Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Doruk Önal'ın festival izlenimleri #02
 
33. İstanbul Film Festivali tüm hızıyla sürüyor. İlk günü neredeyse başarıyla atlattıktan sonra ikinci gün biraz tekledim açıkçası. Pazar günü yapılan yabancı dil sınavı, bir süredir bünyeyi saran uykusuzlukla birleşince günü boş geçmek hasıl oldu. Pazartesi günü de bu durgunluğu üzerimden atabilmiş değildim fakat en azından günü bir filmle kapatmış olmanın saadetini yaşıyorum. Festivali bir aksilik olmazsa Atlas Sineması'nda tamamlayacağım.

İzlemeyi planladığım ilk film Words and Pictures/Sözcükler ve Resimler, baş rol oyuncularının ünüyle dikat çekici bir filmdi. Her ne kadar, pek bir şey kaçırmadığım, söylense de Binoche'yi izlemeyi istiyordum. Ama uyku bir kere beni esir almıştı ve saat 10.00'da başlayacak filme 09.20 civarında gitmek üzere kalkınca iş işten geçmiş oldu. Clive Owen ve Juliette Binoche'nin oynadığı bu filmi izlemek için hala çok geç değil. Şansımı kovalamaya devam.

Chinese Puzzle/Aşk Bulmacası (2013)

Yönetmenliği ve senaryosuyla bir Cédric Klapisch filmi olan Aşk Bulmacası, sağda solda göreceğiniz romantik-komedi filmlerinden biri değil. Bildiğimiz anlamda dolu dolu bir aşk hikayesi etrafında şekillenmiyor film. Bu haliyle de daha çok komedi unsurlarıyla ve ince mizahıyla ön plana çıkıyor. Oyuncu performansları, 'yerinde kim olsa, olurdu' düzeyinin ötesine geçemiyor. Fakat hikaye ve yönetmenlik anlamında tür içerisinde yılın öne çıkacak yapımlarından biri olacağını söylemek mümkün.

Bir adam, iki çocuk ve üç kadın. Hikaye bu unsurlar etrafında ilerliyor. Filmi izlemeye ortasından başlıyoruz. Böylece bu noktaya gelene kadar ne tür tesadüfler, karmaşalar yaşanmış kahramanımız Xavier bize anlatmaya başlıyor. İngiliz Wendy ile on yıllık evliliği 'aşk bitti' argümanıyla karşılıklı olarak sona erdiren roman yazarı Xavier, çocuklarının hasretine dayanamayıp, peşlerinden Amerika'nın yolunu tutar. Bir süre lezbiyen arkadaşı Isabelle ve Ju ile beraber kalır. Bu arada Isabelle, bildiğim insanın genlerini taşımalıyım diyerek, Xavier'in spermlerinden hamile kalmıştır. Her ne kadar “Geleneksel anlamda baba olmayacaksın” diye söylense de, ilerleyen dakikalarda Xavier'i üçüncü çocuğu ile başbaşa bırakmaktan kendini alıkoymaz.

Bir de Xavier'in üniversite aşkı Martine vardır. Audrey Tautou'nun canlandırdığı bu karakter, boşanmış, Xavier gibi iki çocuk sahibi, işinde gücünde bir kadındır. Bir iş görüşmesi için New York'a gelmesiyle eski aşıklar arasında kıvılcım başlar. Film boyunca bunun üzerinde durulmaması, bu hikayeyi arka planda bırakıyor. Fakat romantik-komedi tanımlamasına uygun olsun diye filmin sonuna iliştirilen Xavier ve Martine'nin mutlu sonla biten aşkı, hikayenin genel havasını biraz bozuyor.

Film Xaiver'in New York'a alışması, çocukların üzerinde hak iddaa edebilmesini sağlayacak sahte evililiği yapması, koşturmaca, yazmayı bitirmesi gereken romanın telaşı, üç kadın arasında gidip gelen hayatı üzerine odaklanıyor. Filmde bir Amerikalı'nın gözünden Fransız'ı gördüğümüz sahne, salonda kahkahalara neden oldu. Bu ve buna benzer anlatılar, toplumsal-kültürel farklılıklara, göçmenliğe, aile olma, baba olma gibi konulara da değinmeden edemiyor. Başarılı bir güldürü ve yarım yamalak anlatılan bir aşk hikayesi olan bu film, eğlenceli vakit geçirmek istiyorsanız tam da olmanız gereken yerdesiniz hissini veriyor.


Buluşma, ilginç konusuyla merak uyanıran bir film!

Festivalin 4. Günü

Eğer 40 Haramiler düşlerime girip beni esir almazsa iki filmi bir söyleşi ile günü bitirmeyi planlıyorum. Herhalde hayatın en güzel yanı bu. Daima gerçekleştirilmeyi bekleyen hayallerin varlığı. Dördüncü güne Akbank Galaları'ndan Düşman/Enemy filmi ile başlayacağım. Jose Saramago'nun Kopyalanmış Adam eserinin uyarlaması olan ve Denis Villeneuve'ün yönetmenliğini yaptığı bu filmin baş rolünde Jake Gyllenhaal ve Mélanie Laurent yer alıyor. Bir diğer film ise Uluslararası Film Yarışmacısı, Buluşma/The Reunion konusu ile ilgi çekici bir yapım. İsveçli sanatçı Anna Odell imzalı bu film şimdiden merakımı aldı, götürdü. Son olarak günü saat 16.00'da Gözde Onaran ve Nil Kural'ın 'Sanat Sinemamız Ne Durumda ?' başlıklı söyleşileri ile İstanbul Modern de tamamlamayı planlıyorum.
 
YORUMLAR




DİĞER HABERLER