Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Chris Hadfield’la Uzaydan Dünya

Gün boyunca bir anksiyete denizinde yüzüyoruz;  “İşimi zamanında teslim edecek miyim?”, “Kovulacak mıyım?”,  “Kirayı ödeyebilecek miyim?”, “Tatile gidebilecek miyim?”, “Aile büyüklerine nasıl destek olabilirim?”, “Çocuklarıma yeteri kadar zaman ayırdım mı?”, “İnstagramdaki fotomu kaç kişi beğendi?”. Tüm bunlar içimizi kıyıyor, nefes alamayacak gibi oluyoruz, hâlbuki bir yerlerde güneş doğuyor, batıyor, sonsuz güzellik ve heyecan belki yanı başımızda gerçekleşiyor.

Chris Hadfield'ın 166 günlük uzay macerasını anlattığı geceye trend ve teknoloji yazarı Serdar Kuzuloğlu sunumuyla eşlik etti.

Derken, bir gün bir yerde bir konuşma dinliyorsunuz. Tüm kısıtlamaların vız geldiği, aklındakini gerçekleştirmek için sonuna kadar şansını zorlayan, esprili, rahat ve cesur bir adam bu. Aynı zamanda da müzisyen. Geçtiğimiz günlerde National Geographic Live: Uzaydan Dünyamız etkinliğinin konuğu olarak Zorlu Center’da bir konuşma yapan dünyaca ünlü Kanadalı astronot Albay Chris Hadfield gibi.

Chris Hadfield küçük bir çocukken Jules Verne’in romanlarını, çizgi-romanları okuyarak bir gün uzaya gitmeyi hayal etmiş. Genç bir delikanlı olarak duraklarının arasında İstanbul’un da yer aldığı Doğu’nun gizemlerini keşfetmek üzere geçirdiği hippilik zamanlarının ardından ülkesine geri döndüğünde 1978’de orduya katılarak pilot olmaya karar vermiş. Bu arada zaman içinde kahramanları da değişmiş, Yuri Gagarin’i, Neil Armstrong’u görünce gerçek insanların bu rüyayı gerçekleştirebildiğine olan inancı perçinlenmiş ve Kanada Uzay Ajansı’nı açınca bir yola girmiş artık. Sonrasını biliyorsunuz.

Chris Hadfield günde 16 gün doğumu ve batımını gördüklerini anlatıyor. Uluslararası uzay istasyonu saatte 17.100 mil yol alıyor. Her 90 dakikada bir yörüngeye giriyor, bu da her 90 dakikada bir gün doğumunu görüyor demek.

Chris Hadfield konuşmasında gökyüzünde incecik bir kafeste ayakta dururken korkuyla yüzleşmek, havasız uzay boşluğunda yaşamak, insanlık tarihinin önemli keşifleri ve bunlardan edindiğimiz ve edineceğimiz bilgiler, geleceğe seyahat etmek hakkında konuşurken her yaştan insanın anlayabileceği basit yaşama kılavuzları sundu. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeki konuşmasında uzay yolculuğunu olağanüstü görsellerle birlikte detaylarıyla anlattı ama sanırım beni en çok etkileyen şey başkaları tarafından belirsizlik ve çaresizlik gibi görünen durumlarda bir fırsat ve ışık görebilmesi oldu. Zira Hadfield, tüm öncüler, kâşifler ve dünyamızın ihtiyacı olan liderler gibi müthiş iyimser bir adam.


Felaket tellallarına çok kulak asmamamızı, sürekli negatif konuşanların kendilerinin ne denli önemli olduklarını göstermeye çalıştığını söyledi örneğin. Çocuklarımıza daha ileriye gitmeyi aşılamamız gerektiğini, “öyle değil de böyle olsa” diye sormayı öğretmemizi söyledi. Chris Hadfield, mümkün olanın ötesini düşünmemizi sağladığı ve güçlükleri nasıl aşabileceğimizi bize gösterdiği için önemli. Zira onun için zaten bir çok şey şüpheler, aksilikler ve zorluklardan ibaret. Ama onun yaklaşımı  “Her zaman hata yapabilirsiniz, önemli olan bir sonraki adımda ne yaptığınızdır,” şeklinde.

Sonra, bize olduğumuz yerde sayıyormuşuz gibi görünse de insanlık olarak ciddi bir yol kat ettiğimizi söyledi. Eskiye oranla daha az savaş olduğunu, ciddi hastalıkları yendiğimizi ifade etti. Söylediklerini düşündüğümde içim ümitle doluyor, çünkü evet- bugün refah seviyesine erişmiş birçok ülke yakın zamana kadar yoksuldu. Geçmişte yalnızca bir avuç seçilmiş insan okuma-yazma bilirken bugün bu oran %85. Eskiden (1800’lerde mesela öyle eski diyorum) üç çocuktan biri beş yaşına gelmeden ölürken bugün bu oran yalnızca %4.3. Bir kadının altı çocuklu olması normken (çünkü çocuklar ölüyordu) bugün bu sayı medeni ülkelerde 2.3’e düşmüş durumda.

Hâlbuki medya bizlere dünyanın nasıl değiştiğini değil, sürekli ne denli kötüye gittiğini anlatıyor. Aktarılan hikâyelerin çoğu da negatif. Öte yandan pozitif gelişmeler çok yavaş gerçekleşiyor ve bunlardan neredeyse hiç bahsedilmiyor.

 “Uzayda yürümek, her şeyden öte. Olağanüstü bir yerdesin; sağına bakıp dünyayı, soluna bakıp kâinatı görüp, sonra varoluşuna tek elle tutunduğunu fark ediyorsun. Böyle bir şey.”

Uluslararası Uzay İstasyonu’nun geçmiş Başkomutanı Chris Hadfield’ın değindiği bir başka konu ise iş birliği. Dünya üzerinde bir takım sorunlar yaşayan ülkelerin temsilcilerinin daha yüksek ve ulu bir amaç için nasıl birlikte çalışabildiğini anlatarak yine başka olasılıkların mümkün olduğunu bize ispatladı. Çünkü yaşam koşullarımızın iyiye dönüştürülmesi ve ilerlemek ancak birlikte çalışmakla ve iş birliği ile mümkün. Büyük sorunlar ezelden beri var oldu ve hep karşımıza çıkmaya devam edecek ama bu boş vermemiz anlamına gelmemeli. Geleceğimizi kurarken, ümitlerimiz ve çabalarımız geçmiş algımızla bağlantılı olduğundan, bugüne kadarki gelişmemizi anlamak çok önemli. Geldiğimiz mesafeyi dürüst ve iyimser bir bakışla göz önüne sermezsek, nasıl kendimize saygı duyacağız, birbirimize güveneceğiz?

Neticede National Geographic’in, Bosch Ev Aletleri’nin katkılarıyla düzenlediği National Geographic Live: Uzaydan Dünyamız etkinliğinde unutulmayacak bir akşam geçirdim. İnsanlığa olan inancımı yenilediğin için sana teşekkür ederim Chris Hadfield.

DEFNE AKMAN


Video notu: David Bowie, Space Oddity’nin Chris Hadfield tarafından yorumlanması ile ilgili “Bugüne kadar yapılan en dokunaklı versiyonu” açıklamasını yapmıştı. Kumandan Hadfield, şarkıyı 2013’te Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yorumlamasının ardından youtube’a yükleyerek uzayda çekilen ilk müzik videosuna imza atmıştı.

 

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER