Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yol
Sezon: 6 Bölüm: 7

 

YOL

Yüzüklerin Efendisi bir yol hikâyesidir her şeyden önce. Yazıldığı sırada henüz ana akıma mal olmamış bir mitolojiden beslenirken, yerel olma çabası yoktur, yerelliği atlayıp evrensel oluvermiştir hatta. Bunun sebebi de ne kurgusu, ne karakterleri ne de yepyeni bir dünya yaratmış olmasıdır; yol hikâyesinin çekiciliği geri kalan her şeyin daha rahat içselleştirilebilmesine yardımcı olur.

Yol’un çekiciliği vaat ettiği şeylerdir her zaman, yol dediğin mutlaka bir yere varmak zorunda da değildir, umudun, yeniliğin, değişikliğin ve en sonunda da tekdüze hayatımızdan kurtulmanın vereceği vicdan rahatlamasının fısıltısıdır; anlık bir hayal, bir rahatlamadır. Yüzüklerin Efendisi’nin 30 yaşında, bir devlet dairesinin dört duvarına sıkışmış, içi geçmiş konformist bir devlet memurundan, 13 yaşında, Antalya’ya yapılan bir otobüs yolculuğu sırasında hayatında eline ilk kez kalın bir roman almış hayalleri ve umutları olan çocuğa kadar herkese hitap ederek evrenselleşebilmesinin sebebi de o yoldur işte.

Game of Thrones birçok noktada Yüzüklerin Efendisi’nin mirasını kullanıyor malum, en başta GRRM olmak üzere kimsenin yadsımadığı bir durum bu; zaten sanat kendinden önceki eserlerin üstünde yükselir tarihin başından beri. Evet, fantastik bir dünya çizmek zaten bambaşka bir yol yaratır aslında, sanat tüketicisinin yoldan aldığı keyfi otomatik olarak katlar, seni yaşamak zorunda kaldığın bu pis dünyadan anlık da olsa çıkarmayı vaat eder çünkü. Ancak GoT’un esas aldığı miras; o yolu, neredeyse satırlardan –ve ekrandan- somut ve dolanmış bir ipmişçesine fışkıran karakter yolculuklarıyla harmanlayabilmesidir.

GoT bir karakter yolculuğu hikâyesidir her şeyden önce. Dolayısıyla aslında TV normlarına uymayan yavaş ve sakin bölümlerin kendine çok has bir çekiciliği var. Karakterlerin kolay kolay bir araya gelmemesinin sebeplerinden biri de bu, malum hayat denen yoluculukta yalnız deneyimlediğimiz her şey XP’leri bölmememizi, tamamen kendimize saklayabilmemizi sağlıyor. O yüzden Jamie’nin hikayesi yıllar sonra izlenebilir hale geliyor mesela. Ya da sezonun ana teması olan yeniden doğuşa çakılan selamla Hound’un geri dönmesi, yepyeni bir karakter yolculuğuna sürüklüyor izleyiciyi.

Tam da bu noktada Lost’tan bahsetmek lazım belki de. Hikâye anlatımı konusunda çığır açtığını iddia etmek yersiz olacak belki ama televizyon kodlarını baştan aşağı etkilediğini söylemek gerek. Karakter yolculuğunu anlatırken flashback’lerle yaptığı paralel kurgunun doyuruculuğuna ulaşmak birçok ana akım dizisinin hedeflerinden biri. Oldukça Lostvari bir GoT bölümü izledik nitekim. Açılış sahnesinde uzun zamandır görmediğimiz karakterin dönüşü, etik dersler veren ve sonunda verdiği tüm dersler yüzünden ölen bilge karakter, mekân seçimi, bir lideri takip eden insanların diktiği ne olduğunu bilmediğimiz anıt derken Lost adasına geri dönmüş gibi hissetmemek mümkün değildi.

1 2 3 4
Aras Bayram
07/06/2016 15:26
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR