Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yaman’ın tozu, Mira’nın pudrası
Sezon: 1 Bölüm: 21

Yaman şükür kahkülü bıraktı. Alnından saç çıkacaktı.

MedCezir’in Uludağ’a bir kala bölümü, o kadar yerlileşmiş bir The O.C. olmuş ki sormayın. Kaçak elektrikler mi yoktu, son anda yetişen iyilik melekleri mi yoktu, ondan sonra azgın itici orta yaşlı kadınlar mı yoktu.. Tam yerel olaylar yani. Bu yüzden birazcıcık içim şişti. Yaman’ın annesi tabaklardan, örtülerden bahsederken sonra o Eylül’ün triplerinden falan. Allahtan Mira ve Yaman yetişti de durumun ajite edilmesinden kurtulduk.

Yaman şimdi Tozludere’de yeniden bir hayata başladı. Tamamen destekliyorum annesinin yanında olmasını. Ancak çocuk Mira’nın tacizlerinden yine kurtulamadı. Bırak çocuk iki dakika daha uyusun ya Mira. Ne o öyle sabahın köründe arıyorsun? İnsan alarmına bile lanet eder durumda oluyor sabah sabah. Bak çocuğu kendinden soğutacaksın haberin olsun. Zaten akbabalar etrafta dolaşıyor. O spor salonundaki mikrop kadın gibi binlercesi vardır ben sana söyleyeyim. Çok korkunçtu o kadının olduğu sahneler. Ne zaman ‘’Yaman,’’ dese böyle içimden bir şeyler koptu. Her seferinde dedim gitti çocuğun ırzı. Yaman işinden de oldu ama kurtuldu çok şükür o kadının sapıklığından. Bu arada Yaman yine hemen iş buldu. Üstelik Nevin de! Bunlar gerçekten iş bulma konusunda çok hızlılar. Ama Yaman bulmasın da ne yapsın zaten. Halde hesap kitap işinde Yaman, kasa taşıma işinde Yaman. Sonra spor salonunda havuzundan salonuna, sahalardan kafeteryaya Yaman keyfi yani. Her işi yapma yeteneği var çocuğun. Neyse en sonunda Yine Ne Varsa Onda Var Ender’in yanında işe girdi çok mutluyum. Kaçak elektrik olayına gelirsek, sevmediğimi söylemeliyim. Orkunstar sen bu işlerin adamı değilsin ya, bırak artık. Hasan’ın korna çalmasına verdiğin tepkiye yakıştı mı hiç? Hasan’ın oyunu sandım ama Belalım da biliyormuş. Ne gerek vardı Orkun’u bu küçük entrikalara sokmaya tekrar? Yaman’ın kafasına kuş pislese, kuş gidip Orkun’un koluna konacak yakında. Orkun da ‘’Aferin Lord Gaga!’’ diyecek ya da Hasan deri eldivenlerle halde elma çalacak, Yaman’ı suçlayacaklar; sonra da Hasan, Orkun’u arayıp ‘’Pamuk Prenses operasyonu tamam,’’ diyecek. Orkunstar’ın çok daha iyi hikayeleri var ya. Neyse ama silahı bilmediğini öğrendik. Görür görmez ruhsat sorgulaması yaptığına göre daha önce görmemişti. Aptal Hasan da, Orkun kendisiyle ilk kez konuştuğu bölüm kovuldu, oh olsun. Hasan’ın, Orkunstar’ın imkanlarıyla Yamanlar’a kötülük yapmasının bitmesinden daha çok Belalım’ın o pislikten kurtulduğuna sevindim.


Uludağ’a, Yaman’ın da Orkun’un da gelmeyeceğini sanan Mira; Tan’ı hastaneden çıkarmayı planlıyor.

Mira deseniz bu bölüm kitlelerin nefretini toplayan konuşma tarzını bırakmış. Ben seviyordum ya öyle konuşmasını. Yastıklara filan sarılıyordum o öyle konuşurken. Neyse işte Mira bu bölüm Yaman ile ilişkisinde çok olgundu. Galiba bölüm başında Çokoprens’in boynundan aldığı o öpücük yüzünden bir kontrol sistemi geliştirdi kendine. Bu bölüm self kontrol yapan tek kişi Mira değildi. Hale de gayet sakin gözüktü. Tabii Hale’nin, Uludağ’da Mira’yı çığ altında bırakıp kaçma ihtimali var ama (nasıl olacak bilemedim çığ olayı tam Hale’lik, çok fantastik) şimdilik iyi gibi. Ben Mira ve Hale’nin ilişkisini çok seviyorum. Çok dolu bir ilişki. Keşke Hale daha önemli olsa, tekrar araları düzelse falan. Eylül ile Mira birbirlerini hiç tanımıyor gibi. Ömürleri boyunca iyi anlaşmışlar. Böyle en yakın kız arkadaşlık olmaz, hiç çekişme yok. Mira ile Orkun’a gelirsek, ben bu yakın arkadaş muhabbetlerinden çok memnunum. Beraber tam bir Golden Princess Team değiller mi? Ama bunlar konuşurken Yaman’ı görünce Orkun yanlış anlaşılacak bir şeyler yapacak sandım, korktum (böyle şeyleri hiç sevmem de,) ama olmadı şükür. Aksine Mira, Orkun’a dokunarak veda etti. Ben Yaman’ın da tutumunu sevmeye başladım artık. Hiç kıskanmıyor filan. Beyliceler’e devam ettiğimizde Sude’nin kafasına Asım Şekip Kaya’yı koyduğunu resmi olarak gördük. Orkunstar ile Sedef&Faruk kafeye gizli giriş sahnelerinin beni çok zevklendirdiğini söylemeliyim. Orkun-Sude ilişkisi olacak mı, olmayacak mı hiç belli de olmuyor. Bir diyorum çaktı elektrik, bir bakıyorum yok gibi öyle bir şey. Neyse benim hala umudum var. Anasının kızı Mira, aynı Sude’nin Sedef ile uğraştığı gibi, o akbaba kadınla da Yaman için uğraştı. Kadının eli çenesinde diye, Mira’nın da portakal suyu isteyerek elini öyle yapması çok güzeldi ya. Beyliceler’in en şekeri ise Beren’di. Ben o kızın davasına bayağı bayağı gönlümü koymuş durumdayım. Kıyamam nasıl ağladı, çok gerçekçi olmuş. Beyliceler’in kadınları böyleyken, Faruk ise, şimdilik huzur bulmuş ama bu huzurun içine her an edebilecek kadar arıza olan Sedef ile kafe açma hazırlıkları yapadursun; evdeki tıfıl paçoz, Almanya’daki kıvırcık paçozdan akıl almaya başladı Faruk hakkında. Leyla ile Ayşe, şirketi kurmuşlar, kim düşerse diye bekliyorlar ben söyleyeyim. Ancak Sude ile Sedef sizi fark ederse, öyle Tuğçe’nin annesine gerek kalmadan bir dakikada sizi bitirip, kendi maçlarına dönerler haberiniz olsun süprüntüler!


Mert’in ilk kez bir tişörtünü beğendim, Eylül de bu bölüm hakkını yemeyeyim iyi giyinmişti.

Dizinin gençleri gibi biz de aynı şekilde Bir Küçük Eylül Meselesi’ni bekliyoruz ama ben Eylül’e hala gıcık oluyorum. Ya Mert ve Eylül güzel başlamıştı ama şu an resmen Mert, Tuğçe’nin hakkı. Önce bir Tuğçe ile olsun Mert bari. Hem Eylül’ün biraz burnu sürtülür. Eda desen saçını mı boyatmış ne olmuş, bu bölüm o kız ilk kez gereksiz gelmedi bana. Resmen sevdim hatta. O imalı bakışları, Hale’ye arka çıkması falan güzeldi. Bu bölüm bir de tekrar Orkun’un yancılarından hangisinin hangisi olduğuna emin oldum. Bir daha ezberim bozulsun istemiyorum. Tamam sarışın olan Burak, ama eğer yine Doruk’un arabası için onu ararlarsa çıldıracağım. Gerçi belki de malları ortak, bunlar ciddi ciddi beraberler.


Ender insanüstü olduğunu bence hiç üşümeyerek kanıtladı.

Hiç çekilmeyen depresyondaki Selim’in asilzade karısı Ender, bu bölüm kıskançlıktan neler yapabileceğini göstererek, aramıza inebileceğini kanıtladı. En son çocukları Uludağ’a gönderirken kibrinden aşağıya inmese de, insansı huylarını ortaya çıkararak mütevazılık yaptı. Bir de şu cart renkleri bıraksa keşke. Hayır karalar bağlamasın da, o saça bu renklerle Pleasantville’deki ilk renklenen insanlar gibi duruyor diğerlerinin yanında. O böyleyken kocası Depresif Selim de Orkunstar’a özenip, moda ikonu olmaya çalışıyor galiba. Ama Selim’ciğim, bunu da yüzüne gözüne bulaştırdın! O neydi ya? İlla krem ceket ve üstüne kolları olmayan koyu mavi bir ceket giydin diye, aynı renklerin olduğu bir boyunluk takmana gerek yoktu. Çantanı da ayakkabılarına uydur da tam olsun bari. Zaten o yelek gibi şey korkunçtu. Neyse Reyhan Arsen’in ciddi ciddi kızı Asım Şekip Kaya’dan, onu anladık. Bakalım kız ne zaman çıkacak? Ne zaman Yaman ile aralarında bir şeyler olacak? Asım Şekip Kaya da bu bölüm, Sude’ye ayrı flört, Reyhan’a ayrı flört yaptı. E bir de sevgilisi var zaten. Gücüne hayranım Asım Şekip Kaya.


Mira: Yaman saçların mı yağlı senin?
Yaman: İstediğin yağ mı değil mi?


Mira ile Yaman’ın Tozludere’deki evde, Mira’nın saçının teli bile belli olurken; Yaman’ın buğulu olduğu slow motion ayrılık sahnelerinden sonra Uludağ yolculuğu öncesi kavuşmaları güzeldi. Zaten biliyorduk ikisinin de gideceklerini ancak, gitmeyen herkesin teker teker Glee tarzı ikna sahneleriyle Uludağ yoluna düşmesi güzeldi. Yaman’ın bikiniler içindeki Mira’ya uzaktan amcasını görmüş gibi bir tebessüm atmasını bir kenara bırakırsak, Mira’nın Yaman’ı yanaklarından avuçlaya avuçlaya sevmesi çok şekerdi. Bebeği gibi seviyor valla. Haftaya Sevgililer Günü ve Uludağ temalarının beklentisi çok büyük. Eylül ile Mert ortaya çıkar tamamen bence. Ve belki de bir sürpriz, Yaman ile Mira level atlarlar. Bilinmez, göreceğiz.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR