Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ömer'in içi Defne... Defne'nin ailesi Ömer…
Sezon: 1 Bölüm: 47

Birini çok sevdiğinizde ve hayatınızı onunla paylaşmaya başladığınızda o kişi sizin aileniz olur. Anne, baba ve çocuktan oluşan aile tabii ki çok önemlidir, ama sevdiğiniz insanla paylaştığınız duyguların bildiğiniz o aile kavramını çok başka yerlere taşıdığını, sizi alıp bambaşka yerlere götürdüğünü fark edersiniz. Önce öncelikleriniz yer değiştirir. Sonra kalbinizde kapladığı yer... 

Ben kalbimizin farklı odalardan oluştuğunu, her odanın farklı büyüklükleri olduğunu ve o odaların da birer sahibi olduğunu hayal ederim. Bazı odaların sahipleri çok önceden bellidir. Bazı odalar ise çok uzun zamandır kilitlidir. Çok özel birinin gelip o kilidi açmasını bekler. O çok özel biri nihayet geldiğinde diğer odalara verdiğin değer tabii ki azalmaz. Her zamanki gibi o odalara da zaman ayırırsın, onlara iyi bakarsın, yine çok seversin, ama artık yaşamının önemli anlarını, zamanının çoğunu, kendini çok özel hissettiğin o özel birine ait odada geçirmeye başlarsın. O özel kişi ilk başlarda "kiracı" gibi gelmiş olsa da bir gün bakarsın "kalbinin sahibi" olmuş. Kimi ona "içim" demiş; kimi de "ailem"... Fark etmeden birbirinin olan Defne ve Ömer'in hikâyesi...

Bu öyle bir hikâye ki, bir yalan üzerine kurulmuş olsa da aslında gerçeğin ta kendisi. Çünkü özünde aşk var, aile var, iyilik var, dostluk var... 

Şimdi hikâyemizin bu bölümüne şöyle bir bakalım...

Defne’nin kâbusu ile başlayalım. Bizim dizimizde rüyaların gerçekleşmesi çok da yadırganacak bir durum değil, ama kâbuslar şimdiye kadar hiç gerçekleşmedi çok şükür. Bundan sonra da gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Hep iddia ettiğim bir konu var. Ömer sırrı öğrense bile Defne’ye kızacağını düşünmüyorum ben, ama sırrı öğrenmesine de daha zaman var gibi geliyor. Defne’nin kâbusu, Defne’nin Ömer karşısında kendini nerede gördüğünün, Ömer’in gözündeki değerinin ne kadar farkında olmadığının bir göstergesi… Ömer eğer sırrı öğrenirse hem bütün yaşanmışlıkları elinin tersiyle itecek hem de denize düşen Defne’nin ardından öyle hiçbir şey yapmadan bakacak öyle mi? Rüyamda görsem inanmam!

Daha önceki bölüm yorumlarımda Ömer'in bu noktaya tırnaklarıyla kazıyarak, çok çalışarak geldiğini yazmıştım. Bu bölüm, Ömer'in aslında nerelerden şimdiki durumuna geldiğini bize değil de Defne'ye ve ailesine anlatan bir bölümdü. Şimdiye kadar hep Ömer'in mahallesindeki Defne'yi izlemiştik. Dün, Defne'nin mahallesindeki Ömer'i izledik ki ben bütün Ömer'leri seviyorum. 

Defne'nin Ömer'i ustasının atölyesinde önlükle gördüğünde "Hiç böyle Ömer İplikçi gibi değilsin," demesi onu gözünde ne kadar yüksek bir dağın zirvesine oturttuğunun da göstergesi, ama Defne'cim Ömer'in de dediği gibi asıl Ömer o önlüklü Ömer aslında. Sen de, başlarda biz de hep buz dağının görünen kısmını gördük. Ah bir anlasan Ömer'le ne kadar benzer hayatlar yaşadığınızı, bütün korkularınızın, bütün ihtiyaçlarınızın aynı olduğunu... Aslında birbirinize ne kadar benzediğinizi... Birbirinizi ne kadar tamamladığınızı... 

Defne kendini mahallesinde ne kadar rahat hissediyorsa, Ömer’in yaşadığı dünyada da bir o kadar rahatsız hissediyor. Nedeni ise kendini o dünyaya layık görmemesi, o dünyaya yakışmadığını düşünmesi… "Keşke hep böyle burada kalsak… Senin o cafcaflı dünyana gitmesek. Böyle mahallede takılsak," diyerek Ömer'le kendi mahallesinde çok daha mutlu olacağını düşünüyor. Defne'cim anla artık! Mahallelerin bir önemi yok. Önemli olan sizin birlikte olmanız. Gerisi fasa fiso… Siz birlikte olduktan sonra size her yer sizin mahalle ^.^

1 2
Seyda Yalvaç
21/05/2016 17:00
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR