Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Seven sevdiğine sevdiğini söylesin
Sezon: 3 Bölüm: 21

Öncelikle, sizlerle tekrar burada buluşmuş olmanın mutluluğunu yaşadığımı söylemek istiyorum. Uzun süredir sizlere tumblr sayfamızdan ulaşıyorduk. Bu haftadan itibaren bütün yazılarımız artık ekranella.com da olacak.

Geçtiğimiz hafta en son AyMer’i kavga ederken bırakmıştık. Bırakın kavga etmeyi, birbirlerine sesini bile yükseltmeyen bir çiftten bahsediyoruz. İnsan ister istemez “AyMer’e neler oluyor?” diye düşünüyor. Onların kavga ettiği sırada tam da Haluk abi bizim düşündüklerimizi ev sahibine söylüyordu. “Bırakın kavga etmeyi, kendi hallerinde sakin sessiz bir aile, evde sesleri bile yükselmez,” derken evden kopan gürültüye bizim gibi onlar da şoke oldu. Neyse ki Haluk abi bir şekilde toparladı ve ev sahibini idare etti. Her çiftin arasında böyle sorunlar zaman zaman olabilir ama bunun ev sahibine denk gelmesi pek hoş olmadı tabii. Çocukların ağlaması, kırılan bardaklar, yükselen sesler, bunlar Haluk abinin de alışık olmadığı şeyler olduğundan çok uzatmadan hemen yalnız bıraktı AyMer’i. Onlarda konuyu uzatmamak için uğraşsa da Ayşem’in sanki Ömer’i kırmak istercesine sarf ettiği laflar, gerginliği azaltacağına arttırdı maalesef.

Her şeye rağmen çok güzel bakıyorlar birbirlerine.

ReyMaz severlerden bu hafta çok şikâyet vardı çünkü sahneleri çok azdı. O nedenle ben de elimden geldiğince bütün sahnelerini yazmaya çalışacağım :). Mazhar, Reyhan’la artık rahat rahat görüşebilmenin mutluluğuyla onu ders çıkışında beklerken Reyhan her zamanki şaşkınlığıyla Mazhar’ı fark etmeyince küçük bir kıskançlık durumu oldu. Ama böyle şeyler tabii ki ReyMaz’ı etkilemez. Ohooo onlar ne badireler atlattı, ufak tefek kıskançlıklar vız gelir tırıs gider. Ve sonrasında tatlı tatlı kantinin yolunu aldılar…

Reyhan’ın şaşkın âşık bakışlarını özlemişim :)

Resmi olarak nişanlı olmasalar da, birbirlerine bir söz vererek yüzük taktı Reyhan ile Mazhar. Ama Reyhan, ailesinin haberi olmadan o yüzüğü sadece kalbinin üzerinde taşımaya karar verdi. Bence de en doğru karar. Ailesinin izin vermeyeceğinden değil de, oldu ki vermedi diyelim. Bu ihtimali düşünen Mazhar Reyhan’a da sordu. Bu arada Reyhan’ın babası emekli baş komiser Şükrü amca da her şeyden haberdar olmuş. “Kim bu serseri?” diye sorunca Reyhan da ne diyeceğini bilemedi tabii. Bunun üzerine İstanbul’a gelme kararlarını açıkladılar. İşte şimdi yandın oğlum Mazhar!

Mazhar: Diyelim ki biz gittik istedik ailen vermedi. N’apıcan? Kaçcan mı bana? Reyhan: Kaçcam mı mı? :)

Tolga’nın kaçırılması üzerine Menteş ve Seval harekete geçti. Menteş’in bu ailenin babası, reisi halleri sizin de hoşunuza gidiyor mu bilmiyorum ama o evi toparlayan Seval Hanım’ın üzerinden yük alan birilerinin olması bence hoş olur. Üstelik Nail Baba ve Eda Hala’nın da Akçaabat’a taşınmasıyla, büyüklerden bir adet çifte ihtiyacımız var. Hepsine anne baba gibi kol kanat gerecek.

Her zamanki gibi her şeyden Zeyno’yu sorumlu tutan Seval, Tolga için üzülmesine bile izin vermeyecekti neredeyse. Yahu kadın, senin oğlun kaçırıldı üzüleceksin tabii ki, ama onun da kocası yani el insaf. Neyse ki Seval Hanım bir zamanlar Nadide Hanım’ın Ayşem’e yaptığı gibi dışlamadı Zeyno’yu. Evliliklerine onay vermese de “Oğlumdur, sevmiştir,” diyerek kabullenmeye çalıştı. Kaçırılma olayında anlık tepkiler vermesini üzüntüsüne veriyorum. Zaten Zeyno’nun “Benim ailem sizsiniz,” demesiyle yelkenler fora. Hiçbir anne böyle bir lafa dayanamaz. Sonuç olarak Tolga’nın kaçırılmasının suçlusu da Zeyno değil yani.

Eda Ece güzelliği adlı çalışma.

Sinan, Tolga’yı kaçırarak sanki bir şey elde edecekmiş gibi bir de ona kâğıt imzalatmaya çalışıp durdu. Kimse kimseye kendini zorla sevdiremez. Sinan ne yaparsa yapsın, Zeyno’ya kendini sevdiremeyecek. Bunu bilmesine rağmen, sanki Tolga kendi isteğiyle Zeyno’dan ayrılırsa Zeyno Tolga’dan vazgeçip onu sevecekmiş gibi düşünüyor.

Menteş Tolga olayının dışında bir de Tolga’nın babasının üzerine atılan suç ile ilgili araştırma yapmış. Bu adamın karakteri başlarda saf kötüydü. Ama sonra ne olduysa oldu Seval’e âşık oldu ve Menteş iyi bir adam oldu. Ömer’lerin haciz durumunu engelleyecek bir şey yapmasa da artık onlarla uğraşmıyor oluşu kalbimi kazanmaya yetti. En azından şimdilik Menteş’i seviyorum diyebilirim. Zeyno’nun amcasının katilini öğrenmek için ortada olan tek tanığın karısını bulan Menteş, Seval’le onları görüştürmeye götürdü. Ben demiştim ama “Bu olayı çözse çözse Menteş çözer,” diye.  Olayın tek şahidi olan bekçinin karısını allem edip kallem edip, gerek tehditle, gerekse güzellikle konuşturdu ve öğrendik ki Zeyno’nun amcasının katili Tolga’nın babası değil Sinan’ın babasıymış.

Bu ittifak aşk doğurur mu dersiniz?

Zeyno’nun babası da olayları duyup çıkıp gelmiş hem de yanında Sinan’ın babası, Zeyno’nun amcasının katili Veysi ile birlikte. Veysi yaptığı hatalardan pişman olmuş ki aynı hataları oğlunun da yapmasını istemiyor. Zeyno’nun babası Cevdet de her ne kadar kızına kızsa, Tolga’dan nefret etse de yine de bu olayda bir parmağı olmadığını anlatmak için Antalya’lardan kalkıp gelmiş. Cevdet Veysi gibi, Sinan gibi salt kötülerden değil. Menteş gibi intikam alanlardan. Onun da bütün yaptıklarının sebebi Ömer’in babası Reha değil miydi?

Mazhar Reyhan’ın babasının geleceğini öğrenince bir dertlendi bir içini sıkıntı bastı falan. Yapacak bir şey yok, eninde sonunda olacaktı bu karşılaşma, bari hazırlıksız yakalamasa. Haluk Abi yemekleri hazırlamış Mazhar’a ulaşmaya çalışırken aradığımız Mazhar’a şu anda ulaşılamıyor tonu çalar gibi Mazhar’dan ses çıkmıyordu. Tam yemeğe oturdular yemek yiyeceklerdi ki işte bölümün sürprizi kapıyı çaldı!

Sofradayken kapı çalınca biz (TEMSİLİ).

Sürpriiiiz! Denizcan evine döndü :)

Gelelim Fahriye’ye, garibim bir türlü yüzü gülmedi, ne aşktan ne ev arkadaşından. Bugüne kadar kiminle ev arkadaşı olduysa ya arıza çıktı, ya çekti gitti. Arıza kısmı tabii ki Sevinç ve Melda’yı içeriyor. Melda’nın da eve yerleşmesiyle birlikte evde soğuk savaş rüzgârları esmeye başladı. “Sen mi büyüksün, ben mi?” tartışmaları devam ederken, bir taraf “Yemek bize kadar,” diyor, öteki taraf daha büyük hamle yapıp “Alın yemekler sizin olsun ama buzdolabı da bana kadar,” diyor ve neyleri var, neyleri yoksa çıkarıyor. Buzdolabında Fahriye roundu alınca bu kez ikinci round başlıyor ve Sevinç gecenin köründe bangır bangır müzikle spor yapıyor. Tepesi atan Fahriye çıldırmış gibi bağırınca bu roundu da kazanıyor. Fahriye 2 MelSev 1. 1 skoru nereden geldi derseniz Melda’nın eve taşınması onlar için bir skor sayılır. Ama Fahriye o evi size yedirmez! :)

Evden taşınmaları için ne yapacağını bilemeyen Fahriye bu konuda Haluk Abi ve Mazhar’a akıl danışıyor. Gerçi Mazhar’ın son günlerde pek akıl danışılacak hali yoktu ama yine de elinden geldiğince yardımcı oldu. Mazhar’ın dalgınlığını fark eden Fahriye sebebini sorunca Şükrü amcanın geleceği gerçeği yüzümüze bir kez daha çarpıyor.

Fahriye: Ben yanlış mı duydum? Şükrü Amca mı geliyor? Mazhar: Evet kendisi bu olaylı evlenme teklifini duymuş, olay yeri inceleme yapacak. İstanbul’a bekliyoruz.

Şükrü Amca şokunu atlattıktan sonra Mazhar ve Haluk Abi’den aldığı aklı uygulamaya koyulan Fahriye, evin geçici misafiri Ratatu’yu alıyor ve eve gidiyor. Melda’nın fareden korktuğunu sabah itibariyle öğrenmesi bu işi kolaylaştırdı haliyle. Ratatu’yu eve salan Fahriye, Melda ve Sevinç için pusuya yatıyor. Her şeyden habersiz evde rahat rahat gezinen Melda ve Sevinç salonun ortasında gördükleri kafesin içinde olmayan şeyin Ratatu olduğunu öğrenince Melda sonunda pes etti ve evden gitmeyi kabul ettiler.

Bütün ReyMaz sahnelerinden bahsedeceğim demiştim :) Gelelim tekrar ve tekrar ReyMaz’a. Sınırlı saatli de olsa görüşmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Reyhan ve Mazhar çay içmeye gitmişler. Birbirlerinin gelecek hayallerini dinlerken ikisi de öyle tatlıydı ki izlemelere doyamadım. Reyhan Mazhar’ın sürpriz yumurta hallerine bayılıyor, tıpkı bizim gibi. Adamın içini açtıkça yeni bir özellik çıkıyor. Bir de dümdüz kantinciyim diyor yani. Üç yıldız dalış eğitmenliği bile var daha ne olsun? “Ben onu severim, şunu da yaparım,” gibi konuşmaların yanına bir de düğün ve balayı hayalleri eklenince tadından yenmedi.

”Ekim’e kadar gezeceğiz, eğleneceğiz, bu bizim balayımız ya :)” Bu sözleri duyduk ya daha bize bir şey olmaz :)

Fahriye’nin kızları evden kaçırması, Reyhan, Mazhar, Tolga derken Ömer’i unuttum sanmayın. Ömer’in bu bölüm yaptıkları gerçekten erkeklere ders niteliğinde okutulmalı. Önce evi temizledi, sildi, süpürdü bir de üstüne yemek yaptı. Sanıyorum bunu yapan erkeği bulmak bulunmaz hint kumaşını bulmak gibi bir şey. Bütün bunların üstüne gidip okulda sınava girdi bir de.

Hamarat Çimen Göz

Ömer’in bu kadar özverili davranmasına karşın Ayşem’in eve geldiğinde Ömer’in suçluluk psikolojisiyle bunu yaptığını düşünmesi gerçekten pes dedirtti. Yani sınavdan 100 alamasa bile ona destek çıkması gerektiği yerde üzerine üzerine gidiyor ve kırdıkça kırıyor. Umarım haftaya bütün bunların mantıklı bir açıklaması ve telafisi olur.

Tolga’nın bulunmasında epey yardımcı olan Menteş, Seval Hanım’ın takdirini kazandı. Tolga’nın bulunmasıyla beraber Veysi suçunu itiraf etti. Seval Hanım oğlunu ve gelinini bağrına bastı. En sonunda uzun bir süreden sonra mutlu bir aile tablosuyla bölümü kapattık.

Aylin ve Metin’in bir de Menteş’in bakışlara dikkat edelim :)

Haftaya beklenen Şükrü Amca geliyor, ortalık karışıyor, şenleniyor. Birlikte bir bölümün daha sonuna geldik. Her bölüm bir ötekinden daha güzel olsun ve size Beni Böyle Sev diyenleriniz bol olsun. Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın…

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR