Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Merhametten maraz doğar”cılık!
Sezon: 1 Bölüm: 25

“Gizliniz saklınız olmasın ki, düştüğünüzde yine sizi kurtarabileyim.”

Ulan İstanbul, gerçekten her şeyin tam tadında olduğu bir bölüm ile karşımızdaydı. Sürprizleri yerinde, heyecanı dozundaydı. Bu haftaki tezgâhı da çok ama çok beğendim ben, üstüne bir Yaren ve Karlos’un çok özlediğimiz düeti de eklenince inanılmaz keyif aldım izlerken.

Geçtiğimiz haftayı Hayati’nin, Aytop’un evinde basıldığı anda bırakmıştık. Bu hafta da kaldığımız yerden devraldık. İstanbul’un asayişini sırtlayan Esra ve Ceyhun, Aytop’un dosyasına da el atmışlardı tabii ki. Lakin Hayati’yi konuşturmak sandıkları kadar kolay olmayacaktı. Altınları tehlikeye atmak istemeyen Hayati, Kandemir’i ele vermeyecekti. Kandemir’in altınları kendisine vereceğini söylemesiyle birlikte uydurduğu hikâye ve verdiği yalan ifade sonucu bu dosya da böylece kapandı. Zaten Kandemir’in adını anmanın Hayati için bir yaşam tarzı olmasından mütevellit Esra dışında kimse Kandemir’den şüphelenmemişti ki onun da Nevizadeler ile ilgili çeşitli hobileri olduğu için şimdilik rafa kaldırabiliriz. Tabii o raf gün gelir de kafamıza çökmezse… 

Nevizadelerin gazabından kork Eflatun!

Diğer yandan altınları okutamayan Nevizadeler, yeni bir hedef arayışındaydılar. Bu defa hedef, Maşuka ile ayaklarına kadar geldi. Hedef artık belliydi: Kâhin Eflatun Ama önce kurallarına uyduğundan emin olmaları gerekiyordu. Ufak bir gözlem sonucunda Eflatun’un perde arkasını görmüş oldular. Eflatun, insanların sosyal medya hesaplarından aldıkları bilgileri sahne showu ile harmanlayarak duygu tacirliği yapıyordu. Yani sadece insanların parasını değil, en değer şeyleri olan umutlarını da çalıyordu. Anlayacağınız kurallara fazlasıyla uyuyordu. Zaman kaybetmeden tezgâh kuruldu ve çarklar işlemeye başladı. İlk adım Yaren’in medyum kılığına girerek Eflatun’un kulağına kadar ulaşmasıydı ki burada da iş muhteşem ikilimiz Tuncer ve Bahadır’a düşüyordu. Müşteri kılığında Eflatun’un yanına gittiler ve Yarenin konusunda onu bir güzel gaza verdiler. Sonuç olarak Eflatun tıpış tıpış Yarenin’in kapısına gitti ve küçümser tavırlarıyla birlikte boyunun ölçüsünü aldı. Altın Altılı muazzam bir tezgâh ile Eflatun’un aklını başından almayı başardı. Bundan sonrası ise işin show kısmıydı. Nevizadeler sahne showlarını da yaptılar ve kasaya yüz bin lirayı daha eklediler.

“Rakı doldur, eksilmesin.”

Ben Kandemir’in özellikle Ferdi ve Karlos ile olan diyaloguna bayılıyorum. O kadar samimi ve içten ki, şiir gibiler resmen. Buram buram yaşanmışlık var. Yanlarına Servet Abi’yi de alsınlar, sabahlara kadar kadeh tokuşturup dertleşsinler. Ben dinlerim, sabahlara kadar dinlerim. Bu hafta da Karlos ve Kandemir’in rakı masası sohbeti muazzamdı, belki de bölümün en güzel sahnesiydi. Benim ruhum biraz arabesk sanırım, insanın damarını yakan anları baş tacı ediyorum. Rakı masası sohbetleri de, Servet Abi ile pencereden sarkıtılan sepetle tokuşturulan kadehler de, Karlos ve Ferdi’nin kendilerini sahile atıp uzun uzun dertleşmeleri de bu yüzden çok kıymetli benim için.

“Birbirinize bakan gözleriniz var ya, onlar o bakışı kaybetmesin. Onun dışında her şey olur.” –Yaren

Yahu yok kimse Ferdi, biz de bakmıyoruz hadi!

Ferdi ve Derya için yepyeni bir başlangıç vardı bu hafta. Şöyle bir dönüp baktığımızda aslında ne kadar çok şey aştıklarını görüyoruz. Önce kendi inatlarını aştılar, hissettiklerini kendilerine itiraf etmek ve kabullenmek hem Derya için hem de Ferdi için çok ama çok zordu. Sonra kalplerini göğüslerinden söküp birbirlerinin avuçlarına bıraktılar. Artık her şeyin daha kolay olacağını düşünürken bu kez de Kandemir çıktı karşılarına. Ferdi, Derya’dan uzaklaşmak zorunda kaldı. Derya, buna anlam veremedikçe Ferdi’ye daha çok kızdı. Ama aşk işte, hiçbir şekilde inkâr edilemez ve geri döndürülemez. Kandemir de daha fazla karşı duramadı Ferdi ile Derya’ya ve ikisi en huzurlu zamanlarını yaşamaya başladılar. Sadece dış etkenler de değil elbet; birbirlerini de çok yıprattılar. Derya’nın Ceyhun konusunda nerede duracağını bilememesi, Ferdi’nin tez canlı hareketleri derken tüm bunların da doğrusunu yanlışını birlikte öğrendiler. Şimdi yalan bir hayat içinde, yalansız yaşıyorlar. İçlerindeki huzurla, kalplerindeki sevgiyle birlikte kuracakları geleceği düşlüyorlar. Bundan sonra elbette ki sorunlar olacak ama ikisi de bunları çok daha farklı karşılayacaklar, ben buna inanıyorum.

Bu kareyi çerçeveletip duvarına asmak isteyenler için dev hizmet!

Aslansınız ve de kaplansınız!

-Anlat bakayım benim geleceğimi. –Bir kız var, çok iyi bir kız. Kesin onunla evleneceksin bence.

Karlos ve Yaren yedi sene öncesinden bir melodi olup geldiler karşımıza bu kez, biz de Yaren ve Karlos ile geçmişten bir günü izlemeye devam ettik. Yaren, Doktor’un arabasına bıçağı takmıştı. O bıçak döndü dolaştı ve Doktor’un eline geçti. “Sessiz atın tekmesi pek olur,” misali, Doktor’un bu fazla kibar halleri de bizi pek bir işkillendirdi. Üstüne Yaren ve Karlos’un, Doktor’un gözünün içine baka baka “Dermanı yardadır, sende bulunmaz. Boşuna benimle uğraşma doktor,” demeleri iyice şirazesini kaydırmıştır bizim Doktor’un. O bıçak, Karlos’un bahsettiği bıçak. O eller, Yaren’in bahsettiği eller. Ve kesinlikle o gece de Yaren ve Karlos’un hayatlarını zindana çeviren gece. Ne olursa olsun, kırılma noktası o gece yaşanmış. Ne olmuşsa o gece olmuş. Sonra Yaren’in yüreğinden bir parça kopmuş, Karlos alev alev yanmaya başlamış. Tarzınızı, birbirinizi hayallerinizde yaşatmanızı, yaşadığınız ve yaşattığınız aşktan öte o dostluğu… Seviyoruz sizi be! Ve Karlos’tan geliyor: “Ben o “Yardır Yaren”i iki anlamda söylüyorum. Biri; ölene kadar bana yardır Yaren, ikincisi de zaten yardır Yaren.”

Seni hiç sevmedim Zeynep, o Firuz’u da sevmezdim!

Bölüm sonunda ise merhametin getirdiği maraz olan Zeynep ile tanıştık. İlk bakışta kendisine üzüldük, hatta alıp bağrımıza basmak istedik lakin foyasının ortaya çıkması çok uzun sürmedi. Zeynep, Kandemir’in eski ortağı Firuz için çalışıyordu. Peki, Firuz’un onca zaman üstüne Kandemir’in peşine düşmesinin sebebi neydi? Şu meşhur Ahmet Yılmaz, Firuz olabilir miydi? Kandemir ile olan hesaplaşması bitmemiş biri ancak onun hayatının her köşesinden çıkabilirdi. Elif’i de Kandemir’den uzak tutan kişi o bence.

İşte böyle… Biraz arabesk, biraz romantik ama hep çok eğlenceliyiz Ulan İstanbul ahalisi! Haftaya görüşmek üzere…

@Ekranellaui hesabında konuşurken dedik ki: Bundan sonra her hafta “Bölümün Repliği”ni seçelim ve o repliği her hafta yazıda açıklayalım. Bu haftanın repliği Karlos’tan geldi: “Yalan yaşıyoruz ama gerçek seviyoruz!”

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR