Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Zor zanaat Poyraz kalmak!
Sezon: 2 Bölüm: 45

Çok sevgili Poyraz Karayel’ci, malumunuz kara haberlerden ötürü bende keyifler kaçıktı. İzledim ama konsantrasyon sıfırdı. Huzursuz, yerleşiksiz geçti bir koca bölüm. Dolayısıyla az ve başarabilirsem öz bir Özetliyorum olacak bu hafta. Verilen emekler adına…

‘Poyraz Karayel’di, Poyraz Topal oldu, Poyraz Umman olmaya doğru gidiyor.’ “Poyraz doğru olduğuna inandığı şeyi yaptı. Ben ona kızmıyorum.” demiştim geçen hafta. Aslında hala o yoldayım, değişmedi. Ama bir şey oldu, dikkat çekilmek istenen o asıl nokta, dikkatimi çekti. Yaptığın ‘kötü’ şeyler sonucu pişman olmak ya da olmamak. (3. Poyraz devrinde bizi ne bekliyor bilemem de bu ‘olmak ya da olmamak’ meselesi o dönemin başı. Bağlantılı her şey bu meseleye dayanıyor, hayırlar olsun.) Poyraz’ın doktoru öldürmesinden ziyade bundan zerre pişmanlık duymaması üstüne bayağı tartışılır bir durum aslında. Bundan sebeple, gel, otur Poyraz bir konuşalım seninle. Evet, bazı kötüler ve kötülükler, bazı kötüleri ve kötülükleri hak ederler ama yaptığın şeyden pişmanlık duymamak, hele ki konu ‘öldürmek’ ise, nereye kadar kaldırılabilir bir durum? ‘O adam’laşmayı seçtiğin an, doğru ve yanlışı arkanda bırakman gerekir ama ya kalbini? Kalp arkada bırakılacak bir şey midir? Ya da hayatının büyükçe bir kısmını ‘o adam’laşmadan geçirdiysen, ‘o adam’laştığın o körpe yolda ne kadar başarabilirsin kalbini girişte bırakmayı? İnsanı duygular değil, duygusuzlar öldürür. Sen karşındakini bomboş bir kalple suçlarken, sen de gidersen onun izinde, ne farkın kalır ki? Ha, intikam dediğin şey, kalbini portmantoya asıp, ateşe yürümek değil mi zaten dersen, ne derim onu da hiç bilmiyorum Poyraz. Duyguları kapatmadan intikam alınır mı? Kim kaybetmiş öyle bir şeyi, sen bulacaksın! ‘Bırak her şeyi, sal gitsin, daldın bir kere kor kor alevlere, el mahkum yanacaksın!’ desek, ee ne kaldı bizimkinden? Her şey kader! Sabahlara kadar otursak, konuşsak, sorsak, o masadan yine ‘Kader!’ diye kalkacağız di mi Poyraz? Sevip de kavuşamıyorsan, kader! Sevip kavuşmuşsan ama bin çeşit engel atlıyorsan, kader! Adil gibi bir ruh hastasının kanı dolaşıyorsa damarlarında, o baştan kader! Vallahi ben galiba pes ediyorum Poyraz, her durum ve her koşul da, kızsam da yanındayım ama anlam verme işi bende tükeniyor. Rahatlatacaksa seni söyleyeyim, bildiğim bir şey varsa sana dair, seninle ilgili, kalıbımı basarım dediğim: Zor zanaat Poyraz kalmak. Karayel’ler de uçuşmadan, Umman’lar da boğulmadan, Topal zehrine sokulmadan, sadece Poyraz olarak kalmak.

Hatırı sayılır sayıdaki, Whatsapp gruplarının tümüne sorduk, bırakın popüler yanıtı, bir mantıklı yanıt dahi alamadık! Niye bu ‘bir süre herkesten saklayalım’ muhabbeti? Gerçekten yani, niye? Bahsini ettiklerimiz, bıyıklı, rakılı, topuklulu koca koca insanlar yahu! Hayır, öğrenen üç gün sonra öğrense ne değişecek ki? Ha şimdi, ha sonra ne fark eder? Klişelere kapılıp asla boğulmayan benim çiçekli minnoş çiftim, gözlerinizden öperim, girmeyin oralara. Çıkışını bulursunuz da, ne gerek var karın ağrılarına şimdi?  Ne demiş Ekranella’dan Zeynep Gönenli, Cemal Süreya vasıtasıyla, “O kadar güzelsin ki artık o kadar olur.” Hep güzelsiniz, ‘dedem’leşirken, tripleşirken, içerken, ağlarken en çok severken güzelsiniz siz, gözünüzü seveyim yapmayın! Bölüm sonu, Meltem namlunun ucunda, Zülfikar delirmeye çeyrek kala. Şimdi ‘Meltem yiaaa bu, koskoca Meltem, ölmez yani!’ diye yayıla yayıla yazmak isterdim ama ı-ıh güvenmiyorum. Öldürmeseler, süründürüyorlar çünkü Reis’ler. ‘Hayırlısı.’ ne güzel kelimedir.  

1 2
Buse Savaş
18/02/2016 13:35
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR