Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yanlış doğruya, doğru da yanlışa çok kolay dönebiliyor
Sezon: 1 Bölüm: 11

Geçen hafta Hüseyin’in bakışları oldukça etkilemişti beni. Bu hafta açılışı onun yüzükleri takmak istemesiyle yaptık. Melek’in hem suçlu hem güçlü durumuna geçiş yaparak yüzükleri adamın elinden kapması doğal olarak Hüseyin’i daha da sinirlendirdi. Geçen yazımda da söylemiştim, yine söyleyeceğim; Melek hem Kaya’nın duygularıyla oynuyor, hem de Kaya kendi malıymış gibi keyfince bağırıyor, çağırıyor. Kaya içi dışı bir, saf bir adam. Bu kötü davranışları haketmiyor. Melek’i seviyorum; Hüseyin’le ikisinin o nakış nakış işlenen güzel aşkı kalbimde derin yerlere yerleşiyor yerleşmesine evet ama Melek’i sevdiğim kadar da kızıyorum ona. Ne olursa olsun, Hüseyin bunları haketmiyor. Adam senin için çocuğunu düşünmemiş, yuvasını anında dağıtacak kızım, sen hala neyin peşindesin derler insana… Hülya’nın kendi hikayesini anlatırken gerçekten de tüm anlatılandan o çocuğun Hülya’dan olmadığını mı çıkardın yani? Tamam mevzu önemli, çocuk Hülya’dan değil ve bu aile bireyleri için deprem etkisi yaratacak bir olay ama bundan sana ne Melek? Sen dinlesene kardeşini, azıcık ders almaya bakıp Hüseyin’e gitsene… Hülya'ya katılıyorum; "Yanlış doğruya, doğru da yanlışa çok kolay dönebiliyor..." Kardeşin, sevmeyen adamı kendine aşık etti; sen, seni seveni kendinden soğutmaya çabalıyorsun. Melek derhal kendine gelmelisin! Neyse Melek'e feryatlarımı bir kenara bırakıp asıl meseleye yani Hülya'nın neden çocuğu olmadığı meselesine geleyim; Cem gerçekten bu iş için Hülya'yı zorladı mı bilmiyorum ama eğer gerçekse, yani Hülya ablasına her zamanki ustalığıyla yalan söylemiyorsa Cem geldiğindeki bakışları az bile kalmış! O yüzsüz için Hülya'nın acilen birşeyler düşünmesi gerekiyor.  Bu kadar basit kapanmamalı bu iş...

Bu gerginliğin içinde Hülya ve Kerim’in dizinin o naif müziği eşliğinde telefonda sakince konuşmaları ve Kerim'in arabasız kalıp Hülya'ya doğru yürümesi çok güzeldi. Artık iyice alıştılar birbirlerine… Kerim sanki zorla evlendirilmiş bir adam değilmişçesine, cicim ayları yaşıyor Hülya ile. Yalnız Mithat Can Özer’in temiz sesinden dinlediğimiz Hülya şarkısı ne kadar da güzeldi... 

“Bir de bakarsın bu adam aşık olur,” demiş Mithat Bey ama Kerim’in artık bir bakmalık hali kalmadı ki, aşkın en güzel halini yaşıyor kendisi şu sıralar... Yalnız anlayamadığım bir şey var bu adam neden devamlı herkesin içinde soyunup duruyor? İçeri gitsene, adam akıllı üzerini değiştir Kerim’ciğim, tamam Almanya'da yaşadın, Avrupa görmüş insansın ama fazla mı rahatsın ne? Yine de Hülya ile ikisinin son bölümlerdeki sahneleri çok sevimli... Özellikle de Hülya Kaya'yı kovalarken Kerim'in gelmesi ve onun kovalamayı bırakıp da spor yapıyormuş gibi görünmesi ve de bilmediği halde çiğ börek yapmaya çalışması...

Seni gördüğüm zaman dilim neden tutulur

Seni gördüğüm zaman güller elimde kurur

Seni gördüğüm zaman hayat sanki son bulur

Gözlerine bakınca dünyalar benim olur...

Bu mükemmel şarkı eşliğinde Hülya ve Kerim aşk sarhoşu olup, kendilerinden geçerken ikisi de başlarına geleceklerden habersizdi. Ertesi gün Hülya, Cem'i ayakta uyutup verdiği parayı geri alırken; Kerim de hastaneye Filiz'in yanına gitti. Kerim’in çok düşünüp aldığı kararları Filiz'e anlatmamasının sebebi Hülya'ya artık ciddi anlamda değer vermeye başlamasıydı. Asla haberi olmayacak diyordu ama Kerim'in atladığı birşey vardı; Hülya bunu öğrendiğinde canına okuyacaktı! O kadar okullar okuyan Kerim, bunu nasıl tahmin edemedi, bilemiyorum ama benim bildiğim tek bir şey var o da Burcu Biricik bu rolün hakkını sonuna kadar veriyor ve tüm fırsatlarını değerlendiriyor. Kocaman alkışlar...

1 2 3
Gülşah Şençiçek​
20/04/2016 10:57
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR