Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Resmen ergen aşkı yaşıyoruz be Ömer’im!
Sezon: 2 Bölüm: 31

İki gün gülsek, üç gün ağlıyoruz! Kaderimiz bu mu yani?

Yılbaşı öncesi Elif ve Ömer’i birbirlerine sarılmış ve kısacık bir kafa tatilinde aşk tazeler halde bırakmıştık. Elbette ki bütün bu güzelliklerin bir cezası olacaktı. Bahar’ın ölüm haberinin gelmesi ile beraber Elif’in gözyaşları sinirine, hırsına ve kalbinin kırıklığına karışmıştı. Haksız diyebilir misiniz? Babasını, annesini ve -her ne kadar içinden kötülük aksa da- en yakın arkadaşını kaybetmişti. Arada bir de eniştesi Taner var. Kısacası Elif için kâbus dolu günlerin geride kalması şimdilik zor görünüyor. Bütün bu olanların sonucunda Tayyar ve Hüseyin melek ruhlu Elif’i bile eli silahlı ve hafiften kafayı çizmiş bir kadın haline getirmişlerdi. Hoş bugüne kadar yaptıklarını düşünürseniz bu hiçbir şey. Fatih ve Hüseyin, Hüseyin ve Tayyar diyaloglarından anladığım kadarıyla da daha yaşanacak ve yapılacak çok fazla “operasyon” var. Nilüfer ve Aslı’nın atışmasına Halamız Ned(F)ret ve Elif “Yeter artık bee!” şeklinde girdi, ondan sonrasında zaten Elif gitti Tayyar’ın evini bastı. Bakın şu ana kadar (yaklaşık 40 dakika oldu) ilk başladığımız nokta dışında hayırlı bir şey olmadı. İpek’in Sibel ve Bahar’ın aynı şekilde vurulduğu keşfetmesi dışında… Gerçi bu keşif anca dört-beş bölüm sonra işimize yarar.

Eline takı tasarımından sonra silah da yakıştı be Elif Kız!

Tayyar’ın evini basan Elif de bizim Elif, narinlikten ölecek kız da bizim Elif! Ömer bütün bu olanlara seyirci kalmayarak Elif’in elindeki silahı aldı ve sevdiceğini sakinleştirmeye çalıştı. Tahmin edeceğiniz üzere başarılı da oldu. Silahın ve Elif’in hedefinden Ömer sayesinde kurtulan Tayyar ise “Ellerimde büyüttüğüm Elif!” diyerek şaşkınlıkla karışık bir şok içerisindeydi. Ne olacaktı Tayyar Efendi? Sen vurdukça kızımız susacak mıydı? Bak sen şu Allahın işine be!

“Kapısız köyde mi büyüdün Hüseyin? Odaya ne diye dalıyorsun?”

Hüseyin işleri karıştırdıkça olaylar daha da büyüyor. Yalnız söylemeden edemeyeceğim bir şey var: Bir yandan da o iyilik yapmaya çalışıp batıran halleri çok dikkat çekici değil mi? Yani aslında pişman gibi ama böyle daha fazla pişman olmadan iyi olamayacak gibi gelmiyor mu size de? Ömer ve Elif’in dertleştiği sahnelerde yüzümde hep Hüseyin’in o “ Bu çocukların hali ne olacak?” ifadesi belirdi, Allah beni de affetsin bence! Yoksa ben gizliden Hüseyin’i mi seviyorum? Eyvahlar olsun! 

Eyeliner ve yüz güzelliğinin önemi konulu selfie!

İpek ve Pelin’in kankalığı emin adımlarla yol alıyor. Hiç şaşırmadınız biliyorum ama İpek’in Arda mevzusundan haberi var, Arda da az da olsa Hüseyin konusunda kızlara açılmakta sakınca görmüyor. Bu üçünün davayı çözmek konusunda kilit rol oynayacağını düşünüyorum. Siz ne dersiniz acaba buna?

Nefret, aman Nedret Hala ve Hüseyin buluşması İpek mevzusu üzerine kurulmuştu. Ömer zaten İpek’e deli gibi âşıktı, ilk aşkıydı ve Elif’e de söylemedi durumu diye anlattı durdu. Niyeti ve durumu anlıyoruz Hüso’cuğum ama Nedret Hala da boş değil biliyorsun. Ona anlattığın şeylerin geri dönüp seni bulacağını hatta başını daha fena derde sokacağını bilmen lazım. Bilmiyorsun tabii ne oluyorsa da ondan oluyor. Kahvaltı keyfi yapanlar sadece Hüso ve Nedret Hala değildi, Elif ve Ömer de krallar gibi bir kahvaltı sofrasına oturdular. Bunlar işin teferruatı asıl meseleye gelirsek Nedret Hala Ömer’e krallar gibi gerçekleri söyledi. Ömer dedi, oğlum dedi, abin sizin birlikte olmanızı istemiyor. Ömer’in gülümsemesi yüzünde dondu kaldı, duyduklarına inanamadı. Sessiz kalışından duyduklarına ikna olduğunu da söyleyebiliriz. Ama Nedret bu, işin altından bir şey çıkacak! (Maalesef çıktı da!) 

Oldu mu şimdi, oldu mu yar? Kıskançlık ve tutku bir araya gelince pek leziz!

Demet’in Mert’e yazılacağını hepimiz bildiğimiz için “Bu konsere gidelim, ay biraz da şurada baş başa kalalım,” istekleri hiç alakasız gelmiyor. Nilüfer’e “uyuz” demesinden de ateşin kızımız için bacayı sardığını şu soğuk kış günlerinde bile söyleyebiliriz. Ay bir de Mert ve Demet draması mı var yoksa ufukta? (Meraklısına not: Öpüştüler bile!) Şimdi buna kafa yormadan “Bahar ölmeden önce cinsel ilişkiye girmiş!” bombasını inceleyelim. Mert bombayı sağlam ve sakin şekilde yere bıraktı, Nilüfer bir paramparça oldu. Şimdi “Nida’cığım daldan dala atlıyorsun,” diyeceksiniz ama vallahi öyle değil! Ömer, Hüseyin’le yüzleşti ve üzerine bir de Hüseyin “Evet ben dedim öyle bir şey!” diye itiraf etmesin mi? AAAA ben şoook! Gerçi sonra ben yem attım filan diye çevirdi de Ömer’in kafasında bir soru işareti oluştu. Üzerine de “Benimle veya Elif’le alakalı derdin varsa gelir bana söylersin!” dedi. Hüseyin ben ayak yaptım dedi, gıcık vermek istedim dedi daha neler dedi de Ömer’i ikna edemedi. Hüso’cuğum yoksa bu yediğin nane sonun başlangıcına mı sebep oldu? Zaten İpek de Arda’ya “Bence aklından geçenleri Ömer’le paylaş, n’olursa olsun!” dedi. Ay bu arada Ömer’in gri kazağı çok güzelmiş! Ben kazağa takıladurayım ses kaydını dinleyen devreler Metin’in kaldığı evi araştırmak için yola çıktı bile! Ben kazak nerede satılıyor diye araştırırken de Nedret Hala Hüso ile anlaşma yaptı, iki taraflı oyunun ikinci devresi başladı! Metin’i bulmaya giden ekip Aslı’nın oğlu Can’ı buldu öyle çıktı evden. Ömer bu arada eniştesi olarak bin tane nasihat verdi de, o çocuğa bir şey işlemez anacım! Bu arada merak ediyorsanız söyleyeyim Ömer Elif’e hala İpek meselesini anlatmadı. Ömer’in Cemal Süreya’lı şiirli ayaküstü romantizmine ne diyorsunuz?

Nilüfer ve Metin yüzleşmesi bol tokatlı, itiraflı ve acılı oldu. Metin’in Nilüfer’in ardından bakan yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu. Gerçi sizi temin ederim ki ikisinin bir araya gelişi daha cafcaflı olacak. Bu tarz ilişkileri bilirsiniz, arkadaşlarınızı düşünün bir; en çok kavga edenler en çok bir araya gelenlerdir, konu ne olursa olsun. “Sana kendimi adamak istiyorum. Nasıl yapılır bilmiyorum, bana öğret Nilüfer,” dediği yerde şöyle bir içiniz eridi hadi bir itiraf edin. Ben diyorum hatta söylüyorum; ikisinin bir araya gelişini göreceğiz, eşyanın tabiatına uygun olsun diye her şeyi olaylı yaşıyorlar.

Ay siz hep gülün be! Kayıplara, yalanlara, zorluklara rağmen hem de!

Ömer’in tatlı sürprizleri, Elif’in gülümsemesi, 2015 dilekleri filan derken ben şöyle bir koltukta eridim, bir duygulandım, ay bir hoşuma gitti! Bu adam mı romantik değil şimdi? Hadi canım sen de! Ömer ne yapsa benim hoşuma gidiyor gerçi (siniri de dâhil itiraf etmeliyim) abartıyorsam bağışlayın. Toygar Işıklı’nın Bırak Sende Kaybolayım adlı şarkısı da çok tatlı değil mi sizce? Bence bir dizide bir çifte yapılmış en iyi şarkılardan biri. Bu arada bence NilMet aşkı için de bir şarkı yapılmalı, bunu söylemeden geçemeyeceğim. Şarkıdan diziye geçersek Elif, Nedret ve Aslı ( Can da gitti yoksa onu da mı Demet’e âşık edeceksiniz?) Ömer’lere doğru yola çıktılar. İpek sorgudayken de evliliği ve oğluyla alakalı şeyler ortalığa saçıldı, ortalık baya gerildi. İkisi de bir eteğindeki taşları dökse rahatlatsa artık ortalığı ama olmaz değil mi? İlla burada gerim gerim gerileceğiz.

Bu güzel kahvaltı masasından hiç kalkmayacaktınız ciciler!

Bütün takımın toplandığı yemekte ilk anlar pek sorunsuz geçti. Hüseyin “İpek de Ömer’in çocukluk arkadaşı yaaa!” derken nasıl kırıttı gördünüz mü? Ay ben bir güldüm burada, bir güldüm! Gerçi “Fotoğraflar,” dediği an Hüseyin kahkahalarım boğazımda kaldı. Herkesin gerginliği yüzünden okunurken Elif ve Aslı oldukça keyifli şekilde fotoğraflara bakmaktaydılar. Klasik Türk dizisi klişesi olarak zamanında söylenmeyen bir şeyin dönüp birinin kıçını tırmayalacağı aşikârdı. Bu sefer günün şanslısı Ömer oldu. Üstüne bir de Arda’nın “Abinin ilk defa yalan söylediğini fark ediyorsun!” demesiyle ortalık ufaktan yandı. Ve o beklenen fotoğrafın ortaya çıkması ile Elif’in orman gözleri alev aldı. Ömer’in gece gözleri ise Arda’nın “Senin abin satılmış kötü bir polis!” demesi ile kavruldu. Kısacası bir bölüm boyunca izlediğimiz Hüseyin ve Nedret planı şu an için başarılı olmuş gibi görünüyor. Sonrasını sorarsanız neredeyse dört-beş bölüm sonra ilk defa ne olabileceğini, nasıl olacağını merak ettiğimiz bir bölüm oldu. Ratinglere de bu heyecanın ve güzelliğin yansıması ümidiyle…

Not 1: Öykü Karayel konusunda hala çok kararsızım. Size sorayım dedim; ne düşünüyorsunuz? Ömer’in eski sevgilisi olarak değil de yeni bir karakter olarak hikâyeye katılsa daha güzel olurmuş sanki.

Not 2: Arda ve Ömer’in arasının bu konuşmadan dolayı bozulacağını düşünmüyorum, siz ne dersiniz?

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR