Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ve Şura’nın yüzünde yarım vedalar belirir
Sezon: 1 Bölüm: 6
Kurt Seyit ve Şura’nın ortak noktaları kürkler ve hamamlar.
 
Artık giriş kısmı bitti ha ne dersiniz? Savaş, baş karakterler için bile ‘adil dünya inancı’ kavramını hiçe sayarak ilerliyor. Şura’nın normal seyretmesi gereken hayatında, kotilyonunda tanıştığı Kurt Seyit’e masalsı aşkı olmalıydı. Ancak öyle olmadı. Şura ve Kurt Seyit de gerçekten/savaştan etkilenirken, aralarında başka dinamikler oluştu.

Annesinin fitne dolu mektubunu alan Kurt Seyit koşa koşa babasının yanına gitti. Güçlü bir ifadesi vardı babasıyla konuşurken ancak hafif titrek ses, yalpalayan yüz mimikleri kendisini ele verdi. Kurt Seyit tam bir görev adamı. Çar’ın neden en değerli subaylarından olduğunu anlayabiliyorum şimdi. Aşık adam olarak paha biçilemez, çok değerli. Mirza Eminof’un oğulları çok şükür ki babalarına çekmemişler. Mahmut konusunda da fikrim çok değişti. Bu bölüm o kadar organizeydi ki hayran olmamak elde değil. Pusmuş Yılan Havva ve bebekleriyle kaçacaklardı ne güzel ama işte bağlar, bağlar, bağlar. Eminoflar’ın en küçüğü Osman’a sonra değineceğim. Bu gece burada hüzün var.

Kurt Seyit ve Şura’nın kadın karakterleri her biri başka bir büyüyle ortaya çıkmaya başladılar. Şura bu bölüm aşkına büyük bir yas ekledi: Kurt Seyit ile aşklarının asla bir peri masalı olmayacağı gerçeği. Hayallerini gömerken olgun bir kadındı. Barones Lola, kaypak karakterine Kurt Seyit’in yaşadığı haberiyle insansılık kattı. Valentina bekleyişte ama eli kulağında(zaten çok sevdiğim bir karakterdir Valentina’nın sahip olduğu). Havva, her ne kadar Seher Kalfa safını belli edip Şura ve Tatya’nın yanında dursa da buna bozulup hinlenmedi, doğru bildiklerini güzel bir tarzda anlattı. Esas kadınsal mevzular tamamen Tatya ve Güzide arasındaydı. Güzide, Tatya ve Celil’i görünce delirip onları öldürür sandım ben aslında. Hatta Güzide, Celil elini öpmek için eğildiğinde ne yapacağını şaşırdığı için Celil ona aşık olacak diye çok korktum. Ama korkular o kadar da geçerli değil ha? Bu bölüm nasıl Aluşta’ya veda ise benim için de Güzide nefretine vedaydı. Tatya ve Celil gerçeğine, hemen gidip kendisini feda etmesi es geçilmemesi gereken bir durumdu. Tatya’nın Celil’in hayaliyle uçuştuğu sahnede, Güzide de yanlarından geçti habersiz. İki kadının kısa kesişmeleri, Tatya’nın hep o haliyle hatrımızda kalacak oluşu ve Güzide’nin acıyı damıtması beni büyüledi diyebilirim. Celil ve Güzide’nin birbirlerine dolanan hayatları hayırlı olsun!

Her şeye rağmen Petro'da bir iyilik aramıyorum, var zaten.
 
Mantosunun astarının gözüme batmasından Petro’nun bu bölüm delireceği belliydi. Artık nefretliksin Petro, söylemeliyim. Hayır bir yanım kıyamıyor ama bir insan nasıl bu kadar ardı ardına kötü olabilir. Bence bir insan sürekli kötü olamaz ama Petro hep kötü hep kötü. Hadi bölümün başında sane geçen hafta verilen şansı kullanamadın, neredeyse Celil’i vuracaktın, sonrasında insan bir kendisinden korkar, frenler yani. Ben o Celil’i neredeyse vurma sahnesinde Petro’nun bütün duygularını aldım. Geçişler falan o kadar harikaydı ki, kötülüğü asla kutsal topraklara geçemeyecek kadar tescillendiği halde onda çok içten bir taraf buldum. Şura’ya açık açık niyetini belli etti etmesine de, bu Petro herkese bir farklı oynuyor. Bu yüzden bütün kötülüklerini tek başına yapıyor. O kadar oyunu dalavereyi nasıl tek başına yaptığını aklım almasa da-ki ben dizilerde kötüler konusunda uzmanımdır- bu yalnızlığın, kötülüğünün uzun soluklu olmasında büyük rol oynadığını düşünüyorum. Eğer bir ortisi veya ayak adamı olsaydı çoktan yakalanmıştı. Büyük beceri gerektirse de Petro’nun yolunda hainlere gerek yok, hep tek ve tek başına. Petro’nun bunca yıl sinmiş kötülüğü galiba bu yüzden. Babasının intiharını öğrenince ne tepki verecek bilemem ama buz mavisi mantosuyla dönemin moda ikonlarından olduğunu kanıtlayan Mişa’yı tuzağa düşürüp tam öldürecekken Osman’ın olaya karışması, Petro ve beni karşı karşıya getirdi. Tamam Petro, Birkan Sokullu ve senaryonun gözlerine kattığı harika bir sıcaklık, derinlik var ancak Osman’a kıyarak beni karşına aldın. Orada da Osman’ı peşinden kovalayarak acımasızca vururken Kurt Seyit’i görünce, geriye dönüp ateş ettin ya, bir de Mişa’ya suç atıp Kurt Seyit’e onu öldürttün ya kanım dondu, hala buz gibi. Hızlı düşünen aklının hayranlık uyandırdığı gerçeği mevcut olsa da, hayır bu sefer seni ben bile kurtarmayacağım!

Şura’nın yüzünde hep anne ve babasına edemediği vedayı görecek artık.
 
Özlediğimiz sıcak, anlayışlı, gerçekten iyi olan, doğruların arkasına saklanmayan kahraman Kurt Seyit ise bu bölüm gerçek bir sınav verdi. Aluşta’da güneşli bir gündü, güneşler sadece Kurt Seyit ve Şura değillerdi. Anne-babaların doğruları ve çocukların hayatları, Kurt Seyit’e bir vedayı bile çok gördü. Geçen hafta sayıp döktüğüm Mirza Mehmet ve Zahide, bütün büyük sözlerine rağmen Kurt Seyit ve Mahmut’u görünce onları bağışladıklarını belli ettiler. Zahide, Mahmut’u korumak için öldü, Mirza Mehmet de Kurt Seyit’in kollarında huzurla öldü. Şimdi önemli sınav, Kurt Seyit bunun acısını Şura’dan çıkaracak mı? Uzun süre hayır, ancak ilişkileri ikisi arasındaki problemlere döndüğünde elbet ortaya çıkacak bu, çıkmalı hatta. Kurt Seyit ve Şura’nın ilişkilerinin bu yeni cephesi aralarındaki aşka daha çok inandıracak eminim.

NOT: Bu ne ya? Selim’i sevmiyorum dedim adam hapse girdi, Mirza Mehmet ve Zahide’ye beddualar ettim hemen tuttu ve sonuç ne oldu? Onlar oynadılar gittiler, ben üzüldüm burada. Yok bu bana bayağı ders oldu, bir daha asla. Herkesi çok seviyorum!

Osman yine tam bir joker olduğunu gösterdi. Umarım deste bu kadar eksilmişken jokerden de olmayız.
 
Eminoflar’ın en bonuslusunun Osman olduğunu hep söylemiştim. Şura’yı düşünürken ağabeyi adına masumca sevinmesi bir köşede dursun, isyancılar baskın yaptığında çatışması falan artık küçük olmadığını kanıtlıyordu. Peşinde Osman’ı öldürmek için gelen Yasev’in kardeşinin milyon denemede Osman’a isabet ettirememesi ve Osman’ın tek atışta çocuğu yıkmasından bahsetmiyorum ama Osman ölmesin! Atarlı ama Winnie The Pooh kadar bebek Osman ölmesin. Şimdi Petro uzakta kaldığı için ve Osman, Kurt Seyit ve Şura ile İstanbul’a yol aldığı için ölmeyeceğini düşünüyorum. Bir yandan da drama sanki Osman’ın mezarının deniz olacağını söylüyor bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var Osman ölürse, Petro benim için biter!

İstanbul bu çıkmazdan sağ kurtulanlarla ve yeni yüzlerle devam edecek, hazırlığımızı iyi yaptık ama Kurt Seyit, Şura, Petro, Celil, Valentina ve Güzide kayıplarını asla unutmayacaklar. Ağız ishali olmuş dediğim Zahide için bu kadar üzüldüysem, güzel günler bizi bekliyor.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR