Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Takibe takip, jeste jest!
Sezon: 1 Bölüm: 12

Jesti Gördün mü Gülfem? Biraz sulu bir jest ama olsun.

Geçtiğimiz bölüm Gülfem Sipahi'nin genç çifti dünya evine sokma çabası ve Ömer' le yüzleşmesine şahit olduk. Pek bir melekti kendisi, kampanyalı ve bonuslu bir fırsat sunmuştu. Yeter ki evlensinlerdi... Gülfem’e göre durum emrivaki değil jest. Instagram’daki takip yorumları gibi oldu. Takibe takip. Jeste jest! Yani Gülru'nun doğumgünü jestine, daha çikobombastik bir jestle geldi Gülfem. Evlenmesinler efendim, Mert'le Gülru evlenmesin. Kendimi keserim, örgütlenir kampanyalar başlatırım. Yani illa Gülru'nun Ömer'le ilişkisi olsun diye demiyorum. Böyle sürünceme de gitse de olur. Gülru Mert'e sonunda ''Biz evlenemeyiz,'' dedi. Ha şunu bileydin. Bilmesi yetmez. Gülru'ya net komutlar vermek gerekiyor. ''Olmaz Gülru, olmaz. Mert sana olmaz. Git, Ömer'e git. Ali topu tut!'' gibi.


Üzülmüşüm gibi çek panpa.

Gülfem, Ömer'i babasının mezarına götürdü. Daha büyük acıma duygusu yaratma çabası olamazdı Ömer'in üstünde. Duygusala bağlamaya çalışıyor adamı sürekli. Gerçi takdir ediyorum böyle silahlarını kuşanıp sevdiği adamı kaybetmeme çabalarını ama babasına da hiç düşkün olmadığını hatta biraz da hınçlı olduğunu biliyoruz. Babasının mezarı başında ''Keşke bizi böyle birlikte görseydin,'' minvalinde konuşmalar tam Gülfem ruhudur işte. Aldığı karşılıkta tam Ömer takozluğu. Gerçi takozluk değil adam sevmiyor Gülfem'i de... Kadın numaradan da olsa babasının mezarı başında duysalla bağlıyor, sana sarılıyor, sen ''Gidelim Gülfem, hadi Gülfem''. O Gülfem sana ne yapar haberin var mı? Paralar, üstünü başını yırtar, seni parçalar. Heyyyt! Ne sandın sen? Gülfem o oğlum, ayağını denk al.

'Gülfem'in “Sen birini bul Halide, ben seni de evlendiririm,'' çıkışı çok iyiydi. Ama Halide'nin Cihan'a her şeyi ötüşü çok daha iyiydi. Bilerek mi yapıyor diye düşünmeden edemiyorum. Son birkaç bölümden beri Gülfem Halide'ye de hırlayıp duruyor. ''Eeeeh başlarım senin kaprisine, boğdurayım seni kardeşine de gör sen,'' mantığıyla saldırıyor olabilirdi. Ama o kıvama gelmemiş demek ki Cihan'ın ellerinden kendisini o kurtardı. Yok yok, tamam komplo teorimi geri aldım. En sadık yandaşı şuan Halide, ne olursa olsun. Ama Gülfem çok düşman edinecek... Çok... Cihan, Gülru'nun sponsorunun ablası olduğunu öğrenince az öncede söylediğim gibi bir boğma girişimiyle yanıt verdi. Pardon jest yaptı. Cihan bilinçaltında yatan boğma eylemini seçti, anlaşılabilir. Bir de üstüne evden kaçarak tüy dikti diyebiliriz. Hem boğarım, hem de peşimden koştururum hesabı.


Bak amcası, burnu sana benziyor.

Gel gelelim, yalan torbamız Yonca'ya. Kendisi sahte raporuyla, Taner'i avlama peşinde ama... Taner’in babası bir pislik yapmazsa bu iş olur. Şevket kendi başına gelenlerin acısını çıkarmak için Yonca'nın arkasında durur mu? Olabilir... Ay bir de o sahte raporuyla Ömer'in karşısına dikilmez mi? Cin olmadan adam çarpmaya çalışan Yonca, sahte raporunu kendi kendine ortaya çıkaracak. Ajitasyonun dibine vurdu. Yonca rocks! Bu arada Taner'in seslendirmesiz halini daha çok sevdim. Hala ceketleriyle ilgili olumlu şeyler düşünmesem de, sevdim diyebilirim.

 ''O beni öldürmek istedi, cezasını çekti.''

Cihan rolünü oynayan Sercan Badur'u takdir etmek istiyorum huzurlarınızda. Bana kimi zaman aşırı gelse de bu bölümde o halleri, tavırları gerçekten çok iyiydi. Bu bölüm ekstra bir keyif aldım kendsini izlerken. Ayrıca Gülfem'in Cihan'ın yanına sokulması ve Cihan'ın dayak yemesi etkileyiciydi. Hayatta sulu gözlü olmayan ben, hüzünlendim. Tamam tamam, muslukları açmış olabilirim biraz.

Sen Taner'i geri isteyedur, Çiçek zekisi anladı Taner'in ona asıldığını. Bunu da Yonca'ya söyledi. Cesaret hapı yutmuş gerçekten. Ben Yonca'ya bunu söyleyeceğime, kendime Kenya uçağında yer bakardım. Net. Ama korkusuz olmasa, babasıyla kapıştığını gören Taner'i teselli etmezdi, yemezdi yani... En kötü tarafı da Yonca'nın bunu görmesi oldu. Zaten 40 yanardağ gücünde olan Yonca, tüm lavlarını Çiçek'e püskürtecek. Ama bütün buları yapmadan helvasını da kavurabiliriz. Parkta iğne yaptırmak nedir ey seyirci biriniz söylese ya bana? Yok artık diyorum, başka da bir şey diyemiyorum.


Çok yoruldum, şuraya bi kıvrılıvereyim dedim. Yani yoksa kimse beni öldürmeye çalışmıyor.

Yangında Şevket'in zulmünden kaçan Mebrure, bu merdivenden itilmesine engel olamadı. Kadını iteleyerek kakalayarak değil de, korkudan ödünü patlatarak öldürmeye çalışıyorlar ki böyle giderse dediğim gibi olacak. Çok şükür orada da Sipirmin Ömer müdahale ediyor duruma, hiç başka işi yokmuş gibi!

''Bir kere öptük de şey mi yaptık?'' cevabını alan Mine tehditler savuracak, tabii ne yapacaktı ki? Ama Mert resti çekti, Gülru'ya söyleyecek. Evet, bende bunu bekliyordum. Ama gelecek hafta değil. Olaylar biraz yavaştan mı akmaya başladı ne? Dizi de bazen bazı konuların keskelalaka uzatıldığını düşünmeye başladım. Mesela iki bölümdür Mebrure ve Yener'in konuşmalarına şahit oluyoruz. O artık çözülsün istiyor insan. Anladık, Yener Mebrure'yi böyle böyle tırtıklayacak. Bunu bu kadar uzatmanın anlamı yok ki... Sadede gelelim!

Gülfem'den anca denizin ortasında kurtulursunuz zaten.

Dekolte Gülfem, Ömer'i kendi kendine davet etti yemeğe, “Geleceğim,” demeyen Ömer'e yemek pişiriyor. Tey Allah’ım. Millet deliye, biz akıllıya hasret. Gelemeyecek canım Ömer. Çünkü kendisi Ada'ya Yonca'yı almaya giderken, tekne arıza yapıyor. Ho ho ho! Çok hoşuma gitti. Telefonları da yok. Çünkü Gülru, Ömer Bey'inkini denize düşürdü. Gülfem de zamanında pişmesi gereken, lezzet ötesi, tasarım harikası sunumlarını da kendi başına yer. Ne dersiniz teknede jenaratörü bozulan Gülru kalp Ömer çifti, elektriği kendileri üretirler mi dersiniz?
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR