Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Time Heist: Bu bir banka soygunudur!
Sezon: 8 Bölüm: 5

 

Doctor Who bu hafta 5. bölümüyle ekrandaydı. Stephen Thompson ve Steven Moffat imzalı bu bölüm herhalde sezonun şimdilik en iyisi. Sezon her bölümde ritmini daha da iyi bir şekilde buluyor. Hele de 7. sezonda kitleyi pek de tatmin etmeyen bölümlerden sonra en azından böylesine bölümler iç açıyor.

Bu bölüm öncelikle yeni Doctor’un tam anlamıyla sorumluluk alıp bize bir şeyler yaptığını hissettirdiği bölüm oldu. Zira sürekli Clara’nın kıskacındaymış gibi geliyordu bana. Daha önceki bölümlerde muhabbeti geçtiği gibi sanki Doctor’un bir bakıcıya ihtiyacı varmış hissi artık yavaş yavaş ortadan kalkıyor.


O kadar emin olma Doctor?

Doctor ve Clara bir konuşma içerisindedirler. Sıradaki durakları için Doctor sağlam bir plan yapar fakat Clara’nın Danny ile önemli bir buluşması vardır. Haliyle pek Doctor’a ayak uyduracak durumda değildir. Fakat aniden salonun ortasına park etmiş olan TARDIS’in telefonu çalar. İkisi de bu gizemli kişinin kim olduğunu bilmiyorlardır. Clara o telefona yanıt vermemesini ister zira bir şeyler olacaktır ve Danny ile olan buluşmasına gidemeyecektir. Elbette bir zaman yolcusu için bunun bir önemi yok.

Peki, kimdir bu telefonu arayan? Hemen aklımıza bir kez daha “dükkândaki kadın” geliyor. Hani Clara’ya numarayı veren o ilk kişi. Elbette onun dışında da başka kişiler olabilir. Doctor ahizeyi kaldırır, kulağına dayar ve hop! Bambaşka bir yerdedirler. Bir masanın etrafında Clara, Doctor ve diğer iki kişi oturmaktadırlar. Ellerinde Hafıza Kurdu vardır. Hani geçmiş günlerden hatırlayacağınız, bir ısırığıyla son yaşadıklarınızı silen kurtlar.

Gizemli biri daha…

İşte macera da buradan sonra başlar. Hepsi aslında buna maruz kalmayı kendileri istemişlerdir. Kendi seslerinden bu işlemi onayladıklarını duyarlar. Ardından masadaki çanta açılır ve kendisine Mimar diyen, yüzü kapalı kişi konuşmaya başlar. Görev galaksideki en güvenli banka olan Karabraxos’u soymaktır.

Bundan sonrası kahramanlarımız için çok ani gelişir. Varlıkları tespit edilmiştir ve yok edilmek üzere güvenlik kapıdadır. Aniden oradan kaçarlar. Bu arada diğer iki kişi de farklı özellikleri yüzünden oradadırlar. Psi, gelişmiş bir insan türüdür. Her türlü bilgiyi beyninde depolayabilmektedir. Ayrıca iyi bir hırsızdır. Diğeri ise Saibra, mutant insan. Dokunduğu her DNA’ya bürünebiliyor. İkisi de bölümün ilerleyen dakikalarında çok iş yapacaklar.

Daha çok dinleyici gibi…

Karabraxos için fazlasıyla güvenli demiştik ya, işte bunun en büyük sebebi de herkesin ona Anlatıcı (Teller) dediği, türünün tek örneği olan, insanların düşüncelerini okuyup, onların hafızalarını silebilen bir canlı.

Bankanın içerisinde olaylar çok hızlı gelişir. Kahramanlarımız Doctor’un önderliğinde talimatları yerine getirmeye çalışırlar. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki, cidden olayların akışına yetişmek neredeyse mümkün değildi bu bölümde. Ama bu her zaman özlediğimiz, kaçma-kovalamaca sahnelerinin de gayet yerinde olmasındandı.

Bölümün sonunda Psi ve Saibra’nın niye bu bankayı soymak istediklerini öğreniriz. Zira hepsinin buraya bir geliş amaçları vardır. Sadece bunu hatırlamıyorlardır. (Hafıza Kurtları hatırladınız mı? )

Bölüm boyunca Mimar’dan nefret eden bir Doctor görürüz. Bunu sıkça dile getirir. Zira Bu 2000 yıllık adam neyi, niye yaptıklarını bilmiyordur ama yapmak zorundadır. Nihayet bankanın merkezine ulaşıp, kendilerinin oraya gitme sebeplerini öğreniriz. Clara ve Doctor bu işin de üstesinden başarıyla gelirler. Özellikle Doctor son bölümde tam da bizim adamımızdı. Zira böylece bölümün sonunda telefondaki kadın meselesi de çözülür. Heyecanlanmayın. Dükkândaki kadın değil…

Peki, kim bu Mimar sorusunun yanıtı için ise zaten neredeyse diziyi izlerken pek bir seçenek yoktu. Dünyanın en güvenli bankasına öylece girip, sağa sola çanta yerleştirebilecek tek bir kişi vardı. İşte belki de bu yüzden bölüm son dönemdeki en güzel bölümlerden birisiydi.

Minik göndermeler…

Bölüm diğer bölümlerden ve hikâyeden uzak gibiydi. Sadece bu sezon belli ki genel bir hikâyenin parçalarına tanıklık edeceğiz. Doctor’u tanıyacağız. Seveceğiz, alışacağız gibi geliyor bana. Son sahnelerde ise Matt Smith’in papyonuyla uğraşılması ise bana artık bitsin dedirtti doğrusu. Ama bu tarz şeyler fazlasıyla eğlenceli geliyor.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR