Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Aktör: Michel Piccoli

Jönler sıkıcıdır. Onlar, hayat sanki başkalarıyla yaşanmıyormuş gibi, merkezinde hep kendilerinin olduğu solo bir mutluluk düşü peşindedirler. Yakışıklılıkları da çoğunlukla öpülerek uyandırılamayacak bir prensinki gibidir.

Karakter oyuncuları ise ilginçtir. Hayatın bir sürü başka şeyden örüldüğünü bilirler, en iyileri de bunu derinden hissettirirler. Michel Piccoli 12 Mayısta 94 yaşında ölmüş. Onu yıllardır izlerim; özellikle de oynadığı rollerde insan zaaflarını hem entelektüel hem duygusal bir derinlikle yansıtmasına hayran olurum. Piccoli öyle bir aktördür ki, oynarken aynı zamanda rol üzerine düşünür gibidir; sonra ya rolü üzerine karmaşık tezler geliştirir gibi bir yola sapar ya da salla gitsindeyip durumun gerektirdiği duyguya kendini koyverir.

Belle de Jour'da Catherine Deneuve ile.

Oynadığı iki rolü özellikle anmak gerekir. Birincisi, son zamanlarda sanıyorum internetteki görünürlüğü vb. ile yeniden ünlenen Godard filmi Le Mepris / Küçümsemedeki Hollywood için senaryo yazmak üzere Cinecittaya giden yazar rolü. Filmde onun dışındaki kişiler seçimlerinde son derece nettirler. Prodüktör rolündeki Jack Palance ahlaksızlığında, Piccolinin genç karısı rolündeki Bardot ise karısını sahiplen(e)meyen erkekler konusundaki fikirlerinde. Yazar/senarist Piccoli ise mutlaklar ve diğer şeyler arasında sürekli gidip gelir. Sizin benim de yapacağımız gibi; şimdi ‘şu şöyle görünüyordur ama gerçekten öyle midir? Bütün bunlara bir miktar fırsatçılık, kararsızlık, entel rölativizmide karışır. Böylece, zaten film başladığında da ortada olmayan bir aşkın gözlerinin önünde yavaş yavaş ölüşünü seyreder, kendisi ile genç karısının aşklarının. Film, ironik biçimde, seçimlerinde net olanları bertaraf ederken onu sağ ve salim ve kendi başına bırakır.

Diğeri, Bunuel klasiği Belle de Jour / Gündüz Güzelindeki aile dostuHusson. Bunuelin filminde kimin neyi niye yaptığı, harika bir biçimde, sadece yönetmene malumdur ama Piccoli filme Laclosnun Tehlikeli Alakalar romanından fırlamış bir liberten, projesi olan hedonistportresi ile bambaşka bir boyut katar. Severine gündüz güzeli olmayı hem istiyordur hem de istemiyordur, değil mi? Sonsuza dek bu burjuva gel-gitinde yaşayıp gidecekken Husson ona gitmesi gereken evin adresini verir. Bununla da kalmaz, onu o evde ziyaret eder. Severine ile Husson arasında hiçbir şey olmayacaktır, onlarınki bir yargıç ve sanık ilişkisidir. Hussonun işi Severine ile kocasının gerçek-olamayacak-kadar-masum aşklarına ve Severinein hem-çöreğim-bölünmesin-hem-karnım-doysun tipi burjuva hedonizmine darbe indirmektir. Piccoli, Le Meprisde iki kararlı arasında bikarar kalmışsa bu filmde iki bikarar arasındaki kördüğümü bir darbede parçalar. Rolü canlandırışındaki burjuvazinin dayanılmaz çekiciliğinüanslarında Sade ve Marivaux pırıltıları vardır. Bu rafine kötü adam portresi benzerleri arasında en iyilerdendir. 

Sonra duygusallar; Claude Sautetnin Max et les Ferrailleurs / Max ve Paçavracılarındaki, güzel fahişe Romy Schneideri gördüğü an bile isteye cehenneme biletini kesen polis memuru rolü. Demynin Les Demoiselles de Rochefort / Rochefortlu Kızlar’ında hep gölgede kalmaya alışmış ama tam da bu yüzden sonunda istediğini elde eden müzik aletleri satıcısı.   

Gündelik delilik rollerinde de müthiştir. Çoğu zaman da ince bir komedi tonunda. Ferrerinin Dillinger e Morto / Dilllinger Öldüsünde evinde bulduğu gazete kağıdına sarılı tabancanın taşıdığı bütün imaları uzun uzun, ince ince gözden geçiren ve sonunda bütün hepsinin işaret ettiği şeyi yapan mühendis. Marco Bellochionun Salto nel Vuoto / Boşluğa Atlayış’ında kızkardeşi Anouk Aimee ile aynı apartman dairesini paylaşan hayalet kardeş. Az bilinen kült film Themrocdaki modern mağara adamı.  

Brigitte Bardot ile Le Mepris'de.

Son filmlerinden biri olan I’m Going Homeda küçükce bir rol için gitttiği sette kaprisli yönetmen rolündeki Malkovichin aynı repliği kırk kere tekrarlatmasına sinirlenip eve dönmekistediğini beyan eder ve dışarı çıkar çıkmaz ayakkabılarını bir hırsıza kaptırıp eve de yalınayak dönmek zorunda kalır. Manoel de Oliveiranın bu filminde ikinci dereceden bir tiyatro oyuncusu rolündedir. Kendisinin bir karikatürü adeta! Ama hiç gocunmamış görünür böyle şeylerden. Piccoliyi Piccoli yapan budur.

Onu en son, paraya kıyıp, sahnede Thomas Bernhard’ın Minetti oyununda Minetti rolünde seyretmiştim. Minetti piyesi, Minetti adlı gerçekten var olan bir tiyatro oyuncusunun (ki piyesin ilk sahnelenişinde rolü de bizzat Minetti oynamış) Baltık denizi kıyısındaki bir otel lobisinde kendisine Kral Learde başrol oynatma sözü veren ama bir türlü randevusuna gelmeyen bir tiyatro yönetmenini beklerken klasik bir Bernhard metninde olduğu gibi öfkeyle herşeye, herkese söylenip durmasından ibaret harika bir oyundur. 

Bu katman katman ironileri, esip savurmaları, gizlenmiş duygusallıkları Michel Piccoli elbette çok iyi biliyor ve Minettiyi harika canlandırıyordu. Eh, onun sinemada yıllardır başardığı da zaten bir karakter canlandırmanın her türlü katmanı, girdisi çıktısı ve ironisi ile uğraşmanın ustası olmaktı

Yerine benzer biri gelir mi, emin değilim.  

 

FATİH ÖZGÜVEN  



YORUMLAR




DİĞER HABERLER