Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Bir büyük Murat Boz meselesi

Siyah-beyaz fark etmez, her yerde güzellik aynı şiddette.

Ben büyürken bu ülke çok fazla popstar gördü. Ne de olsa ‘86 doğumluyum ben, ilk gençlik yıllarımda resmen insan öğüten bir şarkıcı-sanatçı fabrikası vardı. Tarkan’larla, Mustafa Sandal’larla, Yonca Evcimik’lerle, Emre Altuğ’larla büyüdük. Sezen Aksu, Nazan Öncel, Ayşegül Aldinç, Neco filan hali hazırda zaten vardı. Daha da kimler var da şimdi buraya yazsam yazının konusu kayar, ay çocukluğum da gençliğim der, ağlar dururum, hemen konuyu çeviriyorum. Konu belli, bana göre son yılların en sempatik, en tatlı, en seksi ve en yetenekli adamı Murat Boz. Ve neden diğerlerinden, bütün bildiklerimden ve tanıdıklarımdan daha iyi olduğu; yeniden altını çiziyorum bence.

Kovboy gibi görünmemek bu kadar kot kumaşa, büyük başarı!

Kendisine büyük hayranlığım her ne kadar O Ses Türkiye jürisi sebebiyle başlasa da, bu gözlerinden adeta tutku saçan adam iyisi ve kötüsü ile 2006 yılından beri gözümüzün önünde. Hoş ben o yıllarda biraz daha ‘sert’ takılmamdan mütevellit O Ses yıllarına kaldı tanışmamız. Hala da yaptığı müziğin potansiyelinin fazlasıyla altında olduğunu düşünsem de zaman içerisinde diğer tercihleri kadar bu konuda da olayların hızla iyileşeceğini görüyorum. Ne de olsa insan bir konuda iyi olmaya alıştığı anda gerisi geliyor, durdurulamaz oluyor.

Ne kadar acımasısız değil mi? Kadın-erkek fark etmiyor.

İyi olmak deyince şu yukarıdaki fotoğrafı koymasam olmazdı. “Beheyy adamın memelere bak!” diyen magazinciler, yiğidolar, göbeğinde çay hoplatan adamlar durdukları yerde dursun, Murat Bey bu konuda resmen kendisine meydan okudu, sonuç fıstık gibi oldu. Bir sürü mecrada “hehe kezbanlar, bu adam ne ki, bana bakın siz!” diyen adamlar korkudan boydan fotoğraf çektiremezken kendisi ilk başrolünü kaptı, jürilikte aldı yürüdü, İltimas şarkısı senenin en çok dinleneni oldu. “Arkasında Acun var yeaaa!” dediğinizi duyuyorum, duymayayım. Hala öğrenemediniz mi Acun Abi’miz öyle ya da böyle potansiyeli olmayan ata oynamaz, böyle de en doğrusunu yapar aslında. Yıllardır “ay çok iyi yaaa!” denilen popstarlarımız eşcinsellik konusunda “çok keyifli, çok tatlı!” diye artık zorunda olduğu açıklamalar yaparken, Murat Bey meydana çıktı “ne var ki bunda, bu kötü bir şey değil, nereden çıkarıyorsunuz?” deyiverdi. Birileri kocaman bahçeli evlerinde türlü kariyer korkuları ile boğuşmak ve inanılmaz kötü şarkılar seslendirmekle meşguldu, olsundu, canları sağolsundu. Bakın ses ya da sanat tartışmıyorum burada, bir duruştan bahsediyorum. İsim de vermedim, siz istediğiniz ismi koyun oraya (burada bayağı sinsice gülümsedim). Duruş demişken şuraya şunları da koyayım;



 

Bunlara PR çalışması derseniz inanın sizinle aynı fikirde olabilirim ama bu zamanda PR’ın böylesi bile tehlikeli, bunu da hep birlikte kabul edelim. Ki Tarkan ya da Gülben Ergen bu konuda seslerini yükselttikleri zaman da epeyce şaşırmıştım. Murat Boz daha yolun başında sayılacak biri olarak epey cesur sayılır. Özellikle çalıştığı medya organlarının garip tutumları da göz önüne alınırsa, eli suya sabuna dokunmayanlar o dönemde büyük yanlış yaptığını alttan alttan söyleyip durmuşlardı.

Bazı instagram fotoğrafları çok güzel. Öyle değil mi?

Şarkıcılık ve televizyon yüzü olmak oyunculuktan bambaşka şeyler, bunu hepimiz biliyoruz. Hadi İnşallah filmi fragmanından görüldüğü üzere yıllardır izlediğimiz romantik-komediler gibi olacak. Büşra Pekin’i pek severim, ikisinin bir arada oldukça eğlenceli bir şey çıkardığını düşünüyorum. Elbette ki birinci seviyeden sinema mucizesi beklemediğimden filmi izledikten sonra da yorumum buna göre olacaktır. Ama adım gibi eminim “meme” meselesindeki acımasızlar burada da devreye girecek, kimin umrunda olur, onu bilemedim gerçi. O Ses Türkiye’den Yetenek Sizsiniz jürisine geçişi benim tahminim kadar şaşaalı olmasa da, yetenek yarışması yarı finalden sonra alıp yürüyen bir format olduğu için o cilveli hallerin, o büyük neşenin oralarda ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bir de Özgü Namal yerine Hülya Avşar olsaydı sanırım şu an daha fazla magazine malzeme ile karşı karşıya kalırdık. Malum bu ülkede cilvenin de hormonların da yıkılmaz kalesi Avşar Kızı; öttürürdü ortalığı.

Bu fotoğrafı bu yazıya koymasam olmazdı.

Gazetede çıkan “iki gün sevgilisi ile Nişantaşı’nda bir otel odasından hiç çıkmamış!” haberine gazete aldığım yerde “Ay kim çıkar ayol onunla odadan haha!” yorumu yapan orta yaşlı ablaların sinsi gülüşlerinden anladığım kadarıyla reklam yüzü yapan markalar, filmlerinde yer veren yapımcılar ve Acun Ilıcalı çok doğru bir yere olta atmış durumda. Her ne kadar şu söz verdiği GayMag olayında neden olduğunu anlamadığım bir yan çizme durumuna girse de Murat Boz cinsel tercihi fark etmeksizin, hatırı sayılır bir insan topluluğunun 50 Shades of Grey ya da Beyaz Dizi fantazilerinin başrol adamı. Bundan şikayetçi olduğunu da sanmıyorum, her ne kadar O Ses Çocuklar izlerken içinden dev bir veledin fırladığını görsem de ne olduğunun çok farkında bir şekilde hayatına devam ediyor. Ve ben bu adamın sadece kasılmayışını, gerektiği yerde “İki çay çeeeek!” diyebilecek hallerini o kadar çok seviyorum ki samimiyetine beni inandırıyor. Çok yakın zamanda bir dizi projesi de bekliyorum, denildiği gibi 3 Adam’la da olursa pek güzel olur. Zira İbrahim’le paslaşmaları çok şahane oluyor. Bu arada yazının başında dediği gibi dıpdıs içi boş bir takım şarkılardan daha iyi şarkılara geçebilirse tadından yenmez. Kaldı ki TRT Müzik’de bir zamanlar izlediğimiz Fuat Güner’le akustik performansı da hiç fena sayılmazdı. Hayran kitlesi o işe ne kadar yanaşır onu bilemedim tabii, onu da menejeri ve kendisi düşünsün biraz.

Yoksa siz hala Men’s Health çekim arkasını izlemediniz mi? ABOO!

Yirmi sekiz yaşında, dönem gereği zirilyon tane popçu, bir sürü popstar görmüş biri olarak Türkiye sınırları içerisinde aradığım popstar’ın Murat Boz olduğunu söylemek durumundayım. Gerek televizyonla sıcak ilişkisi, gerek instagramından yeri geldiğinde en abuk fotoğraflarını paylaşması, gerek ailesine olan düşkünlüğünün kendisini en yakından tanıyan insanlardan bile duyduğum kadarıyla fazlasıyla gerçek olması… Mutlaka ki “her aynanın karanlık tarafı vardır”, bir gün hiç hoşuma gitmeyecek şeyler de duyabilecek olabilirim; sorun değil. Yolda yürürken en yakınlarında ne görüyorsun ki, bu adamın en büyük suçu yeri geldiğinde kitabına göre mi oynamak olur? Varsın olsun, beni bozmaz.

NOT: GayMag meselesinde bir şekilde tatlı bir anlaşma sağlanmış. Umarım en kısa zamanda verilen söz tutulur. Çıkan magazine haberine ve resmi açıklamaya buradan ulaşabilirsiniz.

Magazin Haberi

Resmi Açıklama

YORUMLAR




DİĞER HABERLER