Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Şura ne zaman Bebek’te üç beş tur atacak?
Sezon: 1 Bölüm: 7
Valizlerini günümüzde vintage hastalarının uğrak yeri bit pazarında bulabilirsiniz.
 
Kurt Seyit ve Şura İstanbul, Aluşta’daki acıların üstüne işgal altındaki İstanbul’da yeni yüzlerle karşımıza çıktı. Yeni yüzlere de bizim konar geçer golden couple’ımıza da geleceğim ama önce benim için en acı olan şeyi yapmalıyım. Osman’ın ölümüyle yüzleşmeliyim. Vallahi de billahi de nazarım değdi. O sahneyi görmedik ama büyük ihtimal mezarı deniz oldu. Gemilerde ölüleri denize atarlar çünkü hastalık yayılmasın diye. Nedense dramatik olarak aynı Osman karakteri gibi çok harika bir yere gömüldüğünü düşünüyorum, ya da battığını...Kurt Seyit’in boynunda Osman’ın cevşeni, ama hayatı en çok onun yarasıyla dolu. Annesi ve babası da aynı gün öldü ama Kurt Seyit’in rüyalarında hep Osman, çünkü onun doğumunu gördü.

Önce Kurt Seyit’ten başlamak istiyorum. İnanılmaz bir olgunluk çökmüş kendisine. Bunun dışında şık hareketlerle kendisini donattığını söylemeliyim. Bölüm boyunca nasıl bir kalite, nasıl bir huzur anlatamam. Düşünün neredeyse Faruk Beylice! Bütün bu akan asalet, Şura’ya karşı geçen bölüm için bahsettiğim yarım vedaları saklıyor. Kurt Seyit tabii ki bütün bunlarla yaşamasını öğrenecek. Şura için anne-babasıyla karşı karşıya gelmesiyle ve asla aynı tarafa geri dönemediğiyle barışacak. Bunun yansıtılması çok hoşuma gitti. Bakalım daha hangi kötü anılar birikecek de bunlara rağmen aşkları sürecek?

Balo salonunda olmadığı için fazla şatafatlı giyinmemiş.
 
Şura’m, balım, zarafet timsalim... Kıyamam ya, herkese reverans yapa yapa bir hal oldu. Bir de Yahya, elini öpmedi ya ben gerildim orada prensesliği böyle böyle unutacak diye. Halk arasına karışan ünlüler gibi bütün bölüm süzülen ilham perisi Şura, çamaşırhanede işçi perilerle karşılaştı. Aynı kendisi gibi soylu kadınları çamaşırhanede çalışırken görmek Şura’yı hem üzdü, hem de bölüm boyu karşılıksız kalan reveransına ilk kez cevap oldu. Yeni iki karakterimiz bu çamaşırhanede.. Rıza ve Alya.. Rıza anladığım kadarıyla biraz huysuz ve aksi. Zaten bütün bölüm Şeref Oteli'nden insanların ağır ağır neler taşıdıklarını merak etti durdu. Alya ise Petro’nun maceralarına dahil olacak diyorlar. Oh be, tabii ya Petro’cuğum öyle Barones ile olacak şeyler değil. Sana bir tane tam kız arkadaş gerekiyordu. Sevgili Alya, ilerleyen zamanlarda Şura’nın çamaşırhanede çalışmaya başlama ihtimali ile onunla da kanka olabilir. Zaten kızın gözlerinde asil biriyle konuşmanın özlemi parladı Şura’yı görünce. Diğer çalışan barones kız tam Türkçe bilmiyor galiba. Bu arada Alya’nın elleri güzelmiş, Sana Bir Sır Vereceğim’de ellerini ben hiç görmemiştim. Şura, İstanbul’a gelince kaprisli yüzünü göstermeye başladı. Kurt Seyit’i didik didik irdelemesinin yanında bir de ölmüş kayınpederi ve kayınvalidesine karşı çocuğu fitlemeye kalkıştı. Ya Şura, adam çöpsüz üzüm kaldı zaten. Barones ile ayrı bir koldan uğraşıyorsun, bir de kendine yeni bir hedef seçtin; Ayşe! Mirza ile Zahide de rahat uyusunlar artık. Ölünün arkasından kötü konuşulmaz, gidenin arkasından dedikodu olmazmış(!) Sen Ayşe ile uğraş, o kız da var bir hinlik gerçekten bence de. Yer Gök Aşk’taki Havva ölünce onun yerine esas kız olan kadını burada Ayşe olarak görüyoruz. Bir de oynayan bütün kızların birbirine benzediği Her Sevda Bir Veda’da kötü kadındı. Kurt Seyit’e hallenmiyor değil evet, üstelik Osman’ın cevşeninin önce kaybolup sonra kız tarafından verildiğini gören Şura’yı kıskançlığında herkes haklı görür. Doğruya doğru! Ancak Şura’ya reveransı bırakmasını öneriyorum, kıymetten anlamayana değmez hayatım. Bir de arada bir ‘dinlenmeye’ çıkıyorsun odana gözümden kaçmadı değil. Sana artık zengin olmadığını hatırlatırım tatlım, dinlenmek senin neyine? Ayşe’ye geri dönersek Fatmagül’ün Suçu Ne? dizisinde Emre'yken, burada tek bölümlük sapık bir askeri canlandıran adamın tecavüzünden son anda kurtuldu. Emre hemencecik öldü ama ölmesi Kuvayi Milliye olaylarını bir bölümde bitirdi. Askerlerden söz açılmışken, içki servisi yapan Kurt Seyit’in kolunu, yüzüğünü görüp tutan asker şey soracak sandım bir an "Starklar’dan mısınız?" diye ama olmadı..

Güzide’yi karşısına alan beni de karşısına alır! Mirza ve karısına olanları hatırlatırım.
 
Geçen bölüm içinde doğan Güzide aşkı, bu bölüm gözyaşlarıyla taçlandı. Ya, Şura ve Seyit ile karşılaştığı sahnede ağladım ya? Celil ve Tatya’nın evli olduğunu düşündüğünde kendisini feda edişi bana çok erdemli gelmişti. Özellikle Tatya’nın öldüğü sahnede başka bir arabayla yanlarından geçmesi dramanın fantastikliğine hayran olan beni bitirmişti. Bu bölüm sayesinde Güzide benim kadrolu karakterim oldu söyleyeyim. Başlarda o deli hallerine çok takmıştım, Şura’nın, Tatya’nın huzurunu bozacak diye korkuyordum. Şura ile ilgili değilmiş olayı ama Tatya da öldüğüne göre geldi geçti bütün olumsuzluklar. Hem artık Şura’nın saadetinden çok Güzide’nin saadetini önemsiyorum. O kadar tüyo verdi evlilik konusunda ama romantik Şura illa gösterecek kendisini. Yahya’ya bir şans vermesini destekliyorum çünkü Sacide Taşaner’in hayat verdiği Binnaz’ın üzülmesini istemem. Tam bir baş öğretmen karakteri, üstelik sinir bozucu değil. Bu tarz kadın karakterlere bayılırım. Eminim Güzide, Celil’e kaçmak isterse de, aşklarını anlarsa onları destekleyecektir. Ha Güzide, Yahya’ya bir şans versin evet, ama Celil ile olsunlar. Celil’i düştüğü çukurdan kurtarsın. Güvertede Tatya’nın hayalini gören Celil ve Güzide mutlu olsunlar. Tatya’nın hayali ne kadar pure bir güzeli kaybettiğimizi hatırlatsa da bize, Celil gerçekten Güzide’yi sevsin. Antenlerim çok fena bir aşk hikayesi kokusu alıyor Celil ve Güzide’den. Yahya’nın da kötülenmediği, Tatya’nın her zaman içinde yaşayacağı, fedakarlık ve tutku dolu bir aşk olacak Celil ve Güzide’ninki. Celil’in bu isyankar tavırlarını Güzide’nin ehlileştirme çalışmaları güzel olacak güzel. Neyse çok dil dökmeyeyim de ben. Biliyorsunuz sadece sevmediklerimin değil, sevdiklerimin de başı dertten kurtulmuyor, ölüyorlar. Celil ile Güzide’nin sonu Osman gibi olmasın ama benim safım onlar, baştan söyleyeyim. Ha Celil nerede peki? Şebnem Emre’den sonra yerli dizilerin en kötü karakteri olan ama bana hala en sonunda her şeyi iyilikten yaptığı ortaya çıkacakmış gibi gelen Petro’nun yanında. Gerçekten Osman’ı öldürdüğü halde bile ben Petro’nun kabuslar kötüsü olduğuna inanamıyorum. O kadar sevimli kötü olur mu ya? Hazır kötüler demişken her devrin adamı, yedi düvelle barışık Barones’ten bahsedelim. Ben galiba onu da sevdim bu bölüm. Kime çalıştığını anlamadım ama Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Sodom ve Gomore’sinin, evinde işgal kuvvetlerinin askerlerine davetler veren kızıl saçlı kadın karakterini hatırlattı.

Vtina’nın asaleti günden güne artmış.
 
Şura’nın ailesi daha kayıp ama Vtina da gelecek, hatta çok önemli olacak biliyoruz. Tijen Par’ın Vtina’nın geleceğini canlandırdığını özel bölüm-özet tadındaki dünkü on beş dakikalık gösterimde ve bu gösterimin fragmanında görmüştük. Ben bölüm içerisinde de olacağını düşünmüştüm ama başka bir sarmal ilerleyecek galiba. Saliha Benderli’den sonra Tijen Par’ı tekrar bir dizide görmek çok güzel. Şimdi Saliha Benderli kimdi diyeceksiniz. Söyleyeyim, ben de bilmiyorum çünkü asla açıklanmadı. Yıllar önce bir başka Star dizisi olan Yıldız Kenter, Can Gürzap, Ayşegül Aldinç, Nejat İşler, Başak Köklükaya, Tolga Çevik ve Ece Erken’in oynadığı Aşk ve Gurur’da, pilot bölümünde İlhan’ın (Nejat İşler) Türkiye’ye döndüğü uçakta, tuvalette sigara içen kadın olarak tanıdık onu. Dizinin sonunda İlhan’ın gerçek annesi Yıldız Kenter gibi gösterilse de ben hep İlhan’ın biyolojik annesinin Saliha Benderli olduğunu düşündüm. Bunun da açıklanmasını istiyorum. Sadece Şura ve Seyit’in hikayesini anlatmasın lütfen!

Bihter ile Behlül’ü öpüşürken görmüş, elinde mutfağın gelirini giderini tuttuğu not defteri (Adnan Bey kadıncağıza Moleskine almamış).
 
İstanbul bölümlerinin daha sıkı olduğunu söylemeliyim. Şöyleydi böyleydi derken Kurt Seyit ve Şura’nın hakkının yendiğini düşünüyorum ama. Bir şeyler hazırlanıyor, örülüyor işte? Dizide olan gelişmeler, eklemeler tabii ki de çıtayı yükseltmek için ama en anlamadığım insanların bunlara tepkileri. Diziler tak diye üç bölümde kaldırılınca da dert, emekler boşa çıkmasın diye uğraşılınca da. Kurt Seyit ve Şura İstanbul iyi bir başlangıç yaptı. Özellikle de İstanbul’a gelince daha oryantal olan soundtrack’i beni sevindirdi. O ‘tıtıtat-tıtıtat, narananaaaan’ diye sürüp giden, zihnimde atları ve kara büyüyü çağrıştıran intro da sadece Petro çıktığında kullanılıyor artık o da güzel olmuş.

Hadi bakalım Vtina, anlatmanı bekliyoruz kardeşin nerede?
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR