Buralar hep Yugoslavya idi” ülkelerinden sadece Sırbistan ve Hırvatistan final için yerini ayırtabildi. Makedonya, Slovenya, Bosna-Hersek, Karadağ; hepsine elveda!
-Rusya zaten favoriler arasındaydı, bir de alengirli bir sahne şovuyla tozu dumana katınca aldı yürüdü. Sergey Lazarev bence şimdiden ödülü nasıl teslim alacağını düşünüp huzurla uyuyor. Rusya ile tatsız ilişkiler yaşayan Ukrayna, Kırım katliamını anlatan şarkısıyla Rusya’nın bu seneki Eurovision kaderini paylaştı.
-Yunanistan yarı Pontus yarı rap şarkısıyla ilk defa finale kalamazken, kuzeni Kıbrıs, 90’lar serseri rock şarkısıyla finalde yerini garantiledi.
-Baltık ülkelerinden Estonya, karizmatik şarkıcısına rağmen bizlere veda etti. Husky gözlü Letonyalı Justs ve kendini Justin Bieber zanneden Litvanyalı Donny, Estonya temsilcisine nanik yaparak eğleniyorlar sanırım.
-Ermenistan ve Azerbaycan beklenildiği üzere Cumartesi gecesi bizlerle olacak. Bu iki ülke genelde finale kalır zaten ve bu sene de kaldılar. Ermenistan temsilcisi janjanlı mayosuyla nefesleri kesti, Azerbaycanlı Samra ise dore kıyafetiyle gözlerimizi kör etmeyi tercih etti.
-Gecenin en ilgi çekici yarışmacılarından biri -sonsuz omuz- Freddie idi. Macaristan’ı temsil eden bu kısık sesli genç irisi evladımız sosyal medyada binlerce kişiye “bu da kimmiiiiiş?” dedirtti ve fena olmayan şarkısıyla sınavı geçti.
-Hollanda ve Belçika temsilcileri refah seviyesi yüksek, dertsiz Avrupa ülkesi kategorisinde ülkelerini başarıyla temsil ettiler ve başarıya ulaştılar. Özellikle Belçika yarışma öncesi pek de bilinmezken, yarı final gecesi, şahane performansı sayesinde çoğu kişinin final için favorisi oldu.
-İsrail, Gürcistan, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Polonya, Avustralya ve Malta sevinçle bayrakları havaya kaldıran ve finale kalan diğer ülkeler oldular. Çek Cumhuriyeti, pek de uzun olmayan Eurovision kariyerinde ilk defa finale kaldı, Polonya, Rapunzel oğlumuzun ağlak şarkısına rağmen zoru başardı, Bulgaristan ise uzun zamandır bu kadar modern ve ilgi çekici bir şarkıyla karşımıza çıkmamıştı, emeğinin karşılığını aldı.
-Yarışmanın sunucularından Måns Zelmerlöw, Belaruslu yarışmacının sahne şovuyla dalga geçmek için yarışmanın kısacık bir bölümünde elinde tuttuğu oyuncak, peluş bir kurtla çıplak görününce sosyal medya yıkıldı. Belaruslu yarışmacı Ivan, sahnede görünmeden önce gösterilen ekranda neredeyse çırılçıplak bir şekilde, bir kurtla görünüyordu çünkü. Ivan ilgi çekeyim dedi, Måns’a kısmet oldu.
Peki final gecesi ne olacak?
Finale kalan 20 ülke, 5 kurucu ülke ve ev sahibi olmak üzere toplam 26 ülke yarışacak. 5 kurucu ülke arasından en çok Fransa öne çıkıyor. Diş doktoru, güleryüzlü, sempatik Amir “öf yine Rusya kazanmasın” diyenlerin umut bağladığı isim. Ancak bir iyi bir de kötü haberimiz var: şarkısı oldukça tatlı ve akılda kalıcı olmasına rağmen Amir genel provalarda neredeyse rezalet bir performans sergiledi. Final gecesi kendini toplamazsa işi zor. İtalya çok cool bir genç kadın ve çok güzel bir şarkıyla katılıyor yarışmaya ancak birincilik onlar için çok iddialı olacak sanki. Eurovision’un bir nebze de olsa kötü şarkılarla anılması gerekiyor, İtalya şarkısı fazla güzel. Birleşik Krallık sonuncu olmazsa kendini şanslı saysın, o kadarını söyleyebilirim. Almanya’yı temsil eden vegan ve hayvan hakları aktivisti Jamie-Lee gerek kostümüyle gerekse şarkısıyla bazı Eurovision severleri ihya edecek olsa da birincilik pek mümkün görünmüyor. Ha keza İspanya da Almanya ile aynı şartlara sahip ve sanki aynı kaderi paylaşacak gibi. Barei sempatik bir tip, şarkı da fena değil ama birinci olmaya yeterli değil. İsveç yarışmacısı ise ev sahibi olmanın ve genç yaşının rahatlığında, sessiz sakin sevimli bir tip. İddiası yok, şarkısı idare eder.
Görünen o ki, üç bölümlük ilk yazı dizimizde de belirttiğimiz gibi Rusya ve Sergey Lazarev Cumartesi gecesinin galibi olacak. Sergey Lazarev Salı gecesi şarkısını söylerken ve sahne şovunu gerçekleştirirken salondan çıkan sesler duvarları titretti çünkü. Bizi şaşırtabilirse ancak Fransa adına yarışmaya katılan Amir şaşırtabilir ama işi çok zor. Avustralya’nın ve Macaristan’ın da ilk beş içinde yeri hazır gibi. Bulgaristan, Belçika ve Ukrayna ise sürprizlere gebe ülkeler kategorisinde.
Tahminlerimiz ne kadar tutar, ne kadar tutmaz bilemiyorum ama bizi Cumartesi gecesi yine rengârenk bir şov bekliyor. 61.senesinde Eurovision, bazılarının hâlâ en büyük eğlencesi olmaya devam ediyor. Üstelik bu sene, dünyaca ünlü şarkıcı Justin Timberlake de -büyük ihtimalle- oylama öncesi sahne alacak ve gönüllere taht kuracak. Şimdiden herkese iyi eğlenceler!