Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
The 100: Acıları dindirmek için anıları yok etmek gerekir
Sezon: 3 Bölüm: 6

  Kana karşı kan akmasın sözünü öpüşerek mi mühürlesek? - Lexa

Bir önceki bölüm Clarke, Lexa’yı kana kanla cevap verme, barış istiyorsan bunu ilk sen yarat, özünde bir konuşmayla ikna etmişti, bu bölüm de onun tohumlarını gördük.
Bir önceki bölümden aklımda kalan elbette bu değildi. -Bellamy, tahminleri tabii ki doğru-

Dördüncü bölümde ona yönelttim tüm soruları, beşinci bölümde Clarke’ın yüzüne yüzüne haykırdı. Böylesi daha bir güzel, daha bir anlamlı oldu.
Ona ihtiyacımız var’ın yerini, bizi terk ettin aldı.

Arayıp duruyordu sezon başından beri, bulduğunda, o yine kaldı Bellamy’nin ötesinde. Yaşadığı kırgınlık ikiye çıktı. Üstelik koruması gereken insanları koruyamamasının verdiği acı varken.

Beni terk ettin, kısmını kaç kere başa aldığım rekor kitaplarında yer alacak, evet. Bir insan nasıl hem böyle kırık, hem böyle öfke dolu bakar Bellamy’den öğrendim.

Clarke, bunu düzeltebiliriz, diyerek yine tuttu elinden Asi Kral’ın; bir süre daha birlikte bir takım olamayacaklar gibi. Çünkü daha önce de söylemiştim, herkes safını seçti, Clarke ve Bellamy’in safları ise karşı karşıya.

Hala bulunduğu yerden şüpheleri var, hala bu denli sert olmaktan hoşnut değil ama arada ilk sezondaki Bellamy var oluyor, Clarke’ın onu adaletli ama daha hoşgörülü biri haline getirmediği zamanlar beliriyor işte o zaman Bellamy her savaşa girer diyorum, hepsini de kazanır.

 Öbür taraftan merhaba, da deseydin bari alın bunu buradan. –Clarke

İkinci sezondan bize kalan tek dağ insanı, Emerson da sağ olsun ziyaretimize geldi. Clarke’a hediye olarak tabii ki. Türünün son örneği sonuçta, elbette değerli bir hediye(!)

Clarke, kana karşı kan akmamalı, ilkesini yerine getirecek bir fırsat buldu böylelikle. Her ne kadar ölsün, yaptıklarının bedelini ödesin istese de örnek olması gereken bir Lexa ve on iki klan var. O da ne yapsın, yaşamak senin en büyük cezan, dedi öldürmedi.

Anahtar anahtar dediniz silikon çıktı.

Raven’dan bir şey patlayacağı belliydi, öyle de oldu. O denli acı çekerken acısını dindirecek en ufak şeye tutunması fazla olasıydı elbette.

Abby bu işin peşine düştü, araştırıyor ama sağ kolu da etki altında. Uyuşturucu etkisi yapan uyuşturucu madde bulundurmayan sonsuzluk işaretli minik arkadaşımız başımıza bela olacak gibi.
Pike ve takımı savaşa hazırlanırken, Arkadia giderek çiçek çocuklar kıvamında gülümseye hazırlanıyor gibi. Yakında, ‘peace’ tişörtleri giyip ateşin etrafında dans ederlerse görürüm seni Pike, kimle kuruyorsun orduyu.

Jaha dedim, güvendim adam dünyadan birkaç adım yukarda geziyor. Well? dediği yerde, gözlerim yerinden oynadı. Acıları dindirmiyor, anıları yok ediyor bizim silikon belli ki.

Eternal sunshine of the spotless mind kliniğinin aklına gelmemişti böylesi.

Ne, köyü mü yıkacakmışız? -Bellamy

Bellamy beni çok üzüyor demiştim, değil mi? Köyü basmaya gittiklerinde, yine içime yangınlar saldı. Yakında ardından ‘oraya gitme demedim mi’ temalı şiirler okuyacağım.

Octavia ve Kane koalisyonu elbette köyü basmaya giden tayfaya patladı. Gelecek bölüm onu rehinken izleyeceğiz gibi, Bellamy’nin kardeşi, onun sorumluluğu diyerek mevzuyu ona bırakıyorum. O çözer, tabii önce Pike’ı ikna etmesi lazım.

Gelecek bölümden beklentim, Bellamy artık beni üzmesin, evet, bu kadar.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR