Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ekranda çarşamba gecesi sorunsalı

Uzun uzadıya düşündüğüm, acaba bugün ne izleyeceğim problemini yaşadığım bir gün de çarşamba günü... Kara pazartesi dedik, kara salı dedik, fikirler ürettik, teraziye koyduk, tarttık, ölçtük, biçtik; haftanın ilk iki gününü hallettik, şimdi bir de çarşamba çıktı başımıza... Şimdi izninizle bir de çarşamba geesi ekranını yorumlayalım beraber... İlk iki günden sonra bir gün daha aksiyon kaldıramam diyen Kara Sevda team mi, ben aksiyondan devam etmek istiyorum diyen Poyraz Karayel team mi, ben hakkımı şanlı tarihimizden yana kullanmak istiyorum diyen Diriliş team mi, yoksa dramdan da, aksiyondan da, savaştan da uzak durayım ben romantik komedinin tadını çıkarmak istiyorum diyen No:309 team mi kazanır dersiniz?

Reytingleri alt üst eden Diriliş'ten başlayalım... Başladığı günden bu yana çarşamba gününe müthiş bir ambargo koyarak, birinciliği asla kimseye devretmedi. Bu yüzden çarşamba gününde, pazartesi İçerde ile, salı Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ile aynı kaderi paylaşan dizi Diriliş oldu. Bu üç günde yayınlanan diğer dizilerin ikinciliklerine birincilik kadar sevinmeleri gerektiğini düşünüyorum, çünkü bu üç dizi asla bayrağı vermeyeceğini çok net bir şekilde gösterdi. (Editörün notu: Aslında bu yazı yazıldıktan sonra ilginç bir gelişme oldu ve salı geceleri yayınlanan Anne, ikinci bölümüyle EDHO’yu altederek reytinglerde ilk sıraya geçti. Bunun devamlı olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.) Öte yandan; yaşanan olayların gerçek olması, ecdadımızın tüm gerçekliğiyle anlatılması da birincilikteki sebeplerden bazıları. İnsan, atalarının neler yaşadığını merak ediyor doğal olarak. Bu da Diriliş'i diğerlerinden ayırıyor. Diriliş, şaşırtmasız çarşambanın kazananı…

Sıra geldi No:309'a. Fox, son yıllarda müthiş çıkışlar yapıyor. Karagül'den başlayıp, O Hayat Benim'le devam eden ve şimdi de No:309'a alan açan birincilik akımı kanalım yüzünü epeyce güldürüyor. Aslında ben bu dizinin yeni sezonda da bu kadar iyi reytingler alabileceğini tahmin etmiyordum. Etmememin sebebi de kesinlikle diziden kaynaklı değil, karşısındaki rakiplerdi ama No:309, rakiplerini neredeyse devirdi. Demet Özdemir tatlı ve sevimli bir yüz, tam bir Türk kızı. Annelerin, kendi kızı gibi sevebileceği türden... Bu yüzden izleyiciye güven veriyor. Furkan Palalı ile de enerjileri ve kimyaları fazlasıyla tuttu. Hatta Demet Özdemir'in bugüne kadar olan partnerlerinden daha bile fazla tuttu diyebilirim... Bu sebeplerden No:309, çarşambanın en şaşırtıcısı…

Ve, kendi tercihim olan, bu kara güne ismiyle denk düşen diziden başlayalım; Kara Sevda... Her hafta kızsam da, sevsem de, üzülsem de, ağlasam da yazmalara doyamadığım dizim... İçinde Türk dizi tarihinin en kötü adamı olan, mükemmel yetenekte bir genç kadın oyuncuyu bizlere sunan,  hem de ağlamasıyla bizleri kendinden çok daha fazla ağlatan jönünü barındıran dizi Kara Sevda... Öncelikle sizlere şunu sormam gerekiyor; Ay Yapım'ın bir tane bile kalitesiz dizisini gördünüz mü? Ben görmedim... Ama bazı dizileri var ki klasikleşiyor... Aşk-ı Memnu gibi, Dudaktan Kalbe gibi, Kara Sevda gibi... Bu diziyi izlemeye başlamamdaki en büyük sebep Ay Yapım'dı. Ay Yapım'ın hiçbir dizisini izlememezlik etmedim bugüne kadar. Senaristleri, tüm dizilerin müziklerini tek bir kişiye, yani Toygar Işıklı'ya yaptırmaları ve o müziklerin içimize işlemesi, modayı yakından takip etmeleri, tüm dizilerdeki takıları bile özel olarak yaptırmasıyla Ay Yapım sizce de farkını ortaya koymuyor mu bu sektörde? Kara Sevda oyunculuklarından dramına, modasından müziklerine kadar herşeyiyle çarşambaya damga vurmuş bir dizidir. Reytingi ne olursa olsun asla vazgeçilmezdir, efsaneleşmiştir...

Bir diğer efsaneye gelelim; Poyraz Karayel... İlk sezon Poyraz'ın deli dolu halleriyle farkını koydu. Ayşegül'ün diğer kadın başroller gibi ağlak, zırlak bir kadın değil de, kendi ayakları üzerinde duran, babasına bile rest çekmiş bir kadın olduğunu gördüğümüzde bir farkın daha altı çizildi. Yan rollerin, en az başroller kadar, çoğu zaman aynı eşitlikle sevilmeleri bir fark daha yarattı. Bahri Umman, Sefer, Sema, Zülfikar, Meltem, Taş Kafa, Albay, İsa, ve tabii ki Sinan... Hatta Sadrettin ve Songül bile... Hangisini sevmeyelim bu insanların? Ayşegül'ün Sinan'ı kendi oğlu gibi görmesini mi sevmeyelim, Sefer ile Sema'nın destansı aşkını mı? Yoksa Zülfikar'ın türkülerini, şarkılarını mı sevmeyelim? Bahri Baba'nın her birini kendi evladı gibi görmesini mi sevmeyelim? Ya da... Dünyanın en güzel Ayşegül'ünü, tüm dünyadan, herkesten, her şeyden çok seven, onun için ölmenoktasına gelip de ölmemeye yemin eden; tüm işkencelere katlanan, Ayşegül için bir baraj dolduracak gözyaşı döken Poyraz'ı mı sevmeyelim?... Siz söyleyin... Adamlar Oğuz Atay'dan girdiler, şiirlerden çıktılar; biz bu diziyi nasıl sevmeyelim? Sefer öldüğünde çok sinirlenip bir süre izlemeyi bırakmıştım; ki beni en az Sefer'in ölümü kadar etkileyen bir dolu sahne çektiler... Ayşegül'ün Ağla Sevdam eşliğinde bebeğini aldırması, Poyraz'ın iki sene boyunca öldü sanılıp geri döndüğünde Ayşegül'le ilk karşılaşması, Sinan'ın vurulması, Sinan vurulduğunda Bahri'nin Poyraz'a sahip çıkması... Ne çok şey, ne çok... Ethem Özışık insanları can evinden vurmayı çok iyi biliyor, bizi neyin etkileyeceğini, hatta neyin darmadağın edeceğini çok iyi çözmüş... Poyraz için ne yazsam yetersiz kalacakmış gibi hissediyorum, öyle güzel dizi, öyle hakiki dizi... Poyraz'ın da dediği gibi; hepsi manyak bunların... Ve aldığı reytingleri asla haketmediğini düşünüyorum; çok daha iyilerine layık... Bu sebeplerden Poyraz Karayel, çarşambanın en derinden vuranı...

Peki siz ne tercih edersiniz? Gerçek tarihimizi anlatan Diriliş’i mi, azıcık güldürüp azıcık da sevdiren No:309'u mu, kapkara bir aşkı katran haline getiren Kara Sevda'yı mı, dünyanın en güzel Ayşegül'ünü ve en manyak Poyraz'ını mı?

YORUMLAR




DİĞER HABERLER