Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Sevgilinin, kardeşine aşık olduğu an…
Sezon: 6 Bölüm: 2

‘Sevgilinin, kardeşine aşık olduğu zaman’ mı ‘Sevgilinin kardeşine aşık olduğun zaman’ mı?

Bir The Vampire Diaries bölümünden daha merhabalar. Beklediğim ölçüde bayık olmayan sezon açılışından sonra aynı ölçüde beklediğim kadar bayık olmayan bir devam bölümüyle diziyi karşımızda bulduğumuzu düşünüyorum. Geçtiğimiz bölüm herkesin sezon finali üzerine yaşananları ‘nasıl’ idare ettiği üzerine kuruluydu. Bu da tahminleri zorlamayarak Bonnie ve Damon’ı geri getirme odaklı bir bölüm oluverdi.

Dahası diziyi izlerken zaman zaman bölümü durdurur yazıda kullanma ihtimalim olan sahnelerin görüntüsünü alırım. Bu bölümde sayı geçenkinin iki katına çıktı ve Stefan açık ara önde kapattı. En iyisi yine maddeler üzerinden bölümü açayım:

1) Caroline ve Enzo’nun Stefan ziyareti


Sezon açılışında olmadığı aklıma ertesi gün geldi. O derece gereksiz bir karakter yani.

Geçtiğimiz bölümde en ‘ben’ yas tutmanın Stefan’da olduğunu söylemiştim. Bölümde olanlardan olayı ilk başa onu koyayım dedim. Sezon açılışında görmediğimiz ve artık ana karakter statüsünde olan Enzo da arama-kurtarma çalışmalarına dahil birisi olarak karşımıza çıktı. Amacı tabii ki en yakın, daha doğrusu tek arkadaşı Damon’ı diğer taraftan getirmek. Bu amaçla bir cadıyla ‘iş üstündeyken’ devreye Caroline girdi ve başka bir macera başladı.

Buraya kadar tamam. Görevimiz: Stefan tamamlanıp da habersiz Stefan’ın karşısına dikilmelerine de şaşırmadım esasen. Caroline ve Enzo ile Ivy karşılıklı tanıştılar. Geçmiş dört aylık hesaplar ortaya döküldü. Caroline’ın Ivy’ye kıskanç bakışlar atması da güzeldi falan filan. Benim burada ‘fazla’ bulduğum nokta Stefan’ın kabullenmişliğine verilen tepkiydi, ki zaten bunu ertesi gün yapmış da değil. Adam olabilecek bütün yolları araştırmış nihayetinde. Dahası işin sonu Caroline’ı ağlatmaya, önce Enzo’nun sonra Stefan’ın boynunu kırmaya kadar gitti ve benim oyum da Stefan’a gitti.

Not: Stefan’ın sesli mesajları okumamasını tenzih ediyorum.

Ortada olan da yine insan takımından Ivy’ye oldu. Sahi Enzo ne halt etmeye giderayak Ivy’yi öldürdü şimdi? Onun kadar dokunmadı ama ikinci bir Aaron Whitmore sendromu yaşattılar. Zaten ben bu yüzden Matt kim vurduya gidecek diye tırsıyorum ya.


Caroline’ın Ivy’yi gördüğündeki bakışı kalp ben.

2) Elena’nın Alaric’ten isteği

Katherine diyorlar, beni üzüyorlar.

Geçtiğimiz bölümde Elena, Alaric’ten kendisine Damon’ı unutturmasını istemişti. O da “Üç yıllık anılar tek bir sözle yok olmaz,” şeklinde cevap verdi. O yüzden terapi misali ilk tanıştıkları andan başladılar ama sonuçta üç yıl. Hangi bir anıyı unutturacaksın? O nedenle Elena’nın Damon’a aşık olduğu anı aramaya koyuldular. Dürüst olayım, bölümün en sevdiğim kısmı neyin çıkacağını merak etme kısmıydı. Sonuç: Elena’nın doğum gününde Damon’ın o meşhur kolyeyi verdiği gün.

Sonuç güzeldi, çünkü Elena, başlığa da ilham veren bir şekilde hala Stefan ile birlikteyken Damon’a aşık olmuştu. Dahası Caroline-Alaric konuşması sayesinde bunu Stefan da öğrendi. O halin suratı da girişteki resim zaten. Elena’nın bunu kabul etmek istemeyişi biraz basitti, sanki altıncı sezona gelene kadar altmış kere iki kardeş arasında kalan benmişim gibi…

Bir de ara ara lafı Katherine’e getirdi, ki Katherine olsaydı şimdiye bu derdin üstesinden çoktan gelivermişti. Onu bir kabul edelim. En nihayetinde de anının bulunup silinmesiyle Elena’da Damon’a dair sevgi kalmadı. Sevgi gidince de geriye Damon’a dair nefreti kaldı. Gerçi burada anıyı unuttururken Alaric’in Jeremy’den bahsetmesi de rol oynadı ama artık olacak o kadar…

Alaric de iyilik yapayım derken kötülük mü yapmış oldu orası biraz muamma kaldı. Ama adamın derdi kendine yeten cinsten zaten

Geri döndüğünde ‘ödetmeyi’ bir denersin o zaman.

3) Bonnie ve Damon diğer tarafta

10 Mayıs 1994’ün anlamı üzerinde biraz daha durmalılar sanki.

Sezon finalinde Damon ve Bonnie diğer tarafta sıkışıp kalalı dört aylık bir zaman dilimi geçmişti. Bu bölüm onların bir başlarına yaşadıkları hayatı da geçmişten başlayıp işledik. Anladık ki 10 Mayıs 1994 gününde boş bir Mystic Falls kasabasına gelivermişler. Tam da ‘tutulma’ yaşanan bir güne üstelik. Daha güzeli her gün aynı günü yaşıyor oldukları gibi bir gerçek de ortaya çıktı. İlginç bir nokta tabii.

Benim bu kısımda sevdiğim, birbirlerinden hiç hoşlanmayan ikilinin ‘bff’ düzeyine yakışır şekilde götürdükleri ilişkileriydi. Bonnie’nin büyü yapamayışından alıp gerildilerse biliyorlardı ki birbirlerine ihtiyaçları vardı. En nihayetinde Bonnie’nin 10 Mayıs tarihli gazetedeki çözmeyi bir türlü bitiremediği bulmacayı başkasının doldurmasıyla öğrendik ki ikili hiçliğin ortasında yalnız değillermiş.

Bir Pearl Jam’den gelme 1992 çıkışlı Yellow Ledbettter şarkısı nelere kadir yani…Umarım oradaki tanıdık birisi çıkar ve bu durumun büyükannenin geçen sezon söylediğiyle ne alakası olduğunu öğreniriz.

Dört ay boyunca aynı günü ve tutulmayı yaşamak? Hımm, peki.

4) Mystic Falls’taki yaşam

Bu adam Meredith’in neyi oluyor acaba?

Vampirlerin hala giremediği kasabadaki hikâyenin temelini tabii ki Matt ve Jeremy oluşturuyorlar. Yaptığı kasları cümle âleme gösteren Jeremy, ablasından hallice Bonnie’nin gidişini hala hazmedememiş durumda. Geçen bölümde başka bir kızla öpüşürken görmüştük, bu sefer de Matt’in yaralı bulduğu Sarah ile Matt’e basıldılar. Beyimizdeki depresyon süreci bünyemi biraz sıkmıyor değil hani. Tyler’ı geçti…

Matt ise işine gücüne devam ederken öğrendik ki patronu, aslında eğitmeni olan Tripp meğerse Fell ailesine mensup kasaba kurucularının soyundan gelen biriymiş. Dolayısıyla vampirler dahil her şeyi bilen, dahası onları yok etme görevini aksatmayan da birisi. Yalnız hakkını vereyim, yakaladıklarını vampir giremez Mystic Falls’a getirmek suretiyle öldürmek aslında güzel bir fikir. Bu, yine güneş ışığını da kullandı. Bakalım bunun ucu bizimkilere ne zaman dokunacak?

Evine aldığı yaralı kız ev arkadaşı ile yattı. Dahası kız araba hırsızı, patronu da pisliğin teki çıktı. Matt olmak kolay değil.

5) Kapatmadan Önce

Şu çocuğun bölüm boyu yaşadıklarına bak…

-- Yaşananların üstüne doğacak Caroline ve Enzo arası muhtemel bir ilişkiye hazır değilim. Lütfen.

-- Jeremy’yi depresyon hallerinden çıkaracak talihliyi ne zamana buluruz acaba? Bonnie’nin dönüşünü bekliyorsak geç olur da…

-- Geçen bölüm üzerine Ekranella'da The Originals’ı yazan Ezgi ile ‘onun Caroline’ı New Orleans’a kabul etmeyişi, benimse Tyler’ı oraya bırakmayışım’ üzerine konuşuyorduk. The Originals’ın sezon açılışını izledikten sonra fikrim değişti. Eğer Tyler tahminlerde yanıltmayıp yine kurt olursa New Orleans’a gidip o ay yüzüklerinden alsın bir tane kendine. Bir kez daha: Hibrid olmasına henüz sıcak bak(a)mıyorum.

- Dizinin reytingleri şimdilik yeterince yerinde. Tabii ki ilk sezonlarındaki gibi güçlü değil ama şu haliyle de hala kanala yetiyor. Benim isteğim yedinci bir sezon olması ama onun son sezon olması yönünde ama Julie Plec’in ‘reyting oldukça yazmakta mahsur görmediği’ yönündeki açıklaması nedeniyle olacaklara da hazırım. Supernatural’ın 11. sezonunda hala devam ediyor olduğu gerçeğini bırakıp gidiyorum.

Haftaya bir sonraki bölümün üzerine görüşürüz efendim.

Bu resmi sırf yazı Damon’sız kalmasın diye koydum.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR