Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
HABER
Aşk renkli camlar mı, buğulu gözler mi?
 
Aslı Enver yeni neslin hatta genel anlamda televizyon seyircisinin çok sevdiği genç isimlerden biri. Her ne Kavak Yelleri sonrası hiçbir işi uzun soluklu olmasa da Suskunlar ve Kayıp gibi iki kaliteli ve unutulmaz işin içinde yer aldı. Bana Artık Hicran De hem kariyeri hem de sezon için önemli bir iş olarak görüledursun, Ekranella yazarları dizinin ilk bölümünü yorumladı.

Editörün notu: Diziyi izleyen herkes hislerini belirtmek istediği için, haliyle biraz uzun bir yazı oldu. Bu sadece ilk bölüm toplu izleme notlarına özgü bir durum. Çok uzayıp gözünüzü korkutmasın diye yazıyı üç sayfaya böldük ama herkes farklı bir tarafından bakmış, ikinci ve üçüncü sayfaları tıklamamazlık etmeyin. “Niye böldünüz ya, ben okurdum hepsini tek sayfada,” diyenler için de, sayfanın altında tek parça seçeneği mevcut.


Aytaç Kara:



Merakla bekliyor muydum? Evet. Beklediğime değdi mi? Kesinlikle evet. Öncelikle jenerik: Sanırım gözüme takılanlarda ‘en’ olan buydu. İşçilik olarak güzel bir şey ortaya çıkmış ama çıkan şeyin bana hitap ettiği söylemez. Oyunculuklar: Tepesinden tırnağa batan bir şey yoktu. Castı iyi kurmuşlar. Kötü karakteri de iyi karakteri de, başrolü de yancısı da, erkek olanı da kadın olanı da dozundaydı. Ama bu açıdan ‘en’ olan da tabii ki Aslı Enver olmuş. Hani ‘rolünü giymiş’ derler ya bu da o hesap.

Dizideki baba-kız ilişkisi bölüm senaryosu içinde en dikkat çeken ve sevdiğim taraf olsa gerek. Aralarındaki bağlılığı sevmemek zor, dahası onun içine dalan fettan anne karakteri aşağı kalmamış. Dramaya boğmayıp içine komedi kattıklarıysa kesinlikle iyi olmuş, zira mesela Benim Adım Gültepe’deki dramanın eğlenceyi yutması göze takılan bir eksi.

Buğra Gülsoy’un serseri ama ‘tabii ki’ içi iyi karakterinin yanına yakın zaman içinde Kayıp’taki Kemal karakterine dönecek olan Alican Yücesoy karakteri birlikte iyi bir dinamik oluşturmuşlar. Bu ikisi Kuzey-Güney’e dönecekler, Hicran karakteri de Aslı Enver’in Kayıp’taki karakteri, çocuk olayından sonra Özlem’e dönüyormuş gibi gelmedi değil ama olduğunca bakalım.

İki kere laf Kayıp’a denk geldi, umarım reyting bazında gidişatı benzemez diyerek yolu açık olsun diyeyim artık. Bir de mümkünse herhangi bir kişi cinnet anında o güzelim vitray camları berbat etmesin. Oldum olası bayılırım onlara. Gerçi ben en son böyle bir şeyi Güllerin Savaşı’nda ve ”Cihan sinir krizi geçirirse yaptığı puzzleı dağıtmasın,” şeklinde istemiştim ve ilk krizde puzzle darmadağın olmuştu ama neyse artık, belki bu sefer tutar…


Bağlan Keskin:



Bana Artık Hicran De, bu sezon en çok beklenen işlerden birisiydi. Pilottan anladığım kadarıyla Hicran karakteri üzerine çok düşünülmüş. O muhafazakar ailede, Hicran'ın kasalı araba kullanması buna en büyük örnek. Hicran tarzı çember bağlama da düşünülmüş ama bence o bağlama tarzı çok zor. Hicran'ın iyice bir göstermesi gerek. Aslı Enver harika tabii ki. Her dizisinde de kendi karakterine hemen alıştırıyor insanı. Bütün bölüm saçlarının güzelliğinden de kendimi alamadım. Erkeklere gelirsek, Murat daha sakin Sinan daha uçarı gibi ama hepimiz daha güvenilmez olanın Murat, daha içten olanın Sinan olduğunu göreceğiz bence. Bu arada ben tamamen Murat'ın tarafındayım. Hicran önce Murat'a aşık olacak, hatta abim Hicran'ın kızının babasının Murat olduğunu düşünüyor. Hicran'ın annesi ve Murat'ın annesi beraber onların peşinden gittikleri için. İşte ama Murat, Lale'nin gücünden ve parasından vazgeçemeyip Hicran'ı ortada bırakacak. Sonra zaten Hicran'a vurulmuş Sinan devreye girecek, filan. Alican Yücesoy çok iyi oyuncu ama hep durgun karakterleri vardı. Bence Murat ile bunu aşacak. Ayrıca kısa saçlı çok daha iyi. Sinan'ı sevmedim. Buğra Gülsoy Fatmagül'ün Suçu Ne'de gıy gıy Vural ve Kuzey Güney'de ne iyi ne de kötü olabilmiş Güney'den sonra ilk kez hareketli bir rolde ama ben sıkıcı buldum. Lale karakteri çok kötü olarak lanse edilecek ama aslında sadece sınırları olan bir kadın. Üstelik bu devirde bu kadar kötüysen komik olacaksın (Bknz: Gülfem Sipahi) Şebnem Hassanisoughi çok çok güzel ve iyi oynamış, o ayrı. Bütün basın Kutlu Ailesi'ne çalışıyor. Diz dize Lale'nin babasıyla röportaj yapan, denizin ortasından nasıl döndüklerini anlamadığım kadından, nişanın canlı yayınlanmasına kadar... Lale'nin ilk evliliğinden olan oğluyla Hicran'ın kızı ileride aşık olacak bence. Bu arada sanki günümüz sahneleri geçmişte, geçmiş günümüzde gibi. Not: Hicran, baban bulaşık yıkama dedi diye elindekileri bırakmana gerek yoktu doğrusu; orada sana ben de, annen de kırıldık.
 
 
Elif Fındık:

Öncelikle girişteki kaza sahnesini defalarca izlemiş olmama rağmen "Bana anne deme. Bana artık Hicran de!" kısmında tüylerimin ürperdiği gerçeğini saklayamayacağım. Hicran, bir bölüm boyunca bize hem içindeki çocukluğu hem anne şefkatini hem de pişmanlıklarını öyle güzel anlattı ki izlemeye doyamadım. Buğra Gülsoy'un, Güney rolünden görünüş olarak olmasa da karakter olarak tamamen sıyrılmış olması o kadar mutlu etti ki beni. Tekrar Güney izleyeceğiz diye çok korkmuştum. Murat'ın kayınpederinin yanındaki ezikliği beni çok rahatsız etse de, o şaşaalı hayatı aslında çok da sevmediğini hatta oraya ait olmadığını görmüş olduk. Genel olarak karakterlerin derinliklerini tek tek gördüğümüz ilk bölüm, beklediğimden çok çok daha iyiydi. Bunda Aslı Enver, Alican Yücesoy ve Buğra Gülsoy'un muhteşem oyunculuklarının payı çok büyük. Hikayenin devamını merakla bekliyor ve Bana Artık Hicran De'ye başarılar diliyorum.


Nida Fındık:



Azılı bir Kuzey Güney fanatiği olarak Hicran’ı izlemeye koyulduğumda, Buğra Gülsoy benim için en büyük sebeplerden biriydi. Daha sonrasında ne kadar hatalı olduğumu anladım çünkü ben kendimi bilindik bir “aşk ve hata” ilişkisine hazırlamıştım. Oysa karşımda binlerce detay, eleştirdiğim yanları olsa da tatlı bir baba-kız ilişkisi, bol bol çekiştirilecek bir anne ve her ne kadar daha tam ne olduklarını, neler yapacaklarını anlamasam da bir zenginler dünyası vardı. Şebnem Hassanisoughi karakteri yani Lale ile yüzüne iki tane çakma isteği oluşturdu, bundan sonrası için de sinir etme konusunda oldukça ümit verdi. Benim Adım Gültepe gibi ilk bakışta aşk oklarını yüzüme çakmasa da, Bana Artık Hicran De sezonun en başarılı çıkış yapan iki yeni işinden biri oldu. Ayrıca Kanal D’nin sitesinde oyuncular bölümünde anne-baba-kamyoncu karakterlerine dair tek bir bilgi olmaması da çok tatsız, bu kadar naïf ve detaylarla dolu bir işin bütün oyuncularının o bölümde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Yolu açık olsun.


Merve Bulut:



İlk bölümüyle merhaba dedi hepimize. Öncelikle yeni başlayan işlerin içinde umut vadeden bir iş olduğunu söylemeliyim. İlk sahnede Hicran ve kızının gergin ve gizemli telefon konuşması merak uyandırıcı olması yönüyle başarılıydı, bu ikilinin ilişkisi hemen merak ettirdi kendini.

Hikaye yavaş ilerlemiyor allaha şükür. Yani konusu ne kadar ilgi çekici orası tartışılır lakin anlatış tarzı yavaş değil. İlk bölüm karakterleri tanıtacağız, o dünyayı anlatacağız diye ağır ağır anlatılmamış; içimiz sıkılmadı sağolsunlar .İlk sahneden sonra pat diye 16 yıl öncesine dönmesi de bir merak unsuru yarattı bence. Üç diil beş diil koskoca 16 yıl yahu; bayağı insan ömrü.

Aslı Enver diye bi gerçek var bence. Bazı oyuncular üzerlerine ne giyseler o insan olabilirler, hangi dünyaya koysan o dünyada bir gerçeklik sunabilirler izleyiciye. Aslı Enver tam da öyle işte. O naif halleri ne tatlıydı.

Ancak söylemem gerekir ki Hicran’ın anne babasından bana fenalık geldi. Amaç buysa başarılı olmuşlar. Baba Sait Usta belli ki bir tavrı olan adam anladık ama adamcağız kızına iki gülecek gibi oluyor anında vazgeçiyor filan; gül yahu tatlı uslu kızcağızına. Annemiz zaten saçı başı yolunası hissini hemen verdi gerek kızını baş göz etme çabaları gerek Hicran’a olan tavrıyla. Bir ara üvey mi bu kadın diye bile düşündüm, yalan yok.

Zenginlerin dünyası öyle aman aman bişi ifade etmedi bana. Yani o tarafın hikayesinin çok içine giremedik bence. Renklerden mi atmosferden mi bilmem mesela o yalılar bile ihtişamlı görünmedi. Buğra Gülsoy her zaman gördüğümüz gibi değil sevimli olmuş bu çok düzgün olmayan, aklı fikri kızlarda gezmelerde olan adam olarak. Alican Yücesoy’la tatlı bir ikili olmuşlar bence. Lakin dediğim gbi ben henüz zenginlerin dünyasına dalamadım.

Finaldeki kaza sahnesinin flashback’lerle Hicran ve çocukların ilk karşılaşmasına bağlanması güzel olmuş orada da bir “Haydaaa!” dedirtti bizlere.

İlk bölüm itibariyle tatlı bi giriş yaptı bence. Ortalıktaki ihtiraslı, entrikalı, ters köşeli dizilerin arasındaki naif duruşu izleyiciye iyi gelecek mi göriciiz ama merak uyandırdığı kesin. Yolu açık olsun.


Oğuzcan Çağan:



Bana Artık Hicran De, ilk dakikasından son dakikasına kadar, tutkunu olacağımı düşündüğüm biçimi/biçemi sundu. Şimdiki zamandan geçmişe bakmaların üzerine inşa edilen bölüm -ki her seferinde bunu göreceğiz sanırım, zira hikâye geçmişte kilitli duruyor halen- yerinde atlamalar sayesinde sıkmadı seyredeni. Son derece sahici bir iş, diyebilirim, ayrıca. En önemlisi de bu zaten, icabında. Başlangıçta Aslı Enver'in hiç değişmeyen haliyle yıllar öncesine gidişimiz biraz korkutsa da beni, kıyafetten çok Aslı Enver'in gençliğin o naif halini yakalaması- korkularımı bir anda öldürüp, yerini hayranlığa bıraktı. Hicran'ın annesi ve kızıyla ilişkisi ise otopsi masasına yatırmayı beklediğim en önemli kısım. Zira annesiyle iyi anlaşamayan bir genç kadının aynı biçimde anlaşamadığı kızı arasındaki bu derin izleri, tek tek, görmek beni heyecanlandıracak. Bence, birçok şey, o ilişkide gizleniyor çünkü. Sonuç: Yalnız Aslı Enver'in OYUNCULUĞUNUN değil, oyunculukların konuştuğu bir evrene iniverdik, inivermekle de kalmayıp ilk bölümden alıştık. Hikâyeyi, BİR ANDA, kabul ediverdik. Belki farkına varmadan, hem de. Bu da sahiciliğinden olsa gerek. O yüzden kime teşekkür etsem, övgüler sıralasam- şaşırıyorum. Harbiden.
 
 
Özge Doğan:

Bu dizi dünya üzerinde yaşanan tüm felaketlerin o ailenin ve o kızın başına geldiği dizilerden olmayacak. Çünkü bu dizi; çalışırken yüzündeki maskeyi bile babası izin vermediği için çıkaramadığı hayatında, mahalle çocuklarını mutlu etmek için Hicran’ın cebine attığı misketleri de, gözyaşlarını kahkahaya çeviren karşı camdaki arkadaşı da hikayeye dahil eden, yani içimizi burum burum burmayan, “ne olacak bu kızın hali” diye bizi dertlere salmayacak bir dizi. Bir de üstüne; Hicran’ın hiç tanımadığı biriyle evleneceği ihtimali belirdiğinde babaya sadece nefret ya da mutlak bir kabullenmişlikle değil umut ve aynı zamanda hayalkırıklığıyla bakıldığı, insanın içine oturan oyunculukların olduğu bir dizi. Evet, bunun yanında zengin hikayelerini de seviyoruz. Boğaz manzaralı yalıları, magazin soslu nişan davetlerini, defolu asil gelinlerin tuvaletlerini ve kayıvalidelerin laf sokuşlarını görünce daha mutlu oluyoruz. Dram-umut dengesinden sonra bu denge de tamam; derin bir mutsuzluktan kahkahaya, üç katlı yalılardan duvardaki cam işli ev avlusuna... Hepsini de birbirine bağlayan artık ismi bile anılmayan cam işçiliği üstelik. Türkiye dizileri böyle anlamlara, hikaye bağlayıcılara hasret. Dilerim, dizi, Hicran’ın avucundan çıkmayan boya gibi kalıcı olsun, ilk bölümde vaadettiği tüm sözleri tutsun.


Sümüklü Papatya:



Öncelikle bir Aslı Enver sever olarak kendisini Hicran rolünde pek beğendim. Hikayedeki geri dönüşler de fena değildi. Alican Yücesoy'u zaten severim, seyretmesi pek keyifli olur benim için. Buğra Gülsoy ile yıldızım pek barışmasa da o da fena değildi. Ama bu dizinin yayın günü Pazar Pt1 olmamalıydı bana göre. Rakipleri arasında şansı ne olur zaman gösterir tabi, ama Pazartesi veya Çarşamba pt2'de yayınlansaydı şansı daha yüksek olurdu. Yan karakterler de olmuş yakışmış hikayeye. Nadir Sarıbacak konuk oyuncu mu daimi kadroda mı bilmiyorum ama kendisi harika bir oyuncu söylemeden geçmiyim. Dizinin müzikleri de Bolahenk'in elinden çıkmış çok da güzel olmuş. Hadi bakalım yolu açık olsun, emekçilerini utandırmasın inşallah.


Tuğçe Usta:



Adını duyduğum andan beri merakla ve heyecanla beklediğim Bana Artık Hicran De dün akşam itibarıyla yayın hayatına başladı. Hikâye iddiasızdı, çok şey vaat etmiyordu ama bir o kadar da sıcaktı. Hakkında sayfalar yazdıracak ince detayları, insanı içine alan dünyası ile saatlerini kendisine ayıran seyirciyi memnun etmeyi başardı. Her şey yerli yerindeydi. Müzikler, tıpkı hikâyenin kendisi gibi naifti ve hikâyeyi tamamlıyordu. Oyuncular birbirleri ile çok güzel bir uyum yakalamıştı. En çok çekindiğim isim olan Buğra Gülsoy bile o hep bildiğimiz kalıbından sıyrılmıştı. Aslı Enver’in her girdiği ekibe mükemmel bir şekilde uyum sağlamak gibi şahane bir özelliği vardır, burada da onu göstermişti. Bir pilot bölüm olarak baktığımda her şey muazzamdı, bir tek dizinin renkleri elden geçirilse daha da iyi olacak sanki. Hakkında sayfalar yazdıracak detayları ve ilk bölüme genel bakışımı merak ediyorsanız ÖzetliYorum’da buluşalım.


Ve rating değerlendirmesi:


Bana Artık Hicran De naïf hikayesi, çok kafa karıştırmayan karakterleri ve sıcak atmosferi ile ilk bölümü Ekranella yazarlarının ve Aslı Enver severlerin beklentilerinin altında bir sonuçla kapadı. Yeni sezon açıldığından beri gördüğümüz ve kimi zaman fazlasıyla şaşırdığımız bu sonuçlara alışmalı mıyız acaba? Yeni Türkiye bol prodüksiyondan ziyade, sade insanların ya da sonradan zengin olmuşların hayatını ve onların başından geçenleri mi izlemek istiyor acaba? Yalıların yerini villalar mı apartman daireleri mi alacak? Hep birlikte göreceğiz.


TNS TOTAL




TNS AB

YORUMLAR




DİĞER HABERLER