Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Eskidendi, çok eskiden

Nedense kendimi dertlere kardım.

Dün Birol Güven’in TV8’de yeni başlayan dizisi Hom-Ofis’i görünce, yıllar içinde televizyonda geçirdiğimiz mizah evrimi geldi aklıma ister istemez. Nasıl oldu da bundan 20 yıl önce, hem de devlet televizyonunda Gülşen Abi gibi bir dizi izleyebilirken, şu an yerli sit-com denince aklımıza gelen tek senaryo “despot ve evin idaresini elinde tuttuğunu sanan bir baba, evin idaresini aslında elinde tutan bir anne, bir akıllı çocuk, bir çılgın tabir edilen çocuk, asabi bir patron, her şeye karışan bir ev çalışanı, bir de meraklı komşu.” Bu senaryoda bir problem yok aslında, problem, bence tabi,  aynı senaryoyu başka dizi isimleriyle sürekli ama sürekli izlememiz.

1994 yılında, daha internet yokken ve yabancı alternatiflerini hiç görmemişken, aslında daha anlamını bile bilmezken bize sit-com diye sunulan şey, alemin en şahane mizahçılarından Can Barslan’ın yazdıklarıyken, bugün temelde izlediğimiz tek şey ev halkının babalarını nasıl kandırdığı, ve sonunda verilen aile mesajları. Gülse Birsel’in yazdıklarının bile ortalama dışı kaldığı bir ortamdan bahsediyoruz. Burada ‘bile’ derken, Gülse Birsel’in ortalama bir insan olması değil elbette kastım ama Can Barslan’la kıyaslandığında daha ‘normal’ şakalar yaptığı su götürmez bir gerçek.

Yine neredeyse 20 yıl önce, Feriştah denen bir kadının ‘fantağzi’lerini izleyip ülkece gülmekten katılırken, bugün değil oduncu fantazileri, herhangi bir komedi dizisinde anne babanın otuz saniye öpüştüğünü bile görmeyiz, göremeyiz.  Sonra sürekli sevişmek isteyen ikiz yatak tutkunu Saldıray Abi’ye de aynı şekilde maaile gülünürdü, şimdi ‘öpüşelim mi?’ diyen bir Orçun bile günlerce konuşma vesilesi olabiliyor, bu espri cesur kabul edilebiliyor.

Bir ara, Dadı dizisinin patlamasından sonra ardı arkası kesilmeyen bir sit-com’lar dönemi yaşandı ve çoğu beş dakika bile izlenemeyecek kadar berbattı mesela evet, ama yine de aralarında en azından senaryosu bu aile klişesinin dışında olanlar vardı. Esas kız ve esas oğlanın en yakın arkadaşları rollerinde İlker Ayrık ve Demet Evgar’ın olduğu Aslı’yla Kerem misal, zamanının en neşeli dizilerindendi. Ki İlker Ayrık , Kıvanç Tatlıtuğ ile göründüğü sahnede ona değil kendine baktırabilen nadir insanlardandır kanımca, ve Demet Evgar komedi diyince senaryosu yerli olmasa da dünyanın en yerli Zeynep’ini yaratmış şahane bir kadındır bence.

Neyin komik olup neyin olmadığı herkese göre farklıdır elbette, zevkler ve renkler meselesi bittabi. Ama neyin farklı, neyin hiç bitmeyen bir tekrar olduğu gayet bellidir, hangisine gülüyor olduğumuz bu gerçeği değiştirmez. Bol şakalı günler dilerim.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER