Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Yakalandın Civan, sobe!
Sezon: 1 Bölüm: 7

Civan'ın kutusundan Yelda çıktı.

İşgüzar ablamız Hüsne’nin yüksek çabalarıyla İtalya’dan İstanbul’a gelen Yelda, Arife’nin de katkılarıyla evin adresini bulup Celepoğulları’nın mekânına ulaştı. Ev ahalisinin şaşkınlığı bir yana en büyük şoku iki şen çocuk gibi birlikte eve dönen Yadigar ve Civan yaşadı. Diziye Yelda rolüyle dahil olan Didem Soydan tercihini başarılı buldum ben. Sanki dizide bir eksik oymuş gibi tam yerine oturdu bence. Oyunculuğu da gayet başarılıydı. Neyse.. Dönelim diziye. Yadigar kızımızın ‘her şey yoluna giriyor, Halil’i de boşar, hazır Civan’ı da alırım’ tadındaki rüyası Yelda’nın sihirli değneğini değdirmesiyle puf!.. Uçtu gitti.. Bu arada Yelda’nın gelişi Yadigar’dan başka Hatçik’i de pek mutsuz etti. Civan geldiğinden beri Hatçik’in kendi kendine hallenmesine bayılıyorum. Yelda’ya evi dar edecek gibi bir hali var. Suratı beş karış o geldiğinden beri. Hasılı Yelda’nın işi epey zor görünüyor. Zira Civan evdeki tüm hanımların gözdesi.

Dizinin –bana göre parlayan yıldızı- Hüsne yine harikalar yarattı. Yelda’nın getirdiği hediye Pisa Kulesi’ni Yunus’a verip "ne edecem ben kuleyi, zaten yamık," deyişine sesli güldüm. Yelda ve Civan’ı aynı odaya yerleştirme planı da muhteşemdi. Bütün gününü planlar yaparak geçiren, her durumdan kendine vazife çıkaran Hüsne, işgüzar Türk kadının ekrana yansımış silueti gibi. Bu arada akşam yemeğinden hemen sonra uyumaları çok garip geldi bana. Hadi çocukların uykusu geldi diyelim, bütün ev ahalisi mi masadan kalkıp yatağa koştu? Gerçi Yadigar, Civan balkonda, halalar yatakta, kızlar da odalarında sohbet ettiler uyumak yerine. Ama ben sofradan sonra bir kahve, bir çay içilsin bekledim yani, ne yalan söyleyeyim. Kocaman bir ailenin yemek masasından kalkıp odalarına çekilmesi Ziyagiller olsa neyse ama Celepoğulları’nda olmadı bence.


Evin babası Bahattin kalabalık aile olmayı seviyor.

HOŞGELDİN YADİGAR USTA!

Yadigar Usta.. Bence yakıştı. Bahattin’in vicdan azabı kendine yeterken bir de Yadigar’ı el kapısında çalıştırmaya gönlü razı olmadı. Gerçi Bahattin babacan adam. Yadigar’ın emanetine hıyanet etmiş olmasaydı da onu yanına alırdı. Civan da eniştesini tanımış ki onu can damarından yakalayıp Yadigar’ı ait olduğu yere teslim etti. Böylece Yadigar aslında sahibi olduğu işyerine işçi olarak girdi. Şimdilik.. Yadigar’ın mutfak sahnelerinde İkinci Bahar geldi aklıma. Ne güzel sofralar kurardı Ali Haydar Usta.. Henüz Yadigar’ın kurduğu bir sofraya şahit olmadık ama dizinin yemek sahneleri ağız sulandırıyor. İddiaya girerim diziyi izlerken en yakın restauranttan lahmacun ya da içli köfte sipariş eden bir dolu insan vardır. Diziyi izlerken sık sık irademize sahip olmak durumunda kalacağız vesselam.Hazır konu mutfaktan açılmışken Yelda ile Yadigar’ın ilk kapışmayı mutfakta yapması iyi düşünülmüş. Yadigar’ın yumurtaları tek elle kırması ayrıntısı da gözden kaçmadı. Büyük özgüvenle ‘sen çekil bakim, yemek benim işim’ mesajı verip Yunus’un katlettiği kıyma yüzünden zedelenen imajını ilerleyen bölümlerde nasıl toparlayacak merakla bekliyorum.

BİR ÇİFT TERLİK UĞRUNA…
Arife cephesinde yeni bir şey yok. Mahir hala Arife’yi asker arkadaşı gibi görüyor. Ama Arife n’apsın? Bu kadar tesadüf ancak dizide olur zati türünden mantık dışı bir takım hareketlerle kör kütük bir kara sevdanın kucağına itilmeye çalışılıyor. Acaba Ali ve Mahir için bu denli saçma sahneler yazmak zorunda mısınız?’ diye sormak isterim senariste. Gece yarısı arabayı sevdiği kızın evinin önüne çeken ve üstelik yolun orta yerine park eden birinin aynı zamanda o kızın babasından da feci şekilde tırsıyor olması ne kadar mantıklı sizce? Yalnızca kızın odasının ışığını görme arzusu hoş. Bu ayrı. Doğal ve samimi bir ayrıntı. Ama güya gizli yapılan bu işte arabanın yolun orta yerine kabak gibi bırakılması nedir Allah aşkına! Hadi bıraktınız tamam, sonra Arife neden Ali’yi değil de ondan daha uzakta olan Mahir’i görür anlamadım. Ali de görülmeyecek, ufak tefek bir çocuk gibi durmuyor hiç. Hadi tamam duvardan göremedi diyelim. Peki Mahir niye Ali’ye ‘sen kaç,’ diyor onu anlamadım. Aslında anladım. Bütün bu sahne Mahir bilmeden Arife’ye kalpli terlik versin diye yazılmış. Ama üzgünüm. Olmamış. Daha mantıklı ve keyifli bir yolu mutlaka vardır o terliği vermenin.


Yelda, Civan ile Yadigar arasında bir kara kedi

Yadigar feleğin sillesini yemiş. Umutla Civan’a sarılacakken tam, hop Yelda çıktı karşısına duvar gibi. Hem nasıl duvar. Kapı gibi belediye nikahıyla çıkıp gelmiş. Meğer bizim Civan oğlan sessizliğinin ardına koca bir hikaye gizlemiş.Biz Yadigar cephesini izledik hep bugüne kadar. Civan bize kapalı bir kutuydu. Bugün aralandı o kutu. Civan’ın hikayesi bundan sonra başlıyor. Artık şartlar eşit. İkisi de evli. Ve Yadigar gibi Civan da muhtemelen boşanmanın eşiğinde. Hatta o evrak da boşanma kağıdı falan. Ama kadın milleti. Civan’ı gözden çıkaran Yelda onun çocukluk aşkına bakışını görünce tüm fikrini değiştirir. Kıymetlenir Civan şimdi. Ve bize de bu keyifli hikayeye tanıklık etmek düşer.

Haftaya görüşmek dileğiyle...

 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR