Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yeşim Ceren Bozoğlu. Seviyorum be!
Sezon: 1 Bölüm: 19

 

 
Kimi yıllar sonra kavuşur, kimi nikah masasında ayrılır…

İkinci sezona erkenden başlayan O Hayat Benim, yazın ardından biraz hayal kırıklığıyla geldi maalesef. Öncelikle yıllardır görüşmemiş olan Hasret ve Mehmet Emir’in karşılaşma sahnesi, sallanan kafalar eşliğinde bir fiyasko oldu. Mehmet Emir’in minnoş eşi Fulya’nın “Bu adamın sahibi var yalnıızz!” diye haykırarak araya dalması da tuzu biberi oldu. Bahar – Ateş – Efsun üçgeninde ise nikahın basılması sahneleri en azından uzatılmadan geçti ama gerekli etkiyi yaratamadı sanki. Senaryo ilk sezon da zayıftı, bu bölümde de zayıf buldum. Bazı oyuncular o kadar iyi ki enfes kotarıyorlar ama bazıları da senaryoyla birlikte dökülüyor. İlk sezondaki tempoyu yakalamalarını umuyorum.



Bahar’ın, yollarda gelinlikle yürürken Efsun’a “Sen benim kardeşim falan değilsin,” demesini beğendim. Bizim için biraz az ama Bahar için iyi bir tepki oldu. Her ne kadar şimdilik ağlayarak Nuran ve İlyas’a sığınmış olsa da… İlyas demişken, “kızının namusuyla oynanmış baba” tribiyle canavar kesildi gibi ama Ateş’e attığı tokat? ahhahha Bahar bile ondan daha sert vurmuş olabilir. Baba-kız eski Türk filmlerindeki gibi Ateş’î ortalarına alıp bir sağdan bir soldan tokatlarla…


Uzun ömürlü evliliğin sırrı; eşlerden biri dominant diğeri pasif olacak.

Efsun’un İlyas tarafından bozulunca pısıp gidişini içimin yağları eriyerek izledim ne yalan söyleyeyim. Bir dizi karakterinin de kötülüğü karşılıksız kalmasın, sürünsün lan! Her taraf psikopat doldu, hasta keyifleri ne isterse yapıp, at koşturuyorlar. Ama şirret sonradan gemi iyice azıya aldı. Bölüm içinde birçok kere “ah elini şunun saçına bi dolasa da…” dedim; Bahar’dan bekledim yok, Nuran’dan ümitliydim, o da yok. Du bakalım, az kaldı inşallah. Nuran demişken, yau bu ne güzel ve ne gerçek karakter oluyor arkadaş! Evet biraz fazla bağırabiliyor bazen ama yeri geldiğinde aynı etkiyi fısıldayarak da yaratıyor. Efsun’a kredi kartının yanında cüzdanındaki bozuk paraları da attığı sahnede içim acıdı valla, üstelik tek kelime bile söylemedi Nuran. Yeşim Ceren Bozoğlu – seviyorum be!! Dizinin velinimeti.

Tarzı yalnızca bir günlüktü…

Neyse ki sezon finalinde yaptığım kehanet tutmadı; Hasret zengin olup Evropalar’dan dolu banka hesaplarıyla dönmemiş. Ya da öyleydi de yeni sezonda değiştirdiler :D Hasret terziymiş ve an itibariyle boncuk işi kovalıyor. Bravo, sevdim bunu. İlk anda kontes şapkasıyla gelip zengin havası yarattı, ama ertesi gün Gelincik Yokuşu stayla çiçekli basma bluzüyle bu etkiyi sıfırladı. Bu noktada eklemeden geçemeyeceğim, tek bölüm performansı değerlendirme için az olsa da, İclal Aydın bir enerji katmamış diziye. 18 bölüm konuşulan Hasret biraz fıss oldu yani. Ayrıca Hasret-Efsun sahnelerinde birbirini hiç tanımayıp yeni buluşan bir anne-kızdan ziyade, başka şehirden İstanbul’a yeni gelmiş arkadaşını gezdirirmiş gibi bir hava aldım.



Tam “Aha Sakine de yakalandı Nuran’a tüüü!” derken rüya olduğunu gördük ama o rüya da Sakine’yi korkutmaya yetti. Kendi gölgenden korkacaksın be bacım! Evinin yanmasının travmasına veriyordum, birkaç bölüme sen aydınlatırsın bu Yusuf Bey olayını diyecektim ama Adana burması bileziklerin de hatrıyla Nuran’ın suç ortağı olacaksın gibi görünüyor. Vicdanlarımızı satışa çıkarmayalım, lütfen ama! Bununla birlikte Nurancım ve Sakine’nin sahneleri de enfes oluyor yau.



“Ben de iyiyim, yoksullara falan yardım ediyorum!” Efsun’un çılgın kötülüğünü dengede tutmak çok zor görünüyor. Nitekim Bahar’a da annesine de dayılanırken gerçeklik sınırını aşmış gibi değil miydi sizce de? Ceren Moray’ı tebrik etmek istiyorum tekrar, o ağız yaymalar, o göz devirmeler vallahi elimin tersiyle çarpasım geliyor –ki şiddetin her türlüsüne karşıyım! Bahar da “Her şeyin farkındayım ama kötü olmayı tercih etmiyorum,” diyerek beklentimi doğruladı, anası gibi o da çizgisini bozmayacak demek ki. Yavrum, kaderin benzemesin inşallah! Ve bölümün en isabetli tespiti de o sıralarda Bahar’dan Efsun’a geldi: "Sen hastasın!" – evet canım, borderline. Teşhisi de avukat bey koydursun Adli Tıp’ta.



Ateş’in, yeni dönem görgüsüz erkekleri gibi, kocaman jipiyle Bahar’ın yolunu kesip kızın tepesinde dikilmek yerine, onun bindiği otobüse binmesi ve konuşmaya çalışması detayını sevdim. Fakat Ateş’in bütün bölüm herkese ve sadece “Çok sarhoştum, hiçbir şey hatırlamıyorum,” demesi tüketti içimi. Ayhh! Bundan sonra bırak içkiyi ağzına koymayı, bir Küçük Orhan Kural, bir Yeşilay Savaşçısı olur Ateş bu gidişle.



Sessiz sakin, tatlış, anlayış abidesi dediğim Fulya’nın da Hasret’in konağa gelişini saklamış olması enteresan değil mi? İlk başlardaki Fulya böyle biri değildi ya, neden onu böyle zavallı bir korkak haline getirdi sayın senarist hanımlar acaba? İlk sezondaki Fulya Hasret’i gördüğünü saklayacak biri değildi sanki.



Bizim de zamanında pek sevdiğimiz Orta Bahçe’nin merdivenlerinde otururken, Bahar’a Efsun’un kıskançlık hikayelerini hatırlatıp yarasını deşen yakışıklı ve sakallı arkadaş Onur, ders seçme karmaşası içinde birdenbire ortaya çıkıverdi. Bakalım rolü ne olacak diyeceğim ama Ateş’in ikamesi olarak falan düşünüldüyse durun bir saniye, ben bir güleyim ahahhahahhahha hiçbir paralel evrende Ateş’le rekabet edemez o yavru. Scooter’ıyla falan ancak İİBF kantininde sükse yapar ;) Bir de böyle bir moral düzeltme çabaları filan... Neyse ki tren istasyonudur, izbe yerlerdir falan feşmekana gidip avazı çıktığı kadar bağırarak stres atma modası geçmiş. Şimdi intihara teşvikle ters psikoloji var. Ahahah.



Akşam vakti gelip “AAAĞĞĞSSSIIIAAM” diye böğürüp kapıları yumruklayan Seçil? Şaka mısın acaba? Evin yandı o kadar ağlamadın, elin adamına gelince Asııığğm. Yürü git gözüm görmesin! Seçil’in de dobralığını seviyorum ama bunca yıl Efsun’u tanıyamamış olmasına inanamıyorum. Kızım sen bu saykoyu bilmiyor musun? Niye prim veriyorsun, niye gaz veriyorsun ona erkekler hakkında, çok uzmanmışsın gibi sanki? Kendi işine bak beş dakika hadi bakayım. Halan seni everebilir, sen onu düşün.



Birbirlerine gülerek “depresyondayııım unutulduum aldatıldııım” diye şarkı söyleyen çift, manyak mısınız olm :) Birbirine romantik romantik bakarak Hotel California’da dans eden çiftler gibisiniz Bahar ve Ateş. BahAt ahhasgd olmadı bu, AtBah da olmuyor. AtAr nasıl? Neyse Bahar’ın Ateş’ten hesap sormasını sevdim. Her öğlen kapısına dayanıp tekrar tekrar hesap sor Baharcım ;)



Son sahnede Nuran’ın Efsun’u kolundan tuttuğu gibi “Efsun benim kızım, beniiim!” diye haykırışı, 20. bölümün açılış sahnesinde elbette “ben baktım, büyüttüm”e bağlanacak. Keşke haksız çıksam da Nuran kendi kıçını düşünmeyi bırakıp gerçekleri açıklasa ama namümkün.



O yüzden, şikayetleri dikkate alan, arkası kırmızı yeleğini pek beğendim Mehmet Emirciğim’in “Demek konaklarda yaşıyorsun ha? Al sana konak!” diyerek Efsun’u Hasret’e paketlemesi çok klas bir hareket oldu. Doğru teşhis, isabetli çözüm! Artık boncuk işlersin orada şekerim hahahayt!

Öperim,

Merve
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR